Bölüm 20

325 55 6
                                    

BÖLÜM 20
DİYAR & NEFAL
Uyandığında -ki ne kadar süredir uyuduğunu bilmiyordu- dikkatini çeken ilk şey odasındaki hareketlilik oldu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BÖLÜM 20

DİYAR & NEFAL

Uyandığında -ki ne kadar süredir uyuduğunu bilmiyordu- dikkatini çeken ilk şey odasındaki hareketlilik oldu. Gözlerini ovup, kaşlarını çatarak sesin geldiği yöne doğru döndüğünde Nefal’in üzerini giyindiğini, kaşlarını çatarak kendi kendine homurdandığını duydu. Ona dair en son hatırladığı elinde iki fincanla önünde dikilerek kendisine çay ikram ettiği ve… Ve… Dişlerini sıkarak derin bir nefes alırken “O çayın içinde ne vardı?” diye sordu. Yeni uyandığı için sesi tam olarak kendisine gelememişti. Nefal, homurdanmayı bırakarak ona baktığında “Uyanmışsın.” Diyerek kaşlarını havaya kaldırdı. Yatağın yanına kadar gelip durduğunda, uzanıp çenesinden kavradı ve yüzüne doğru eğilerek “Dinlenmişsin.” Dedi. Geri çekileceği sırada Diyar onu yakaladı ve “O kadar basit değil.” Dedikten sonra onu yanına, yatağa çekti. Kız çığlık atarak yanı başında düşerken, Diyar çabuk hareket etti ve onu yakalayarak, altına aldı. Nefal, dudaklarını sıkarak altında debelenirken “Tehlikeli sularda yüzüyorsun.” Diye homurdandı Diyar. Başını eğip, burnunu burnuna sürttüğünde Nefal ondan kaçamadı ve kıkırdadı. “Bu hoşuna mı gidiyor?” diye sordu Diyar yanağından öperken.

“Gitmem lazım.” Dedi Nefal nefes nefese.

Diyar “Direnmeyi bırak!” diye emretse de Nefal’in ona ve söylediklerine aldırış ettiği yoktu. Bacaklarından birini kurtarıp, beline doladığında bir kaşı havaya kalkan genç adam “Gerçekten beni baştan çıkarmaya çalışıyorsun?” deyince Nefal başını kaldırdı ve onu öpecekmiş gibi yaklaştıktan hemen sonra başını çevirip, dişlerini omzuna geçirdi.

Diyar gözlerini yumup “Ah!” diye bağırdı. Kızın ellerini hala bırakmamıştı ama en azından az öncekine kıyasla sert değildi.
“Sen beni ısırdın?” Dediğinde Nefal “Beni bırakmazsan daha kötüsünü de yaparım” dedi kapkara gözlerini Diyar’a dikerek.

“Beni uyuşturmaman gerekiyordu.” Dedi Diyar. Başını eğip, yüzünü kızın boynuna gömdüğünde Nefal iç geçirerek derin bir nefes aldı. Gözlerini devirip, onunla savaşmaya bir son verirken “Uykusuzluktan ölecekmişsin gibi duruyordun,” diye mırıldandı “Sena teyzeden senin için bir karışım hazırlamasını istedim.” Deyince Diyar önce küfretti ardından gülmeye başladı. “Keşke beni öldürmesini de söyleseydin.” Dedi. Kızın boynuna bir öpücük bırakırken Nefal’in “Ama iyi geldi öyle değil mi? Uyudun ve dinlenmiş oldun.” Demesi üzerine sesini çıkarmadı. Ne bir rüya ne de bir kâbus görmüştü. Yattığı gibi hiç istifini bozmadan uyumuştu ve içinden bir ses Nefal’in de tüm bu süre boyunca yanında olduğunu söylüyordu. Aniden başını kaldırıp onun gözlerinin içine bakınca kızın savunmaya geçtiğini hissederek başını iki yana salladı. “Tüm bu süre boyunca benimle miydin?” diye sordu.

Nefal, boynunu büküp omuzlarını silkti. Gözlerini devirirken “Benim içinde iyi oldu” dedi “Menaf buradaydı hatırlarsan.” Diyar bunu hatırlıyordu. Öte yandan Nefal’le konuşmak istediğini de hatırlıyordu. Bu bakışlarına da yansımış olacak ki kızın, altında gerildiğini hissederek bekledi. “Saçmalıklarını kendine sakla, Sırtlan.” Dediğinde iliklerine kadar titredi.

“Nefal.” Dedi ama kız ısrarla “Sana söyledim,” diyordu “Geçmişinle, nedenlerinle ilgilenmiyorum. Eğer beni istiyorsan…”

Diyar “İstiyorum. İstediğimi biliyorsun!” diye itiraz etti. Kız rahatlamışçasına başını salladıktan sonra “O zaman önüne bak.” Dedi. Bir süre birbirlerinin gözlerine bakıp durdular. Diyar “Şu an aklımdan ne geçtiğine dair bir fikrin var mı?” diye sordu. Kız yine aynı umursamazlıkla omzunu silkerken “Beni öpmek mi istiyorsun?” dedi. Koyu gözlerinde eğlendiğini belli eden parıltılar vardı. Dahası heyecanı bulaşıcı, ona bakan Diyar’ın da gözlerinin parlamasına neden oluyordu. “Nasıl bilebilirsin ki?” diye sorduğunda dudaklarıyla yüzüne dokundu genç adam.

Nefal “Gözlerin seni ele veriyor.” Diye mırıldandı ardından “Ya yapmak üzere olduğun şeyi yap ya da bırak beni gideyim. İşlerim var.” Dedi.

Diyar “Çok romantiksin.” Diye mırıldandığında kız kısık bir sesle güldü. Ardından “Çenemi biraz yukarı mı kaldırmalıyım yoksa başımı hafifçe yana mı eğmeliyim?” diye sordu.

Diyar “Baş belası.” Diye homurdansa da uyumadan önce onun yaptığı gibi kızın çenesini ısırdı ve gözlerini, gözlerine dikerek bir süre bekledi. Nefal’in bakışları kısılırken, bakışlarına meydan okuyan bir ifade yerleşti. Diyar, dişlerinin arasından gözüken dilini fark edince kendisini öyle hızlı geri çekti ki Nefal onun altından yuvarlanıp, yataktan kalktığında kahkahalarla gülüyordu. “Geçmişinde kimsin, nesin bilmiyorum ama bu korkunu asla unutmayacağım.” Diyerek çantasını yerden aldı. Diyar, üzerine bir tişört geçirirken “Bunun acısını çok kötü çıkaracağım.” Diye ona yemin etti. Nefal, kapıyı açıp dışarı çıkmadan hemen önce dönüp ona baktı. Diyar, bekledi.

“Sabırsızlıkla bekliyorum.” Diyen Nefal, Diyar’ın “Buraya gel.” Diye bağırıp üzerine doğru atılmasıyla çığlık atarak odadan dışarı çıktı. Koridor boyunca koşarken bir ara Karaca’yla çarpıştı ve kolundan yere düşen çantasının durduğu yere bakarak kaşlarını çattı.

“Kimden kaçıyorsun?” diye sordu Karaca.

Nefal “Diyar’dan. Çayına uyku ilacı karıştırdığım için benimle ödeşeceğini söylüyor.”

Karaca “Çok sinirli olmalı.” Diyerek gözlerini kısarken Nefal “İnanılmaz.” Dedi.

“Seni öptü mü?” diye sordu Karaca gülerek.

Nefal “Hayır ama benden ödü koptu.” Deyip gülünce Karaca da ona eşlik etti. “Sanırım bunu da benim yapmam gerekecek.” Diyen Nefal, Karaca’nın kolunu omzuna atmasıyla, içini çekerek beline sarıldı. “Bir dahaki sefere yemeğine ilaç katayım,” diyordu yürüdükleri sırada.

Karaca “Seni edepsiz kız. Gittikçe Nuri Alço’ya benzediğinin farkındasın değil mi?” deyip kahkahalarla gülünce Nefal suratını buruşturdu. “Kulağımda dıdıdıdıdıdırırırır müziği var ya,” dedi ve gözlerini kapatarak başını iki yana salladı.

Karaca “Sana sahip olduğu için çok şanslı biri.” Diyerek yanağından bir makas alırken Nefal “Göreceğiz.” Diyerek onu temin etti ve Kuyu’dan aşağı indiler.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now