''Şimdi Hazırım.'' Bölüm:132

85 9 6
                                    


Cassandra'nın Bakış Açısı 

Bakışlarım Harry ile bağ kurmuş gibiydi. Gözleri karanlığın en derin noktasına gömülü olan gözleri yeşil bir renkte parlamaya başlayınca derinden gelen iç çekişimi gizleyemedim. Kılık değiştirmişti ama hala kokusu ve gözleri onu ele verir biçimdeydi. Blake bana göz ucuyla bakarken ben havadaki kara bulutu dağıtmak istermiş gibi öne atıldım. Yeniden. 

''Pekala, bu biraz uzun.'' Dedim. Harry'nin gözlerinde ise, ''Öyle mi? Şaka yapıyor olmalısın. Ben normal bir şeyler bekliyordum.''  ifadesi vardı. 

Blake biraz daha öteme geçerek eliyle kolumu kavradı. ''Bundan hoşlanmadım. Yalnız halledebilirim. Buraya gelmek tamamen aptallıktı.'' Dedi. İçimde büyüyen endişe çığını engelleyemiyordum. Harry ise buna hazırlıklıymış gibi gülümsedi. 

''Kanına karışan zehir seni ancak bir 20 sene daha yaşatır.'' dedi aniden, Harry. Blake ise afallamış gibi durdu. Elini kolumdan çekerken Harry'e dönüp bakmak konusunda tereddütlü davranıyordu. 

''Ne?'' diye sordu, Blake. Sesinin titrememesi için üstün çaba harcıyor olmalıydı. ''Sen... Nasıl?'' 

''Aynı zamanda kız kardeşin ve onun çocukları değil mi? Onlar kader çanları, onları durduramayacaksın.'' 

''Roma...'' diye fısıldadım Harry'e ama onun bakışları Blake'e kenetlenmiş bir şekildeydi. Ve bununla eğlenmeyi ihmal etmiyordu. 

''Bu saçmalık! Sana neden inanayım ki? Buraya gelerek aptallık ettim ve sen,'' Blake bu kez bana dönerek dişlerini gösterdi, ''bunun bedelini ağır ödeyeceksin. Ağır ağır...'' 

Vurguları arttıkça sesindeki öldürücü gizem artıyordu. Kollarımı kendime doğru çekip tekrar Harry'e baktım. 

''Dur biraz,'' dedi Blake, ''Ben bu kokuyu tanıdığıma eminim.'' 

Köpek gibi havayı kokladı, burnu havada daireler çizerken kafamda kaçış planları tasarlamaya çalıştım. 

''Bu kokuyu senin üzerinde almıştım. Onun kokusunu!'' İşaret parmağını boynuma bastırarak o noktayı işaret etti. Sert dokunuşları Harry'nin hırlamasına sebep oluyordu ki ben daha hızlı davranıp işaret parmağını yakalayıp yerden aldığım dalı sertçe göğsüne geçirdim. Harry'nin yanına koşarken hiçbir tereddüt yoktu içimde. 

Harry beni yakalarken gülümsüyordu, ''İşte benim kızım.'' 

Ama ikimizden bir şeyden emindik, bu dal parçası onu uzun süre tutmayacaktı hatta bu kadar süre tutması bile bir mucizeydi. Kanına karışan zehir onu gerçekten yok ediyor olmalıydı. 

''Sen...'' dedi Blake yerden kalkarken. 

Harry'e döndüğümde başını açmış tamamen kendi görünümüne bürünmüştü. Blake birden kahkaha atarak yere oturdu. O kadar içten gülüyordu ki etrafta şu durumdan daha tuhaf bir şeyler aradım. 

''İşte,'' dedi, ''İnsanlar daima bunu yapar. Sana güvenmek bana bir şey kaybettirmedi ama sen bir şeyleri çoktan kaybetmişsin.'' İmalı bir şekilde Harry'i işaret etti ve sonra beni bana işaret etti. 

''Kapa çeneni, Blake.'' Dedi Harry sert bir şekilde. 

Harry'e daha çok sokulup kokusunu içime çektim ama bu işte bir terslik vardı ve hatta yolunda gitmeyen bir şeyler daha vardı. 

''Hiçbir şeyi merak etmiyor musun? Cassy? Ha? Ona sordun mu yokluğunda neler yaptığını ya da iyi haber bu kanımın zehirlenmesinde payı olup olmadığını veya kardeşlerime neden bunu yaptığını? Çocuğunuzun lanetlenmesini istemeyen fakat lanetli doğmasına sebep olan muhteşem aile işte karşımda!'' 

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin