Bölüm 69.3

264 36 54
                                    


3. PART

KUZEY YİĞİT & CESUR

"Yumruklarını kontrol etmiyorsun!"

Kuzey, avuç içleri minderin üzerinde dişlerini sıkarak nefeslenirken Ecel'in kendisine ikide bir aynı şeyi söylemesi canını sıkıyordu. Cesur, bir köşede oturmuş ikisinin sergilediği gösteriyi izliyor, ses çıkarmıyordu. "Yumruklarım gayet yerinde Hazal teyze." Diyen Kuzey karnına yediği tekmeyle inleyerek yana devrilirken "Sana ne demiştim?" diye sordu Ecel "Eğitim sırasında teyze demek yok." Ellerini beline dayamış, Kuzey'e tepeden bakan gözlerinde hafif bir parıltı vardı. Genç çocuk içini çekerek bir kolunu gözlerinin üzerine koyup "Ağlayacağım" dediğinde kadın "Hayır ağlamayacaksın" diyerek kolunu gözlerinin üzerinden çekip, yanına eğildi. Gözlerinin içine bakıp "İyi gidiyorsun," dedi "Fakat bu yeterli değil. Bu işi yapacaksan duygularını kapatmayı öğrenmelisin."

Kuzey de bunu anlamıyordu. Duygularını nasıl kapatabilirdi ki? Her şeyi hisseder, bilirken sanki robotmuş gibi nasıl davranabilirdi?

"Bunun açma kapama düğmesi var mı?" diye sorduğunda kadının iç geçirerek "Zamanla öğreneceksin." Demesiyle "O zaman eğitim bitti mi?" diye sordu.

Ecel "Sana acıdığım için şimdilik bitti." Dediğinde Cesur'un telefonunun çalmasıyla ikisi de dönüp ona baktılar. "Cihan, dışarı çıkmış." Dedi Cesur. Ecel dişlerini sıkarak ayağa kalkarken Kuzey "Yemin ederim bu çocuk geri zekalı" dedi "Neden çıkmış?" diye sorduğunda Cesur "Canı bir şeyler çekmiş." Dediğinde Kuzey "Delireceğim ya!" diye bağırdı. Cesur, önden gidince Kuzey de şansına küfrederek ayağa kalkıp peşinden gitti. "Beni bekle." Dediğinde Cesur dönüp "Duş alıp, gel" dedi "Aşağıda bekliyor olacağım."

Kuzey duştan çıkıp, kurulanmadan üzerini giyindi. Koşarak kendisini beklemekte olan Cesur'un yanına gittiğinde "Sami abi?" dedi soru sorar gibi. Adam kendisine dönüp "Rıfatlar, Cihan'la beraber fakat ne olur ne olmaz birkaç arabayı da peşlerine taktım" deyince "Jibit ve Atıl'dan bir haber var mı?"

"Haberlere düşmesine az kaldı." Dedi adam ve kaşlarını çattı "Çatışmayı sakin bir yere çekmeye çalıştılar ama sanırım karşı tarafın geçmişi yad etmek gibi bir istekleri oldu."

Deyince Cesur "Gidelim" diyerek arabanın ön kapısını açıp bindi. Kuzey de peşinden. Yola çıktıklarında her şey sakindi. Cesur da Kuzey de, Sami abilerinin kendilerine verdiği direktifleri dinliyor, aynı anda kafalarını sallayıp teoriler üretiyordu. "Ne oluyoruz lan?" Araba sağa doğru kayınca Kuzey sol tarafa yanaşarak yanlarından geçen siyah Maybach'ı gördü. O anda aklına bin bir türlü düşünce gelirken Sami abisinin "Eren Kerim Yılmaz." Demesiyle Kuzey'in bakışları aynadan adamınkilere döndü. "Nasıl? Neden?"

"Ezel'in yanında kim var?" dedi Cesur.

Sami "Babasının olması dışında, Diyar da onlarla beraber." Dediğinde Kuzey kaşlarını çatmış önlerindeki kurşungeçirmez arabaya bakıyordu. "Ona güvenmiyorum." Dedi dişlerinin arasından "Ne malum bizi bir tuzağa çekmediği?"

"İki arkadaşı da şu anda Kilid'de ve bir diğeri de Kurt'un sürüsünde," dedi Sami abisi "Aklı varsa sizi tuzağa düşürmek gibi bir aptallık yapmaz. Aksi takdirde tüm arkadaşlarının öldürüleceğini bilir. Tabi kendisinin de." Demesiyle Kuzey içini çekerek başını salladı fakat gözlerini arabadan ayırmadı. Cesur, yüzünü Kuzey'e döndü. Göz göze geldiklerinde Kuzey elini uzattı. "Dikkatli ol." Dediği sırada her şey birdenbire oldu. Araba yan taraftan çarpan aracın darbesiyle sola savrulurken "Kemerini tak." Dedi Cesur, Kuzey'e. Boşluğu sancıyan Kuzey "Kemer ne işime yarayacak?" diye bağırdı. Sinirlenmişti. "Abi iyi misin?" diye sordu her ikisi de aynı anda. Sami abisi, aracı otomatik pilota bağlarken bir yandan da silahlarını çıkarıp hazırlanıyordu. "Konum bildir." Dedi. Kuzey, derin bir nefes alarak Cesur'a baktı. Ellerinin üzerini sarıyordu. "Kemerin?" diye sorduğunda "Benimle" dedi Cesur ve Kuzey'e baktı. Genç çocuk "Bizimkiler beni pek önemsemiyor olmalı" dediğinde Sami abisinin "Zekâna güveniyorlar" demesiyle sırıttı.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now