''Ses Tonun.'' Bölüm:63

373 36 4
                                    

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :DX -L


***

Saatlerdir oturuyorduk bu yeni bir şey değildi sadece aramızda yeni biri vardı, Rosalinda.

''Kaç yaşındasın?'' diye sordum soğuk bir sesle. ''15.'' Diye yanıtladı ve Harry'ye döndü, Harry ise bana odaklanmış bir şekilde bakmaya devam ediyordum. Çenemi sağa sola oynatarak gülümsedim. ''Rose bir şeyler içmek ister misin?'' Julia karanlık sessizliği bozmak amacıyla sordu. ''Hayır, teşekkürler.'' Dedi Rose. Kız güzeldi ve ilginç bir şekilde onu kendime yakın hissediyordum.

''Lanetini kaldırabilirsin.'' Harry sonunda beklediğim şeyi söylemişti aslında onu aylardır görmediğim için ona sarılmalıydım ya da öpmeliydim? Hayır, onu öldürmeliydim. Hiçbir şey söylemedim sadece elimi karnımın üstüne koydum ve sanki bir şeyi çekercesine çekip attım. Sıcak ortam aniden buz kesmişti, Rose ile aynı anda titredik. ''Artık yeğenimi hissedebiliyorum bu güzel.'' Christian memnun ifadesiyle başını salladı. ''Ne mutlu size artık hissediyorsunuz.'' dedim kinayeli bir şekilde ardından kollarımı birbirine dolayıp ayağa kalktım. Tam o esnada karnıma giren sancıyla öne eğildim.

''Urgh!'' ellerimde karnımı tutarken Julia yanıma gelmişti. ''Dur sana yardım edeyim.'' Kollarımı kavradı ve yürümem için yardım etti. ''Canım acıyor.'' Yürürken bacaklarımdan bir sıvının aktığını hissettim, kan. Aynı anda birbirimize baktık, ben çığlık atarken etrafım kararıyordu.

''Harry!'' Julia Harry'yi çağırıp yardım dilenirken ben tepinerek kanın nasıl aktığını anlamaya çalışıyordum. ''Hey! Hey! Cassandra! Bana bak!'' her kelimede bağırıyor ve beni sarsıyordu. ''Kan!'' diyebildim, o ise yüzünü buruşturup kaşlarını çattı. ''Ne kanı?'' yere baktığımda gerçekten ne kanıydı. Kan falan yoktu, geri ona bakıp geriledim. ''A-az önce...'' Harry sıkılmış bir şekilde ofladı ardından beni yukarı doğru çekiştirdi. ''Y-yemin ederim! Burada kan vardı!'' Ama o beni dinlememeye yemin etmiş gibi yürümeye devam etti.

Odaya beni sokar sokmaz sırtımı duvara dayadı ve üzerime yürüyüp duvarla arasına alarak daha çok sıkıştırdı. ''Her şeyden bıktım artık ama seni sevmekten hiç bıkmadım bunu biliyor muydun?'' cümleler dudaklarından dökülürken gözlerini kapatmıştı. ''Canımı yakmaktan hiç vazgeçmedin.'' Çenem titriyordu bana inanmaması da canımı yakmıştı çünkü deli olduğumu düşünüyordu. ''Sende benim canımı yakıyorsun Cassy.'' O Sandra ile yatmıştı, az önce söylediğim hiçbir şeye inanmamıştı ve o artık kayboluyordu. ''Onunla yattın Harry.'' Dedim, gözlerimden düşen yaşların akışını hızlandırmak için sımsıkı yumdum. ''Zevk almadım.'' Diyebildiği tek şey bu muydu? ''Senin gibi değildi Lucy.'' Ama onunla yatmıştı ve şuan bununla yüzleşiyordu. ''Aynayı neden kırdım?'' daha çok yüzünü yaklaştırdı nefes alışlarından anlayabiliyordum. ''Lütfen sadece bebeğimizi dinlemek istiyorum.'' Beni yatağa doğru çekti ve yavaşça uzanmamı sağladı.

Yanıma uzanıp başını karnımın üstüne koyduğunda hiçbir şey demedim. Ufaklık tekmelemeye devam ederken ellerimi başımın altında birleştirdim, bebeğim babasını hissediyordu ve kesinlikle ona âşıktı erkekte olsa kızda olsa.

***

Sabah uyandığımda sadece içliklerimleydim ve Harry yanımda değildi. Yatakta doğrulup boy aynasından ağrı kendime baktım, büyüdükçe anneme benziyordum. Örtünün içinde şişlik yaratan bebek ağlamama sebep olmuştu, hüzünleniyordum.

1804

Annem ile o misafirlikteydik ve bana hanım(!) kızları gösteriyordu ben ise çimliğin üzerinde koşuşturan tahta kılıçlı çocuklara bakıyordum. Henüz 10 Yaşında olsam da o kızlar gibi evcilik peşinde koşuşturmayacaktım, ben çok yaramazdım bu yüzden çocuk istemiyordum.

''Annie!'' Teyzem Anastasia'ya seslendi, elbisesin çekiştirip kalkarken bize dönerek eğildi ve iznimizi isteyerek oradan uzaklaştı. ''Böyle davranmak zor değilmiş değil mi benim küçük kızım?'' anneme attığım ters bakışlar annemin daha çok gülümsemesine sebep olmuştu. ''Buraya gel.'' Elleriyle dizlerine vurarak beni kucağına çağırdı.

''Ben onlar gibi olmak istemiyorum anne.'' Kurdele ile bağlanmış örgülü saçlarımı çözmek için saçlarımı önümde topladım. ''Sen zaten onlar gibi değilsin,'' parmağıyla camdan dışarıyı yani bulutları gösterdi. ''sen tıpkı gökyüzü gibi durgun bazen neşeli ve bazen beyazlık içindesin. Kızınca buz kesebiliyorsun ama aynı zamanda narinsin mutlu olunca tıpkı o güneş gibi etrafındakileri ısıtabiliyorsun bunu kaybetme Cassy. İnsanların seni yönetmesine izin verme sen daima farklı olandın ve hep öyle kal. Bir insan siyahsa onu beyaz yapabileceğine inan ama şunu unutma insanlar beyazın siyah olabileceğine hemen inanırlar sen buna inanma sana imkânsız gibi gelsin çünkü sen zekisin tedbir alırsın, beyazın siyah olmasına izin vermeyen koruyucu gökkuşağısın.'' Yanağıma sulu öpücüğünü kondurduktan sonra iğrenç ama ona olağanüstü şekilde yakışan peruğunu düzeltti.

''Önemli olan kraliçe mi olmak yoksa prenses mi olmak?'' diye sordum neden bunu sorduğumu gerçekten bilmiyordum. ''Önemli olan Cassy, saygı duyulan ve sevilen bir bayan olmak.'' Annem haklıydı saygı, sevgi var ise saçma sapan unvanlara ihtiyacın yoktur.

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :))X -L


Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin