Bölüm 21

306 53 4
                                    

BÖLÜM 21

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BÖLÜM 21



SARUHAN VE BEHREM



Elindeki kalemle boş kâğıdın üzerine bir şeyler karalarken, gözleri hedefinin üzerinde gidip geliyordu. Bu sıralar saçları da uzadığından bir tokayla tepesinde tutturmuştu ancak babasının bir akşam üstü yanına gelip, onları keseceğinden emindi. Saruhan Hedeon, babasına defalarca büyüdüğünü söyleyip dursa da ona göre hala altı bezli, lavabonun içine yatırdığı bebekti. Ve bunları düşünmek bir kısmını hatırlıyor olmak otuz iki diş sırıtmasına neden oluyordu. Şanslıydı çünkü kendisini seven bir ailenin içerisinde büyüyordu. Bu sevgi gün geçtikçe katlanarak çoğalıyor, bir koza gibi etrafını sarıyordu. Saruhan bazen bununla ne yapacağını kestiremediğinde devreye Behrem giriyordu. Onu ne zaman sevdiğini biliyordu. Ne zaman kendisine ait olmasını istediğini de. Kendisini bildi bileli Behrem hep hayatındaydı ve bir gün hayatının merkezine oturmuştu. Onunla konuşmak, arkadaş olmak ve kalmaya çalışmak çok zordu çünkü kızın çok garip huyları vardı. Saruhan, burnunu kaşıyarak gülümsedi. İlk okuldayken asla onunkisi gibi saçlara sahip olan kızlar yoktu ve eve her geldiğinde onu sinir ederek ağlatmak tarifsiz bir mutluluk katıyordu. Behrem'in ıslak gözleri, kırmızı burnu ve sürekli bağırıp çağıran ağzı Saruhan'a seyirlik bir görüntü sunar, içi daha fazla ağlamasına el vermediğinde çareyi ona sarılmakta bulurdu. Şimdi fark ediyordu ki Behrem hiç itiraz etmezdi ama intikamını da kötü alırdı. Önce içinin soğumasını bekler sonra hiç beklemediğiniz bir anda hamlesini yapıp, geri çekilirdi. İçini çekerek baş parmağıyla şakağını kaşıdı. Lisenin birinci sınıfında Behrem'e dair hislerinin değiştiğini fark etmişti. Onun yanındayken artık eskisi gibi rahat hareket edemiyor, kendisini sürekli kasıyordu. Ve onu kıskanıyordu ki bu hepsinden daha beter bir durumdu. Ergenliğinin zirvesinde, erkeklik hormonlarının tavan yaptığı bir döneme denk geldiğini kendisine defalarca söyleyip dursa da Kilid'in kamp gezilerinden birine gittiklerinde başından aşağı kaynar sular dökülmüştü.



Oradaki çocuklarla gülüp eğlenirken zavallı Saruhan sinir krizinin eşiğine gelmiş, Behrem dayanamayıp yanına geldiğindeyse tüm hıncını ondan çıkarmıştı. Canını yakmış, kızı hırpalamış, günün sonunda onu yeniden ağlatmıştı.



"Alnın kırışıyor."



Kalemi diğer eline alarak diliyle parmağını ıslattı ve çizgilerin üzerinde gidip gelmeye başladı. Behrem'i düşünürken alnı hep kırışırdı zaten. O gün ondan özür dilemek için peşinden koştuğunda da aynı durumdaydı. Onu kollarına alıp, defalarca özür dilese de ilk defa o zaman öpmek istediğini fark etmiş ve dehşete düşmüştü. Behrem onun en yakın arkadaşıydı ve ona bu şekilde bakamazdı ama istemişti. İstiyordu. Ve şimdi çok daha fazlasını istiyordu. Ona dair her şeyin içinde yer almak, onunla yaşamak, onda kaybolmak istiyordu. İçini çekti. Nefes verirken kendisine artık on beş yaşında olmadığını hatırlattı ama nafileydi. Bu Allah'ın cezası okulda son zamanlarda dönen dolapların farkındaydı. Behrem, balta girmemiş bir ormanda senelerce güzelliğini saklamayı başarabilmiş egzotik bir çiçekti ve onu fark eden herkes, dalından koparıp, kendilerine pay biçmek için fazla hevesliydiler.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now