''Yeşil Gün, Kansız İntihar'' Bölüm:58

467 44 4
                                    

 BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :DX -L

                     ***

Evdeki herkes bana biraz öfke biraz da endişeyle bakıyordu özellikle de Harry sanki bana saldırmamak için kendini tutuyor gibiydi. Kaç gündür evde değildim üstelik kıyafetlerimin çoğu gittiği için bu onu terk ettiğimin göstergesiydi. Gözlerinin etrafı kıpkırmızıydı bu onun ağladığının göstergesiydi, onun için kalbim kırılsa da o bunu hak etmişti. David’in getirdiğini bilmiyorlardı sadece bir anda karşılarında belirmiştim ve hepsi bir tür şoka girmişti.

Hiçbir şey söylemeden ayağa kalktım ve merdivenlere yöneldim.

‘’Benim odama giremezsin. Bir daha, asla.’’ Harry tane tane söylerken arkamdan bir şey esip geçti. Gözlerimi kapatıp bekledim ama hayır ağlamayacaktım ağlamak yoktu.

Yukarı çıkmaya devam ettim, banyoya gidip bir şeyleri değiştirecektim.

Banyonun kapısını açıp içeri girdim ve anahtarla kilitledim. Küvette minik su birikintisi ile çamur kaplı kenarları vardı. Ayna’nın önünde durup solmuş cildimi inceledim, gerçekten Harry’nn beni kendine bağladığı zamanlardaki kadar solgun ve bitkin görünüyordum.

O hayatımda tanıdığım en iğrenç varlıktı, o sadece kendini düşünen bencil piçin tekiydi. Suyun içine girip kendimi huzurun kollarına bıraktım ama biliyordum bu sadece birkaç dakika sürecekti.

‘’Cassy!’’ boğuk gelen sesle beraber gözlerim aralandı sorun şuydu ki kalkamıyordum ve az önce oturduğum yerde değil suyun içindeydim.

‘’Aç şu kapıyı!’’ Harry’nin sesi gittikçe yok oluyordu her şey bulanıklaşıyordu. Burun deliklerim genişledi ama kalkamadım, kalkamıyordum. Gözlerim önce çift görmeye başladı sonra tek bir bütün olarak ortada birleştiler.

‘’Cassandra, ölmek için çok erken! Torunuma iyi bakman ve Harry’yi kendine getirmen gerekiyor!’’ Gözlerim kapandığı anda beynimin içinde beliren annem bana doğru yaklaştı ve beni sarsmaya başladı. ‘’O bir şeytanın bebeği olabilir ama her şey sana bağlı bebeğim, onu da kendini de öldürme sadece şu mührü aç ve girmesine izin ver… Söz veriyorum, yalnız olmayacaksın…’’ Beni bir anda kendinden uzaklaştırdı ve en uç noktaya itti.

Karanlığın içinde gömülürken yüzüm sert suyun arasından çekip çıkarıldı. Islanmış kirpiklerimden gözlerime akan su damlacıkları görüş alanımı bulanıklaştırsa da yakamdan tutulan elleri hissedebiliyordum. Gülümsedim, acı dolu bir gülümseyişti aynı zamanda intikam gülüşü. Bir şey söylemek için dudaklarımı araladım, kulağını dudaklarımın üzerine eğdi. Gülümseyerek nefes almaya çalıştım ve kollarını kavradım.

‘’Onu asla,’’ duraksadım başını hafifçe kaldırıp bana baktı. ‘’hissedemeyeceksin… Senden iğreniyorum.’’ Kalbim çok hızlı atıyordu çünkü yalan söylemiştim ve bu hızlı atan kalbin sesi aslında kırılan kalbin sesiydi.

Boynuma kollarını doladığında saçlarımdan akan su sesini duyabiliyordum, boynum ve bütün bedenim su içinde uyuşmuştu. ‘Yapma,’ dedim kendi kendime ama bunu sesli bir şekilde dile getirmemiştim. ‘canını yakacak sakın pes etme.’ Canımı yakacaktı bu yüzden kendimi bırakamazdım.

‘’Ben seni seviyorum ki beni affetmeyeceksin bunu da biliyorum yine de özür dilerim.’’ Beni kucaklayıp suyun içinden çekti.

                       ***

Odasına girmemi istemeyen adam şimdi yatağından kalkmamam için elinden geldiğince hızlı hareket ediyordu ama bir sorun vardı ben neden kaldığım odada yatamıyordum?

‘’Böyle bir şeyi yapma Cassandra yalvarırım, onu hissedemedikçe deli oluyorum.’’ Dedi yalvarırcasına, havluyu bacaklarımda gezdirdikten sonra karnıma dokundu. Ona soğuk bir ifadeyle bakarken hiçbir şey söylemedim. ‘’Lütfen…’’ diye mırıldandı. Başımı başka yöne çevirip hareketsizce yatmaya devam ettim.

Üzerimdeki kıyafetleri çıkartırken ona bakmamayı sürdürüyordum. Bedenim çıplak kaldığında yutkunup bakışlarımı ona çevirdim, o çıplak kalan vücuduma değil karnıma bakıyordu. Canının acıdığını bakışlarından anladım ama ölse ne olacaktı ki? Zaten onu ölülere yem olarak öne sürmeyecek miydi?

‘’Lucy, yalvarırım. Kaldır şu lanet olası bağı.’’ Dişlerini gıcırdatarak söylediğinde tebessüm edip alayla ona baktım.

‘’Umurumda değilsin, artık kalkayım sonuçta burada kalmamam gerekiyordu.’’ Dedim ve yataktan kalkmak için bacaklarımı ondan uzaklaştırmaya çalıştım. Beni yakalayıp geri çektiğinde sinirle ona baktım.

‘’Sinirle söylediğim bir şeydi o. Burada kal, lütfen.’’ Bir günde kaç kere lütfen demişti? Saymadım hayır, bilmiyorum.

‘’Bebeğimi onlara vermeyeceğim.’’ Yüzümü yüzüne yakınlaştırdım, gözleri kısıldı. ‘’Canın cehenneme.’’ Diye ekledim ve geri çekildim.

Başını öne eğdi, sırtını yatağın tahta oyma kenarlarına dayayıp iç çekti.

‘’Seni kurtarmak istedim yoksa öldüreceklerdi.’’ Dedi sessizce, ona baktığımda yüzünden kırmızı bir şey önüne damlıyordu. ‘’Eğer, eğer onlarla bu anlaşmayı yapmasaydım ölecektin.’’ Başı hala önüne eğikti.

‘’Ne yani? Şuan yaşıyor muyum? Hadi ama Harry! Kalbimi paramparça ederek beni öldürdün farkında mısın, söylesene ne yapmayı planlıyordun?’’ kinayeli ve sert tavırlarımla onu öldürecek gibi bakıyor aynı zamanda konuşuyordum.

‘’Ben,’’ dedikten sonra başını kaldırdı, gözlerinden süzülen kandamlaları dudaklarının üzerinde süzüldükten sonra tekrar önüne düştü. O ağlıyordu gözyaşları kanlıydı bu acı çektiğinin göstergesiydi, onun için kalbim kırılmıştı. ‘’bir kadından bebek satın aldım. Onunla görüşmeye gidiyordum ve bizim bebeğimizi değil onların bebeğini ölülere verecektim.’’ Başımı sallayıp dudaklarımı araladım.

‘’Başka bir annenin canını mı yakacaktın!’’ diye bağırdım bu bir soru değildi öfkeli cümleydi.

‘’O sadece fahişeydi. Bebeğini kendi öldürecekti.’’ Kendini savundu. Kollarımı birbirine dolayıp rahatsızca kıpırdandım.

‘’Onu doğana kadar hissetmeyeceksin.’’ Kararlı bir şekilde konuştuğumda iç çekti. ‘’İntikam için kendi karnını tırnaklayan ve benim canımı yakmak için kendini aynı zamanda bebeğimizi öldürmek isteyen çatlak bir karım var yine de onu seviyorum.’’ Kendi kendine konuşması komiğime gitse de tebessüm etmedim.

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN GENÇLERR :))X -L 

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin