''Geri Gelmeni Bekledi...''Bölüm:85

151 20 2
                                    

(yılları hatırlamadığım için tutarsızlık olabilir ileride bastırma şansım olursa mutlaka düzelteceğim o yüzden ufak hatalarımla affınıza sığınıyorum.)

28 Aralık 1810 -Cassy


Yılın bu ayları hep soğuk geçerdi ve titremekten kendimizi alıkoyamazdık. 

Julia ve ben diktiğimiz birkaç elbise tarzı şeyleri birbirimize göstererek kendimize eğlence çıkarır ve Bayan Blaire'in gözünde 'hanımefendi' olmaktan çok uzak bir yere taşınırdık. 

Akşamları Harry ve babası (biliyorsunuz akrabalar öz babası değil.) eve döndüğünde heyecanla kapıya dikilir sımsıcak gülüşmelerle onları karşılardık. Juliana tez canlılığı karakterinden asla arındırmayacak birisiydi ve yaşantım boyunca onun bu haline imrenebilirdim. Ne hissettiğine emin olmadığı duygulara tapar, alışkın olduğu hisleri kaybetmeden yaşardı. 

İnsani yanını kaybetmemiş olmasına seviniyordum yine de...  O insan sayılmazdı, kilo alıp veremez, aşık olamaz -bir ihtimal-, yemek yediğinde dil işlevi çok çalışmadığı için alışkın olduğu tadı alır benim kadar zevkle yiyemezdi. 

Onun en sevdiği renk kırmızıdır. Kırmızıyı aşk veya kan olarak nitelendirmek yerine umut gibi görür. Herkesin umudunun yeşerdiği renk vardır, Julianın ki de onlardan birisiydi işte. 

Geceleri kalkıp ay ışında ona kırmızı çorap örerdim, yılbaşı gecesi mutlaka ona vermek istiyordum. Harry için bir eldiven ve diğer ev halkı içinde ki buna hizmetliler de dahil, bir şeyler dikmiştim. Harry geceleri beni uyuttuktan sonra balkondan kedi misali usulca ayrılır beni yalnızlığımla baş başa bırakarak uykumla arama girmezdi. Tabii, uyuduğumu kim söylemiş? 

Ah, şu aptal herif... 

Harry'nin nefes alışlarımdan uyumadığımı anlaması lazım fakat ben çılgın bir kızım hepte öyle oldum. Horlama sesleri çıkartarak dişlerimi gıcırdatırdım hatta bazen inandırıcılık katsın diye heyecanlı düşüncelerle beynimi yorar kalbimin hızlı atmasına sebep olurdum böylece Harry rüya gördüğüme inanarak kıkırdardı. Yanağıma kondurduğu soğuk öpücükler ise 'ben şimdi gidiyorum, sakın uyanma!' demenin sessiz diliydi. 

Şuna bakın, o gelmeden önce son ilmekleri atar kendi kasama gizlerdim. 

Tanrı şahidim olsun, örgülerimle savaşırsa onu çekmecedeki hançerimle katlederim. 


Gün geçtikçe kilo almaya başladığımı fark ettim ama hey! O kadar çok yemiyorum ki? 

Sabah kahvaltısı, öğle yemeği, beş çayı vaktinde yediğim kurabiyeler ve ah, şey, uhm, evet... Akşam yemeği bir de, bir de! Neyse yahu... Gece yemeğim de mi gündelik yemeklerim arasına girecek!

Kabul ediyorum işte, korseler eskisinden daha dar gelir oldu nasıl kabul etmem? Ama kabul edelim yanaklarıma gelen renk beni elma kadar tatlı bir kadına çevirmişti. 

Bazı geceler Harry ile sohbet ederken bunu ima ediyordu, kilo alışımı önce tatlı dille sonra boş bulunarak direk söyleyiveriyordu. Korkunç derecede dehşete düşüren bakışlarımla onu süzerek konuşmamızı kesip yatağa yatıyordum ve o her zaman ki gibi umursamayarak odadan çıkıp gidiyordu. 

Bir gün o gittikten sonra peşinden çıkarak onu takip ettim eminim kalp atışımı duyuyordu yine de bu heyecanı kendime yaşatmalıydım. 

Harry ortalıkta yokken büzüldüğüm duvarın yanında belimi dikleştirerek doğruldum. Aşağıdan ses geliyordu, biraz kırdın biraz öfkeli bu ses eşime aitti. Harry ve Julia karşılıklı oturdukları koltukta birbirlerine bakarak, beden dilini fazlasıyla kullanarak sohbet ediyorlardı.

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin