Bölüm 68

223 37 28
                                    

Video için @Ka_mel_ya sen bir harikasın :) 

Video için @Ka_mel_ya sen bir harikasın :) 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tabi görsel içinde @Ka_mel_ya 

BÖLÜM 68

MİNEL KÜBRA

Küçük Atlas'ı görmeye gidememişti fakat şu anda daha önemli bir sorunu vardı. Okulun çıkışında durmuş etrafına dikkatle bakarken, Tibet'in neden ortalıkta olmadığını anlamaya çalışıyordu. Babası işlerinin yoğun olduğunu, şoförlüğünü yapacak olan kişinin Kilid'den geleceğini söyleyip, beklemesini, bir yere ayrılmamasını istemişti. Son iki saattir telefonuna gelen bildirimlerin haddi hesabı yoktu. Neredeyse tüm okul bu sabah meydana gelen patlamalar hakkında konuşuyor, yıkılan binaların bulundukları yer sakin bir mevki de olsa dahi, arkadaşları olarak gördüğü kişiler kalabalıktan uzak durma konusunda kararlıydılar. Minel, tüm konuşmaları içine çekip özümserken derin bir nefes alıp etrafına bakınmaya devam etti. Kuzey'i aradı. Telefonu meşgule düşürdüğünde dişlerini sıkarak, kapüşonunu başına geçirdi. Kartını makineye okutup dışarı çıktı. Ellerini çantasının iki yanına koyup, adımlarını hızlandırarak yürümeye başladı. Cep telefonu çaldığında hızını kesmemiş, yürümeye devam ediyordu. "Neredesin?" diye sordu babasının sesi.

"Otobüs durağına doğru yürüyorum." Dedi Minel. Sesi soğuk havadan dolayı dalgalanıyordu.

"Sana okulda beklemeni söylemiştim, Minel." Diyen babasının oflayan sesini duyan genç kız "Herkes neredeyse çıktı." Diye söylendi "İkinci öğretimler gelmeye başlayacak ve ben çok sıkıldım. Ne Tibet ne de şoförden bir iz var. Aradığım kimse telefonlarımı açmıyor. Kurulan güvenlik sistemi eğer buysa ben almayayım sağ olun." Deyip babasının yüzüne telefonu kapatır kapatmaz, ıslık çalıp karşı şeritteki taksiyi durdurdu. Taksi kendi tarafına doğru sinyal verip, u dönüşü yaptığında yola atlayan Minel, ön kapıyı açarak içeri girdi ve Kilid'in adresini verdi. Yaşlı adamla kısa bir bakışmanın ardından önüne dönüp, emniyet kemerini taktığında cep telefonu yeniden çalmaya başladı. Aramayı hoparlöre verdi. "Taksideyim baba." Dediğinde "Minel" diye sızlandı Poyraz Bey.

"Şirkete geliyorum." Dedi "Taksici amca beni indirir indirmez içeri gireceğim."

"Tabi, elbette." Dedi adam yanından "Siz merak etmeyin."

Minel "Gördün mü?" diye sorup, telefonu yeniden sessize alarak kulağına götürdü. "Orada görüşürüz babacığım." Dedi Minel. Telefonunu kucağına bırakıp, dışarı izlemeye başladığında guruldayan karnıyla yüzünü buruşturdu. Günün her saati aç hissetmeyi nasıl beceriyor hiçbir fikri yoktu. Başını cama yasladığı sırada telefonuna gelen mesaj seslerinin bildirimleriyle bakışlarını, kucağına çevirip iç geçirdi. Ekranı kaydırarak gelen mesajlara kısaca göz attığında Tibet'in kızgın emoji suratını ve Eren Kerim'in neredeyse tehdit eden mesajlarını görüp gözlerini devirdi. Tibet bir mesaj daha atıp "Yemek ye!" diye buyurduğunda dudaklarını büzerek yeniden başını cama yasladı. Bir saatlik trafiğin ardından sağ salim şirketin önüne geldiklerinde, ücretini ödemek üzere cüzdanını çıkarmıştı ki arabanın kapısı aniden açılıverdi.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now