''Korkuluk'' Bölüm:124

78 9 11
                                    


19. Yüzyıl -Cassy

Olayların üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti. Ben hala buradaydım çünkü halletmek zorunda olduğum şeyler vardı. Karnım üç günde bir fark edilir oranda büyürken Harry bunu görmezden gelerek hayatına devam ediyordu. Ona dair bir takım şeyleri artık anımsar olmuştum. İyice hatırladığım şeyler vardı. Harry tehlikeliydi ona baktığınız zaman sadece tehlikenin ana maddesini sezerdiniz. Size asla iyi bir izlenim vermezdi. Asla onu hiçbir şey için sorgulamasam da fark ettim ki tarihin öncesinde ben ona dair çok az şey biliyordum. Çocukluğunu yaşamış mıydı? Annesi ile anıları var mıydı? Trajik anılardan önce o nasıl birisiydi? Onun şeytan olması gerekirken neden insanlara yardım ettiğini ise daha çok merak ediyordum. Ben oturmuş bunları kafamda kurcalarken biri bileğime dokunarak yerimden sıçramama neden oldu. 

''Neler düşünüyorsun?'' Harry kaşlarını kaldırmış bir vaziyette yanımda dikiliyordu. 

''Hiç.'' diyerek kestirip attım. 

''Ailenle konuştum. Düğün işi bizi biraz sıkıntıya sokacak gibi.'' 

Başımı kaldırıp yüzünü inceledim, oldukça düşünceli görünüyordu. 

''Biz mi? Bunu halledecek olan sensin.'' 

''Her neyse işte,'' 

Gözlerinin yeşilini başka bir yöne çevirdi. Bizim aramızdaki bu şeyi kavrayamıyordum yani açıkça anlatmak gerçekten zordu. Elle tutulur bir şey değildi ama bu nefretinde çok ötesindeydi. Kalbimi ne kadar kırarsa kırsın ona dönecek gibi hissediyordum. 

''Çocuk oldun mu?'' Aniden sordum. Yeşiller tekrar bana çevrildiğinde önceki kadar parlak ve açık değillerdi, koyuydu. Çok fazla koyu. 

''Herkes çocuk olmuştur, Cassandra.'' Bu alaycı tavrının altında daha çok iğneleme gizliydi. 

''Evet, evet,'' diyerek geçiştirdim. En önemlisi ise aramızda o siz biz yoktu. Direk hitap vardı, ona saygı duyamıyordum. 


Öğleden sonra oldukça durağan geçerken evin sessizliğinden yararlanarak odadan çıktım. Bayan Blaire ile Juliana ufak gezintiye çıkmışlardı, Harry ise yine o kasabaya inmişti. Evin babası ise... Aslında bakarsanız onu hiç görmedim. Bu ilginç değil mi? Tarih baştan yazılıyorsa yani o neden evde değildi? Harry bunu fark etmemiş miydi ya da diğerleri? Başımı salladım, evi dolaşıp kayda değer bir şeyler bulmam gerekiyordu. Belki bu yaptığım çok yanlıştı ama bunu yapmazsam da uyuyamazdım. Harry'nin odasının önünde durdum, yavaşça kapıyı aralayıp bir kez daha koridora göz attıktan sonra içeri girdim. Odası oldukça toplu görünüyordu sanki hiç kimse girmemiş gibiydi. Yatağın üzerine serilen o çarşaflarda bile en ufak kırışıklık yokken burada kanıt çıkmasını beklemek oldukça ilginçti. Yatağın üzerine oturdum, içime dolan bu his beni utandırmıştı. Biz onunla burada uyumuştuk, çok önceden... O artık tek yatıyordu, burada, her sabah burada uyanıyordu ya da burada oturuyordu ama o buraya zamanlarını vermişti ki kokusunu alabiliyordum. Sinen kokusunu içime çektim, oda tamamen oydu. Kenarda duran küçük kutuya uzanıp elime alırken hala tedirginlik yaşıyordum. Onu açtığımda karşıma kolye benzeri bir şey çıktı. Onu incelemek yerine bu yatağın üzerinde zaman geçirmek istedim. Kolyeyi tekrar kutuya koyarken daha durgundum. Sonra yatağa uzandım bir süre onun izlediğini düşündüğüm bu boş tavanı izledim. Gözlerime ağırlık çöktüğünü elbetteki fark etmemiştim. Hatta öyle ki yakalanma riskinden bile korkmamıştım. Yastığa sarılır vaziyette, dizlerimi göğsüme kadar çekerek yatağın tam ortasına kıvrılıverdim. 


Gözlerim büyük bir panikle açılırken kafamın içinde birçok şey dönüyordu. Hava kararmıştı ve ben hala bu yataktaydım üstelik üstüm örtülmüştü. Karanlığın içine gölgesi vuran birinin varlığını fark edince sırtımı yatağın kenarda kalan tahta başlığına dayadım. Biraz daha hareket edersem yere düşmem muhtemeldi. 

''Hiç uyanmayacaksın sanmıştım.'' dedi, bu Harry'di. Hem rahatlamış hem de ürkmüştüm. 

''Şey... Ben, izinsiz odana girdiğim için üzgünüm.'' Hırçın kız sakinleşti mi ne? 

''Önemli değil, yatağım senin yatağından daha rahat olmalı...'' 

Harry'nin sesi çok değişik geliyordu... Sakin, sessiz ve çatlak... 

''Rüyamda bir şey gördüm, yani ne kadar gerçek bilmiyorum ama...'' 

''Biliyorum, onu da halledeceğim.'' 

Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Yataktan kalkıp gölgesinin düştüğü noktaya doğru yürüdüm. Çok saçma geliyordu, şu an hamile olmam, onun yanında olmak hatta evlenmeyi kabul etmem... Her şey çok saçma geliyordu. İkimizin gölgesi yere vururken hareket etmeden ona baktım. 

''Sorun nedir?'' 

Başını kaldırdı, dudaklarını yaladığını gördüm. 

''Hiç.'' Bu sabah yaptığımın misillemesini yapıyor gibiydi ama ben böyle olmadığını düşünerek tekrar sordum. Bu kez ayağa kalkıp yanımdan geçti. 

''Pekala, iyi geceler.'' 

Daha fazla zorlamanın manası yoktu. Kapıya doğru yürürken arkamdan sesini işittim. 

''Yalnızdım,'' dedi buruk bir sesle, ''çok yalnız bir çocuktum.'' ona döndüğümde yatağa oturmuştu. 

''Kasabaya ne zaman insek çocuklar cebimi kontrol eder ve birkaç oyun karşılığında şekerlerimi benden alırlardı. Bir gece bir tanesi kontrol manyaklığı yaparak beni oyun vaadiyle kandırmaya çalıştı. Çocuklar, bilirsin, daha acımasız olurlar.'' O devam ederken içimde dönen hissi bastırmaya çalıştım. 

''Harry anlatmak zorunda değilsin.'' Dedim. 

''Gölgeler, karanlıkta kalan her şey ile arkadaşım, Cassandra. Ve gece dışarı çıktığımda o çocuğun başını evimizin bahçesinde, korkuluğa takılmış bir vaziyette gördüm. Blaire annesinin kafasından her şeyi sildi yoksa gösterilebilecek tek suçlu bendim. Sonra tüm kasabanın aklındaki o çocuk figürünü sildi. Onun başını hatta kaybolan ruhunu hala burada görebiliyorum öyle ki artık yolunu bulmuş, bilinçlenmiş... Beni suçlayarak seni kandırmaya çalışıyor haklıda ama buna izin veremem.'' 

''Önemli değil.'' Yanına gidip köşeye oturdum. 

''Gölgeler önce boğazını sıkmış sonra ise yaratıklar topraktan bedenindeki suyu emerek başını gövdesinden ayırmışlar. Ondan sonra oyunlara alındım, Sam'in yerine ben geçtim de denebilir sadece kimse onu hatırlamıyordu.'' 

Harry ona dair bir şeyleri hatırladığımı biliyordu ama bazı anıların tamamen kafama yerleştiğini de anlamış olmalıydı ki bu kadar rahattı. 

''Gölgeler tekrar bana itaat ediyorlar. Gücümü onlardan kazanabiliyorum.'' 

Hiçbir şey demedim, o korkunç gelmiyordu. Sadece ihtiyacı olduğu şeyler vardı ve bu lanetten kurtulması gerekiyordu. Üzgünüm, Sam ama bende bebeğimi bir kez daha size vermeyeceğim... 


BEĞENMEYİ UNUTMAYINIZZ SİZİ SEVİYORUM :))X -Lilith

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin