Bölüm 76.2

181 38 31
                                    

PART 2

Atıl, karşısındaki adamın gözlerine bakarken ona küfretse mi yoksa hemen harekete mi geçse bilemiyordu. Bitmek bilmeyen bir zaman döngüsünün içine girmiş gibiydiler ve tüm bu olanlar, kendi planı olmasına rağmen, dostunu da düşmanını da aynı anda saklandıkları yerden çıkarmış gibiydi. Ama en kötüsü Jibit'in ne hissettiğiydi. Onun sesini duyduğunda, arkasında iç çektiğini, aldığı nefesin boğazında tıkandığını ve onu zorladığını biliyordu. Tahir'e bakıp bir baş hareketiyle geri çekilmelerini emrederken, adamın sabırla bekliyor oluşu bir başka sorundu. Atıl'a göre yıllar önce Jibit'in kalbini kıran bu adamın ölmesi gerekiyordu fakat şimdi onunla ne yapacaklarını kestiremiyordu. Tahir, silahına davranmış onu her an vuracakmış gibi adamın yüzünden gözlerini ayırmazken Atıl, adamın kendisine 'Alex' diye seslenmesi üzerine dişlerini sıkarak öne doğru bir adım attı. Hayatının dönüm noktası olan o günü sanki hiç aklından çıkmasını istemiyorlarmış gibi sürekli hatırlatıp durmalarından sıkılmıştı. Belki de herkes o kadar haklıydı ki. Eğer geçmişinin üstünü kapatamıyor, onu görmezden gelemiyorsan onu yok etmeliydin. Öfkeli bakışları adamınkilere çevrilirken arkalarındaki kapı bir kez daha açıldı. İçeri giren Diyar'ı gördüklerinde, taşlar yerine öyle hızlı oturdu ki fark ettikleri gerçeklikle o taşların deyim yerindeyse altında kaldılar.

"Baran mı?" diye sordu Atıl. Bakışları Diyar'ın yüzündeydi. Gözlerinden ne düşündüğünü anlaması imkânsızdı ama Baran dedikleri bu adama bakışlarında bir sertlik vardı. "Burada buluşmamızı istediğinde, Jibit'i görmek isteyeceğini düşünmemiştim." Deyince Atıl küfrederek "Sen bizimle taşak mı geçiyorsun lan!" diye bağırdı "Bunca zamandır onun kim olduğunu biliyor muydun?"

Diyar, sesini çıkarmadan yüzüne baktıkça Atıl'ın sinirleri daha da geriliyordu. İçine çektiği her nefes ciğerlerini yakarken, Jibit'in sesini belli belirsiz duyarak dönüp ona baktı. Yüzünde şaşırmış olduğuna dair en ufak bir iz yoktu. Sadece onu yeniden gördüğüne dair hafif bir merak vardı. Neden buradaydı? Başladığı işi bitirmek için mi?

"Bizi yalnız bırakın." Diyen Jibit'e döndüklerinde kadın bakışlarını onlara çevirdi "Hemen."

Odadan ilk çıkan Diyar'dı. Atıl, Tahir'e bir bakış atıp Diyar'ın peşinden çıktığında Tahir içeride kalacağını söyleyerek dışarı çıkmayacağını garantileyip, bir iki adım attı. Jibit'in yatağının etrafından dolaşarak camın önünde durup, omzunu duvara dayayıp ikisini izlemeye başladığında "Bu çok rahatsız edici." Dedi Baran. Ela bakışları Jibit'e döndüğünde yüzünde gülümsemeden eser yoktu. Ona doğru bir adım atarak "İyi misin?" diye sorduğunda çenesini havaya diken genç kadın "Neden buradasın?" diye sordu.

"Nasıl olduğunu bilmem gerekiyordu." Dedi Baran.

Jibit "Diyar söylemedi mi?" diye sorunca adamın kaşlarını çattığını görüp bundan keyif aldı. "Ona emir veremiyor musun?" diye sordu sonra. Çenesinin kasılmasından, bunu yapamadığı o kadar belliydi ki... Jibit, soğuyan yemeğini yeniden yemeye başladı. Lokmasına rağmen "Ona emir veremiyorsun." Diye mırıldandı "Ve sana Baran diyorlar. Bu gerçek adın mı?"

Baran hasta yatağının yanındaki koltuğa oturup bakışlarını yüzüne dikerken Jibit ona olabildiğince kayıtsız kalmaya çalışıyordu. Hayatını alt üst ettikten sonra onu görmeyeli kaç sene olmuştu? Ağzındaki lokmayı hiç acele etmeden çiğnerken Tahir'in tetikte beklediğini biliyordu. Bakışlarını ona çevirdiğinde genç adamın gözlerini kendisine çevirmesiyle gülümsedi ve bu yanındaki diğer adamın ses çıkarmasına neden oldu.

"Ben olduğumu biliyordun." Dedi Baran sonra "Eren Kerim'i bu yüzden araştırıyorsun"

"O çok akıllı bir adam," dedi Jibit, Baran'a bakmadan "Ama hepsi bu değil. Seni isteseydim zaten bulurdum." Başını çevirip nihayet ona baktığında bir kaşını havaya kaldırmıştı "Ama bulmak istemedim. Bunca zaman kemiğini arayan bir köpek gibi etrafımda dolaştığını bilseydim sana bir merhaba derdim." Diyen Jibit, Baran'ın "Gerçekten bunu der miydin?" diye sormasıyla kıkırdadı.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin