Bölüm 91

220 42 26
                                    

BÖLÜM 91

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


BÖLÜM 91

ÖZEL BÖLÜM 

EREN KERİM

Balo salonundan çıkamadım. Minel'i eve bırakıp, buraya geri dönmüştüm çünkü aileden hiç kimse – çocuklu olanlar hariç- buradan ayrılmamışlardı. Kafam karmakarışık, kalbim küt küt atıyor olsa da burada ne haltlar döndüğünü öğrenmem gerekiyordu. Kapıdan içeri girdiğimde hiçbiri dönüp bana bakmadı. İlgilerini çekmiyordum. Onlar için zararsız olmalıydım ve bunun sebebi de sanırım sağ tarafımda, kendisine anlatılanlara kahkahalarla gülmekte olan adamdı.

Caner Tunç ya da Onno Altuğlu.

Her iki isminde benim için bir önemi yoktu. Bu adamın bendeki yeri ayrıydı fakat onu üzmeden edemiyordum. Sanırım bu varlığımın tek gerçeğiydi. Etrafımdaki insanları bile isteye üzmek... İç çekerek etrafıma bakınıyorum. Derin Kohen, sırtını kolonlardan birine yaslamıştı. Bir elinde içki kadehi vardı fakat tüm bir akşam boyunca ağzına tek bir yudum sokmamıştı. Onun hemen önünde kız kardeşi Bade Kohen duruyor, Anif Lars'ın anlatmakta olduğu bir şeye katılarak gülüyordu. İki kardeş birbirlerinden o kadar farklı ki onları izlemekten kendimi alamıyorum. Kaşlarımı çatarak gelen misafirlerin dans ettikleri, oturup yemek yedikleri alana doğru ilerliyorum. Kadir ile Bülbül kafa kafaya vermiş, kendilerine sessiz bir köşe bulmuş konuşuyorlar, Yalçın ise meraklı ama biraz da oyun oynamak istediğini belli eden bakışlarla etrafını inceliyordu.

Kainat Savcı'nın kaskatı kesildiği noktaya doğru ilerleyip, dizlerimin üzerine çöküyorum. Zemin, bakıldığında pürüzsüz. Tek bir çizik, çatlak yok fakat yine de buranın altında cehenneme giden bir yol var ve Sena Kohen bu gece için her ne planladıysa herkes, buna bende dahildim, ucuz atlatmıştık. Fakat yine de aklımı kurcalayan bir şey vardı. bunlar mayın mıydı değiller miydi?

"Neye bakıyorsun?"

Safira.

Başımı kaldırıp ona bakıyorum. Yüzündeki makyajı çıkarmış, gözü fena durumda. Fakat sağlam olan tarafta aynı gözüküyor. Bu kız yorgun ama yine de ayakta durmaya devam ediyordu. Neden uyumadığını bilmek yeni bir şey değil. Ona cevap vermek yerine bakışlarımı yeniden önüme çeviriyorum. O da benimle bir hareket ederek önümde dizlerinin üstüne çöküyor. "Burada." Diyor parmağının ucuyla ve zemine dokunuyor. Elini kaldırır kaldırmaz, parke dönerek açılıyor ve altıgen şekle sahip bir şey çıkıyor. Oyuncağa benziyor ama değil.

"Mayın." Diyor Safira iç çekerek "Bomba."

Kaşlarımı çatsam da "O dediklerini daha önce gördüm," diyorum "Bu onlara benzemiyor."

"Elbette benzemiyor. Bu bize özel bir şey." Diyerek parmağının ucuyla cihazın yan tarafına dokunur dokunmaz elini geri çekiyor ve dişleri o zaman görüyorum. Yakından çok ama çok yakından bakıldığın kıl gibi incecik iğne uçları olduğunu görüyorum ve hayretle karşımdaki kıza bakıyorum. Sırıtıyor "Zehir." Diyor. Masada oturup, zehirlendiğini iddia eden kadının bağırışları aklıma geliyor. Sanırım dediği doğru. Korkudan değil gerçekten zehirlendiği için bayıldığını anlıyorum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 26 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now