''Kandan Yemin''

981 90 17
                                    

 HİKAYEME OLAN İLGİ ARTIYOR BUNUN İÇİN HEPİNİZE GERÇEKTEN TEŞEKKÜR EDERİM BENİMLE OLMAYA DEVAM EDİN! İYİ OKUMALAR! OYLAMAYI VE YORUMLAMAYI UNUTMAYIIIIN :)  multimedia Harry :) -lilith

''Julia?'' duraksadım ve aklım karışmış bir ifadeyle ona bakmayı sürdürdüm

''Evet?''

'' Neler oluyor? Gece benim gördüğüm insanlar ve David...'' Juliana yaklaşıp bileklerimi kavradı

''Aklındaki gerçek soruyu sormaya ne dersin? Mesela Harry hala o kadını seviyor mu? İnan tatlım cevabını ben de bilmiyorum.'' Buruk bir ifadeyle gülümseyip eve döndü, beni geçiştirip kaçmıştı.

                             ***

Harry'e özür borçluydum ya da değildim bunun cevabını gerçekten bilmiyordum, gerek var mıydı? sadece kendimi baş belası gibi hissediyordum. 

Odanın içinde turlarken temiz hava almanın beni iyi hissettireceğini düşünerek balkona çıktım.  Çok güzel bir manzarası olduğunu itiraf etmeliyim. Geçen gece inerken kullandığım heykel eskisinden de sağlam duruyordu. Başımı yan tarafa çevirdim ve birinin daha benimle beraber balkonda olduğunu gördüm. 

Harry gözlerini ay ışığına karşı kapatmış ciğerlerine doğru, burun deliklerini genişleterek havayı toplamıştı. Başımı sallayıp üzerimdeki kıyafetlere baktım ve bu saatte bir beyefendinin karşısında bu şekilde bulunmamam gerektiğini fark ettim ki bu da gerçekten umurumda değildi.

 Harry aniden gözlerini açtı ve beni süzdükten sonra sinirli bir şekilde kaşlarını çatarak içeri geçti. Anlaşılan beni gördüğü için pek bir mutlu(!) olmuştu. Ben de içeri girdim ve balkonun tahta köşeli kapısını kapattım. Üzerimdeki bez parçasının üstüne uzun bir şey daha bulup giydim, vücudumu tamamiyle sarmasada kısa kalan her yeri örtmeye yetiyordu, sanki ne önemi varsa!

 Odadan çıkıp Harry'nin odasına doğru ilerledim çünkü bilirsiniz, bela aramayı ve belamın üzerine koşmaya bayılırım. 

Kapısının önüne vardığım da kapısını çalıp çalmamak konusunda kendimle bir süre savaştım. Birden kapı aralandı ve bir çift yeşil göz ile göz göze geldim, dağılmış saçları ve yarı çıplaklığıyla görüş alanıma girmeyi başarmıştı. Gördünüz mü? Kısa kalan yerlerimi örtmek oldukça anlamsızmış! Bu salatalık zahmet edip üzerine bir şeyler giymemiş bile!

''Ne istiyorsun?'' diye sordu, başımı öne eğip parmaklarıma odaklandım. Sahi, niçin gelmiştim ki ben?

''Şey ben,'' başımı kaldırdım, kapıya yaslanmıştı. Gerçekten 19. Yüzyılda yaşamıyorduk biz, bambaşka modernliğin Tanrı ve Tanrıçalarıydık. ''aslında...'' yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Derin nefes alıp tuttu. 

''İçeri gel.'' tuttuğu nefesi vererek söyledi, kaşlarımı kaldırarak ona baktığım zaman odanın içine doğru çoktan ilerlemişti.

Sana inanıyorum. Sana neden inanıyorum? Diye iç geçirdim ve kapıyı kapattıktan sonra yanına yaklaştım. Ellerini saçlarına götürürken yatağının üstünden aldığı şeyi bedenin çıplak kalan kısmına geçirdi.

''Ben, seni görünce... Harry, benden nefret etmeni istemem.'' Olabildiğince açık olmaya çalışıyordum. Düşman değildim ben!

''Sana üstündeki geceliği kim verdi?'' gözlerini kısarak sormuştu, biraz dramatik bir hali vardı.

''Ah, bu mu? Şey odadaki çekmecede buldum.''Öfkeyle parlayan gözleri ve tek çizgi olan dudaklarını birbirine yapıştırarak bana bakmayı sürdürdü.

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin