''Sen Bir Canavarsın.'' Bölüm:65

425 42 15
                                    

BEĞENMEYİ, YORUM YAPMAYI VE ARKADAŞLARINIZA ÖNERMEYİ UNUTMAYIIIN :))X -L


John amca bize doğru topallayarak gelirken Harry'nin sırtına daha çok sokuldum.

''Bebeğin gelişi yaklaşıyor hissediyoruz ve zaman daralıyor onu bize ver Harry.'' John amca soğuk bir sesle talimatta bulundu. Başımı yüzündeki ifadeyi görmek için uzattım, Harry öfkeli görünüyordu.

''Size bebeği vereceğimi söyledim gidin buradan!'' Birkaç adım öne atıldığında peşinde sürüklendim. ''Doğduğunda sana kızı geri vereceğiz şimdi kızı bize ver.'' Dedi arkadan bir kadın. Göz kapakları neredeyse soyulmaktan yok olmuştu.

''Size güvenmiyorum.'' Diye karşılık verdi Harry, kadının biri kahkaha attı. ''Ne tesadüf bizde sana güvenmiyoruz.'' Kadın arka sıralardan gelen tiz sesiyle adeta cırladı.

''Eğer buradan gitmezseniz bebeği alamazsınız.'' Harry kolumu kavradığında kendimi sıktım beni onlara vermemek için direniyordu ki teke milyonlardı. Onun bu kafa tutuşu beni korkutsa da ilginç bir şekilde ona güvendiğimi hissediyordum.

''Kime güveneceğini iyi seç Harold. Kendine bile güvenemezsin, unutma.'' Dedi John amca ve arkadakilere talimat vererek geri çekildiler. Bazı çocukların hatta ölmüş hayvanların bile öfkeli gözlerini görebiliyordum.

''Şimdi ne olacak?'' diye fısıldadım, yavaşça arkasını döndü ve yüzümü soğuk ellerinin arasına aldı. ''Bir şeyler sezdiler ya da saçma sapan dedikodular yüzünden buraya geldiler. Bebeği alana kadar durmayacaklar tek dileğim David'in tarafına geçmemeleri.'' Sıkıntıyla iç çekti.


***

Canavarlar her yerdeydi, siyah gözler ve gecenin karanlığında gölgeyle yarış yapan biçimsiz varlıklar... Onlar her yerdeydi. Korkmuyordum çünkü korku hissedilmeyi talep eden amaçsızlıktan başka bir şey değil.

''Neredeyiz?'' küçük bir evdeydik, mutfağı yatak odasından görebiliyordum. Kısa koridorun kenarında tuvalette bulunuyordu. Sorumun üzerine cevap alamadığım için odaya kısa bir göz gezdirdim tam karşımda kadın ve erkek çocuğunun bulunduğu portre gözüme ilişti. Kısa kıvırcık saçları özenle dalgalandırılmış, ressamın tatlı çocuk imajını bırakmasının insaniyetini tadan sıradan tabloya bakmaya devam ettim. ''Annemin odasında.'' Dedi kapıdan gelen ses.

Kollarını birbirine dolamıştı, kapıya yaslanan bedenini ileri atarak odanın ortasına doğru yürüdü. Peki, biz hangi ara buraya gelmiştik? Bu bir rüya ya da o değişim sorunlarımdan değildi. Tuvaletimin geldiğini hissederek ayağa kalktım, Harry ise şaşkın oluşuma dair sözlü bir ifade bekliyordu. Karnıma giren sancıyla öne doğru eğildim.

''İyi misin?'' bu kadar aptal soruları nereden buluyorsun Harry? Tam doğruluyordum ki bir sancıyla yeniden öne eğildim bu kez Harry kollarımdan yakaladı. ''Acıyor hatta yanıyor!'' bacak arama bakarak çığlık attım sanki alevlerin üzerinde yürüyordum.

Kollarının arasına alıp yeniden yatağa yatırdı ben ise o sırada içe doğru büzülüp yeniden gerginleşiyordum bunu yaparken gözlerim kapalıydı. Bağırmaya başladım, tırnaklarım karnımın üzerine sabitlenircesine batırılmıştı. ''Ellerini çek Cass!'' Bebeğe zarar vermemden mi korkuyordu yoksa? Nasıl verebilirdim ki? En büyük zararı şuan o ufaklık veriyordu.

Bacaklarım her sancıda daha çok uyuşuyordu kasıklarım ise kasılmaya devam ediyordu.

''Harry! Suyu gelmiş.'' Julia'nın endişeli sesi kulaklarımı doldururken boynumu geriye atıp daha çok bağırdım. ''Çıkarın şunu içimden!'' bunu söylerken Harry ile göz göze geldik.

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin