''Sonsuzluğun İçinde Sonsuzluk.''Bölüm:97

107 15 11
                                    



Şimdi gözünüzün önünde bir tablo belirsin istiyorum. Bu devrin vazgeçilmez sanat anlayışında renklerle oynayan basit bir ressam ve o resme hayranlık duyan duyarlı, zengin bir kadın... 

Baktınız değil mi? 

Ama nerede? 

Sizce nerede olduğu önemli mi? Kalbinizde ısınan o tüm renkler hayal dünyanızda geniş bir bakış açısına sahip olmak şartıyla resmedilemez mi? Yani ben kalkıp o bütün savaş alanını çiçeklerle donatarak büyülü bahçeye çeviremez miyim? 

Dur, az önce ne dedim? Savaş alanı... Daha önce çizilmiş bir resmin ticari kalıntılarının üstünü ne kadar kapatabilirsin? Çıplak bedeninin, tam kalbinin hizasına gelen o keskin kılıcı herhangi bir çiçeğe dönüştürebilsen  bile ana noktayı ne kadar kapatabilirsiniz? Veya şöyle sorayım, o akan kanı engelleyebilecek misiniz? Gerçekten size bağlılık yemini eden bir sözü hançerinizle bozabilecek misiniz? Buna gerçekten inandınız mı? 

Tanrı insanı yaratan yüce ilahtır. Ben ise onun tarafından var edilip kovulan lakin hiçbir şey hatırlamayan biriyim. Shakespeare'in bile bu kadar trajik hayat yaşadığını düşünemezsiniz, ben bir romana konu olabilecek o kıskanç karakterlerin de ötesindeyim. 

O ne dedi? Dua et

Bazen merhametin geldiği yerde sadece diz çökmek, şükretmek gerekir. Tabii, ben bunu yapamadım. 

Siz aşkınızın peşinden gittiniz mi peki? Ben gidemedim. Hatta öylesine bir bencillikti ki benim olayım aşkımın üzerinden acı çekmeyi seviyordum. 

Devrimin hiçbir doktoru bunu düzeltmezdi, belki Tanrı... 

Ama o bile beni terk etmişken, ne yapabilirim ki? 

Normal olmak? 

ÇOK UZAK. 

Şimdi düşünüyorum da, hayat kısa geldiği döneminde en uzun seyrini yaşatırmış. 


Cassandra'nın Bakış Açısı -1810'Lu Yıllar


Kalbim kuruyormuş gibi hissettiğim her dakika o parlak gözlere yeniden baktım. O kadar canlıydılar ki... 

O size gözleriyle her zaman aynı cümleyi kurardı, ''Sıcak teninin üzerinde dudaklarımı gezdirmek istiyorum ama senden nefret ediyorum.''  gibi bir şeydi...

Onu her gördüğümde yutkunurdum, ondaki bu nefretin bir gün tersine dönebilme ihtimaliyle yaşayabileceğimi biliyordum sonuçta kırık kalbi onarabilecek kadar güçlü, yakışıklı bir adamdı. Bana kötü davrandığı zamanlar ise ondan nefret eder gibi davranırdım, bu eve, özellikle de ona o kadar alışmıştım ki, umarım bunu hiçbir zaman öğrenemezdi. 

Başım ne zaman derde girse o orada olurdu. Julia aramızdaki elektrikten bahsederken de kaçıp giderdi. 

Gece çok susamıştım ve kaldığım odadaki sürahide duran bütün su iki gecede tükenmişti. Hizmetçi benim odama girmediğinden dolayı suyumu doldurmamış olmalıydı, ayrımcı kadın. Aşağı inip mutfağa girdim, haliyle karanlıktı. 

Sürahiyi neden getirdiğimi bile bilmezken birinin hissiyle arkamı döndüm ve sürahi o an ki korkumla beraber yer ile buluştu. 

''Oh, ne yapıyorsun?'' Harry boğuk bir sesle konuşurken mum ışığını masadan alarak yüzüme doğrulttu. 

Kendime gelip mumu çekmesi için ellerimi salladım. 

''Beni korkuttun!'' Klasik Cassandra cümleleri ve Harry'nin o alışkın olduğumuz bakışları. 

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin