''Aklımı Başımdan Aldın!'' Bölüm:114

90 12 17
                                    


Harry ile bir süre bakıştıktan sonra başımı çevirmiştim ve sonrası tahmin edeceğiniz üzere; o kazandı. 

Ertesi gün herkes bir odaya toplanmış sohbet ederken ben içeri girdim ve bir anda çöken kara bulut gibi hepsi sus pus oluvermişlerdi. İçten içe beni kemiren soruları bağırarak yöneltmemek için kendimi sıkıyordum ki Juliana benim iç kemirici sorularımı bölerek ayağa kalktı ve yanıma gelerek önce bileklerimi tuttu. Bu ironik tavrının altında yatan sinsiliği hissedebiliyordum, gözlerim ister istemez Harry'e çevrildi. O, okuduğu kitabı dizlerine yatırmış, tek elini de çenesine koyarak bir yazan satırlara bir bize göz gezdiriyordu. 

''Nasılsın?'' dedi, Juliana. Oldukça heyecanlı görünüyordu. 

''Teşekkürler, iyiyim.'' diyerek yanıtladım. 

Beni koltuklardan birine çekerek rahatlamamı istermiş gibi davranıp oturttu. Pekala, tuhaf giden her şey dışında tabii ki her şey gayet normaldi. Derin bir iç çekip Bayan Blaire'a baktım. Hepsi bana herhangi bir durumu izah etmeye çalışıyormuş veya açmak istedikleri bir konu varmış da nasıl girişim de bulacaklarını bilmiyormuş gibi davranıyorlardı. Ah, tek bir kişi dışında herkes bu durum içerisindeydi elbette. O tek kişiden bahsetmeye gerek yok herhalde? 

''Seninle biraz konuşabilir miyiz?'' dedi Bayan Blaire. 

Herkesin ilgisini çeken bu çarpıcı soru bana yöneltiğinde benim de bir hayli ilgimi çekmişti. Titreyen ellerimi dizlerimin arasına sıkıştırarak başımla Bayan Blaire'ı onayladım. 

Elinde tuttuğu geniş ağızlı fincanı cam sehpanın üzerine bırakarak ayağa kalktı. Yüzündeki o porselenimsi ifadeyi hiç bozmadan bahçe kapısına doğru ilerledi. Bende peşinden kalktım. Dışarıda esen yumuşak bir rüzgar vardı, pekala, hava hangi ara bu kadar ısınacak kadar değişmişti? Boş versenize. Titreyen bacaklarıma hüküm vermeye çalışırken bir yandan açılacak konunun provasını yapıyordum. Prova? Şuydu; ''Evet, hayır, bilmiyorum...'' Kasılmış omuzlarımı aşağı indirdim. Bayan Blaire bana gülümseyerek döndü, bu biraz olsun beni rahatlatıyordu. Kadın burnundan aldığı nefesi sesli bir şekilde geri bırakınca sıkıntılar ile yüzleşeceğimi anladım. 

''Ailenin burada olduğundan haberleri var. Öncelikle bunun için endişelenme, kızım.'' Sakinleştirici ses tonu kasılmış kaslarımın biraz olsun gevşemesine sebebiyet verse de aradaki suskunluğun verdiği dakikalarda gevşeyen kaslarım eski konumuna geri dönerek olağan hallerini korumuşlardı. 

''Ama, bilirsin. Asıl sorun bu değil. İki hafta kadar sonra düğünün var yani evleniyorsun,'' başımı yerden kaldırıp ona baktım. Bu konuşmanın gittiği vaziyet ciddi idi, ''gerçekten istediğin bu mu?'' diye ekledi. 

Az bir zaman sürecinde sessiz kaldıktan sonra boğazımı temizleyerek söze giriştim, bu kez gerçekten ama gerçekten dürüsttüm. ''Bilmiyorum.'' 

Bayan Blaire başını hızla sallarken, vücudunun tamamını bana çevirerek yanıma doğru birkaç adım attı. Sonrasında pekte sıcak sayılmayan ellerini önce omuzlarıma yerleştirip yavaşça kollarıma doğru indirerek ona daha da açılma mı beklermiş gibi bana güven vermeye çalıştı. Tanrım, bu his... O kadar yakındı ki, sanki bazı şeyler tersine dönmüş gibiydi. Annemdeki o sıcak ruh bu kadına kaçmış, bu kadında annemin kaçık ama kaçak ruhuyla bana ilgi göstererek güven veriyor gibiydi. Kadına karşı öyle bir sempati beslemeye başlamıştım ki neredeyse Harry ile akraba olduğumuzu düşünmeye başlayacaktım. Fakat şükürler olsun, öyle bir durum yoktu. 

''Lafı dolandırmaktan hoşlanmam, Cassy. Bu yüzden sana açıkça bir soru soracağım,'' Sesindeki o yumuşak ton hiç bozulmamıştı, başımla onaylayarak sormasını rica ettim. ''bebek Harry den mi? Ve onu doğuracak mısın?'' 

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin