"Kanlı Öpücük." Bölüm:20

630 62 8
                                    

DESTEKLEYEN VE TAKİP EDEN HERKESE TEŞEKKÜRLER! BEĞENMEYİ-YORUM YAPMAYI UNUTMAYIIIN! -L

Arkamı döndüğümde yatağın üstünde ki çöküntüyle beraber kulağıma fısıldayan sesin sahibi yani Harry orada değildi. Uyanık olduğumu biliyordu farkında olmadan bir şeyler mi düşünmüştüm?

**

Uyandığımda gözlerimi kamaştıran ışık hala odamdaydı sadece sabahkine göre daha az aydınlık halindeydi. Gözlerimi kırpıştırıp doğruldum, uyandığımda başka yerde olma korkusu beynimi kaplayınca uyandığım odaya bakıp Tanrıya şükürlerimi sundum. Çıplak yada insanların arasında kaybolmuş değildim üstelik uykumu almıştım.

Aşağı inerken burnuma dolan Beş Çayı ile kıpırdandım çünkü çayı sevmiyordum, annem bu alışkanlığı edinebilmem için eve çocuklu arkadaşlarını davet ederdi. Hayır, eder miydi? Hatırlamış mıydım? Ellerimi çırpıp kokunun geldiği yöne doğru koştum, gülüp çığlık atıyordum ki odaya girmemle beraber ayağımın kayması ve şaşkınlıkla bakmam bir olmuştu. Harry ve Angela koltuğa oturmuş nefretle birbirlerine bakıyorlardı, Harry elinde ki günlüğün sahibine karşı keskin bakışlarını yollarken Angela bana dönüp sırıtmıştı.

''Ben... Böldüğüm için üzgünüm.'' Deyip geriledim, Harry tuttuğu nefesi bıkkınlıkla geri verdi. ''Hadi ama Cassy sen bizi rahatsız edebilir misin ki?'' dedi Angela, alay dolu cümlelerin arasından küçük kahkahalarını ihmal etmiyordu. Başımı belli belirsiz aşağı yukarı sallarken dudaklarımı ısırdım.

''Gerçekten mi Harry?'' Angela Harry'ye döndü, Harry yere çevirdiği gözlerini yeniden kaldırıp kaşlarını çatarak ona baktı. Ben onun bir şey söylediğini duymamıştım. ''Beni öldüremezsin.'' dedi, şimdide beyinsel güçleriyle mi anlaşıyorlardı. Orta da tuhaflık vardı Angela neden sesli cevap veriyordu?

Arkamı döndüğümde başımda dönüşümle beraber dönmüştü, oda etrafımda dönüyordu. Dengemi kaybetmemek için duvara yaslandım, elimden geldiğince dikkat çekmemeye özen gösteriyordum. Odada oturanların görüş alanından çıktığım da duvara iyice dayandım ve bulanıklaşan gözlerimi ovdum.
Elimle şakaklarımı ovarken duvara yaslanmaya devam ediyordum.

''O ölecek kaderi değiştiremezsin Harry, o bir insan olmakla beraber melez bunu hissedebiliyorum ve elindeki zaman tükeniyor.'' Angela fısıltı halinde konuşurken acaba burada olduğumu biliyor muydu? Diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Camdan oluşan oyma tahta dolabın tokmağını tuttum ve kendime doğru çektim. Dolap beklemediğim anda üzerime doğru gelince kendimi başka yöne doğru attım.

Dolap yere doğru düşerken içinde ki cam ve kadehler de onunla beraber etrafa saçılmışlardı, ağzımdan kaçan minik çığlıkla beraber duvara yaslandım. Başımı kalkmak için duvara sürttüm, saç diplerim ve dudaklarım değdiği için canımı yakan bir durum yoktu. Harry ve Angela yanıma geldiler, Angela'yı ilk gördüğüme göre daha temiz ve daha bakımlı olduğunu yeni fark etmiştim.

Harry ve Angela on adımlık hizam da durmuş bana bakıyorlardı, göz kapaklarım ağır bir şekilde açılıp kapanırken genişleyen burun deliklerine ve dikkatle kaşlarını çatarak baktıkları yöne doğru başımı çevirdim. Duvarın dokunduğum her kısmı koyu kan izleriyle kaplıydı, başımı sallayarak geriye doğru yürümeye çalıştım. Bu nasıl olabilmişti? Avuçlarımı kendime çevirdiğim de avuçlarım kan içindeydi.

Yerde ki kırık cam parçalarında ki yansımama baktım, burnumdan akan kan, dudaklarımın üstünü ve çenemi kaplayan kan midemi bulandırmıştı. Ellerimi sallayarak tekrar duvara yaslanmaya çalıştığım da Angela'nın hırladığını duydum şuan ki en büyük arzusunun ben olduğumu biliyordum. Harry hızlı hareketlerle yanıma geldi ve beni odadan sürükleyerek çıkardı, arkama dönüp baktığım da duvarı önce koklayıp sonra yalamaya başlayan Angela'yı gördüm. Bize döndüğünde pençeleri duvarı delerek orayı kavramış bir biçimdeydi üstelik gözleri duvarda ki kana göre daha açık ve garip bir şekilde güzeldi.

Harry'ye korku dolu gözlerle bakarken onun gözlerinin de siyahlaşmamak için özel çabalar verdiğini fark ettim. Beni evin dışına sürüklemeye devam ediyordu, ileride ki akan nehre sürüklediğini oraya varınca anlamıştım. Beni hızlıca nehrin içine doğru itikledi orada kafamı çarpabileceğimi düşünmemiş miydi? Taş yada herhangi bir şey olabilirdi.

Suyun derinliği ve şırıl şırıl akan nehrin içinde çıkmaya çabalarken bir şey beni çekiyormuş gibi hissettim, aferin sana Harry. Kollarımı yukarı uzattığımda iki el diseklerimi kavrayıp beni yukarı doğru çekti. Sinirle geriye çekilip dirseklerimi ondan çektim ve ovaladım, nefes almaya çalışırken boşta kalan elimle yüzümü kapatan saçlarımı geri çektim.

''Seni aptal! Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?'' diye kükredim, Harry üzerine yapışan kumaşı bedeninden ayırdı ve bana baktı. Hayır, çıkarmamıştı sadece yapışmasından rahatsız oluyor gibiydi ve şu lanet olası kıyafeti şuan ki durumdan daha önemliymiş gibi davranıyordu. ''Basit bir teşekkür yeterdi aslında.'' Dedi, gözlerini devirerek.

Ellerimi tekrar suyun içine daldırıp kanın temizlendiğine emin olmaya çalıştım, suyun yansımasından yüzümü incelerken çenemde kalan kanı temizlemek için elimi götürdüğüm sıra bileklerim bunu yapmamam için kavranmış ve durdurulmuştu. Afallamış bir şekil de başımı kaldırıp Harry'ye baktım o da ne yaptığını bilmiyor gibiydi.

Çenemin altını parmaklarıyla kavradı ve derin bir nefes alıp yüzüme doğru eğildi. Tanrım o, o beni öpüyordu. Soğuk dudakları dudaklarıma her değdiğin de bedenim titriyordu, ağzının içinde ki dili dışarı çıkmış dudağımın üzerinde ki kanı temizliyordu. David'den başka hiçbir erkekle öpüşmemiştim ki onunla buluşmalarımız da olan öpüşmelere öpüşmek dahil denmezdi, onunla sevişememiştim bile. Şuan David'i değil Harry'ye odaklanmak istiyordum, Harry dudaklarını ayırdığında tuttuğu nefesi bırakıp geri alıyordu.

Yüzümü ve boynumu kavrayan elleri ve benim onun belinde ki ellerim geriye doğru çekilmişlerdi. Ellerimi dudaklarımın üzerine götürüp Harry'ye bakmayı sürdürdüm o da benim gibiydi sadece daha boş bakıyordu. Gözlerimi kırpıştırmaya devam ettiğim de Harry hiçbir şey söylemeden sudan çıktı. Hava da kalan kollarımı indirip peşinden gittim. Eve gidene kadar suyun içinde yaşananları düşünüyordum, neden burnumun kanadığını değil neden beni öptüğünü düşünüyordum.

Çünkü o beni gerçekten öpmüştü.

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin