Bölüm 36

391 50 11
                                    

BÖLÜM 36

BÖLÜM 36

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

MENAF

Çantasını omzuna atarak arabadan çıktığında yağmur atıştırmaktaydı. Bugün okulda olanlardan sonra keyfi o kadar yerindeydi ki bunu hiçbir şeyin bozamayacağına dair olan inancı tamdı. Burnunu çekerek eve doğru yürürken Behrem'in, Saruhan'lardan çıktığını görerek kaşlarını kaldırdı. "Ooo demek sonunda bir evin olduğunu hatırladınız genç bayan?" diye seslendiğinde Behrem başını çevirip kendisine baktı. Saruhan önünde dizlerinin üzerine çökmüş botlarının bağcıklarını bağlarken o da şapkasını başına geçirmekle meşguldü. Bazen kız kardeşinin giyimine karışası geliyorsa da onun kendisinden korktuğu gerçeği, her zaman bir adım geri atmasına neden oluyordu. Behrem, sonunda bahçeden çıkarak yanına gelince Menaf bir kolunu omzuna atıp Saruhan'a baktı. "Sonra görüşürüz." Diyen Menaf kardeşini kendisine çekerek yürümeye başladıklarında Behrem'in "Bana mı öyle geliyor yoksa Hedeon'la aranda bir şey mi var?" diye sormasıyla kaşlarını kaldırıp dudaklarını büzdü.

"Yo," dedi Menaf "Neden böyle düşündün?"

Behrem "Ne bileyim öyle bir baktın ki sevgilime..."

Menaf "Sana öyle gelmiş cadı." Diyerek kızın yanağını okşadığında Behrem "Bacağın nasıl?" diye sorarak konuyu değiştirdi. "Koşmadığım müddetçe bir sıkıntı yok." Dedi Menaf da. Derin bir nefes alıp, içini çektiği sırada evin kapısı ardına kadar açılarak duvara çarptı. Çocuk kahkaha atarken Behrem söyleniyordu. Genç kız "Sana söylüyorum, bu yer cücesi yüzünden evimizin kapısı bir gün yerinden çıkacak." Diyerek Menaf'ın üzerine doğru koşan Şura'ya baktı. Burnunun ucundaki çikolata lekesine bakılacak olursa ya çikolata yemişti ya da bugün mutfakta çikolatalı bir şey pişirmişlerdi. Menaf, kardeşini kucağına alarak yanaklarından öperken "Geç kaldın!" dedi Şura. Parmaklarının arasındaki hamur parçalarını yalayıp dururken Menaf "Ne haltlar karıştırıyorsun sen?" diye sordu.

"Annem puling yaptı." Dedi Şura.

Menaf "Puding."

Şura başını salladı. Kıs kıs gülerken "Ablamın kasesine fıstık koydum." Deyip başını arkaya attı ve sahte kahkahalarla gülmeye başladı. Menaf her ne kadar onun bu tavırlarını sevimli buluyor olsa da küçük kardeşini bir konuda uyarmak zorundaydı.

"Behrem'in fıstık alerjisi olduğunu biliyorsun değil mi Şura?" diye sorduğunda kızın başını sallaması üzerine başını eğerek gözlerinin içine baktı. "Eğer o fıstıkları yerse hasta olur. Sen ablanın hasta olmasını mı istiyorsun?" diye sorunca Şura tatlı bir sesle "Kaşınınca çok komik oluyol." Dedi ama Menaf'ı kandıramadı.

Menaf "Bu hiç hoş değil." Diyerek kızı kucağından indirdi. Kapının önünde durduklarında, çocuk çantasını içeri koyup kapıyı kapattı. Botlarının bağcıklarını çözerken "Eğer biri hasta olduğu için kaşınıyorsa bu isteyerek olmuyordur." Dedi "Onun ne kadar ağladığını, canının acıdığını söylediğini hatırlıyor musun?" diye sordu. Ayakkabılarını ayağından çıkarırken bir süre de Şura'nın hatırlamasını bekliyordu. Sonunda küçük kız kardeşi başını sallayınca "Eğer o yeniden hastalanırsa herkes çok üzülür." Dediğinde Şura "Ama ben onun hasta olmasını istemiyolum ki." Deyince Menaf kızı kucağına alarak içeri girdi. "O zaman neden yaptın?" diye sordu ve annesine seslenerek "Anne bende geldim." Diye bağırdı. "Üstümü değiştirip geliyorum."

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now