Bölüm 86

209 33 34
                                    


BÖLÜM 86

EREN KERİM

"Günaydın."

Saat sabahın altısıydı ve Buket Hanım mutfakta durmuş, önündeki bir kabın içerisinde elleri una bulanmış bir halde bir şeylerle uğraşıyordu. Eren Kerim'in kendisine seslendiğini duyduğunda önce şaşırmış ardından yüzüne yayılan gülümsemesiyle dönüp ona bakmıştı. "Sana da günaydın." Demişti.

Eren Kerim, üzerinde Caner Ağabeyinin pijamalarıyla kapının önünde dikilirken içeri girip girmeme konusunda kararsız gözüküyordu. Yüzünde yastık izi, saçları darmadağınıktı. "İçeri gelmek ister misin?" diye soran kadının sesiyle iç geçirip başını salladı. Kapıyı arkasından kapatıp içeri girdiğinde Buket Hanım'ın çenesiyle ocağı işaret ettiğini ve "Orada koca bir tencere süt var" dediğini duyup, dediği yere baktı. Kaşlarını çatmıştı. "Bu yaşta süt içer misin bilmemekle beraber eğer sıcak bir şeyler içmek istersen, süt var." Demesi üzerine gülümsemiş, gözlerinde ilgiyle kadına bakmıştı. "Aslında sıcak süt içmeyeli uzun zaman oldu." Deyip ocağın başına yöneldi. Bardakları hatırladığı yerde bulunca yüzüne yayılan gülümseme daha da genişledi. Bir kepçe yardımıyla kulplu bir bardağa bolca süt doldurdu. Buket Hanım "Kahve şurada canım" dediğinde önce kadına ardından gösterdiği yere baktı. Başını sallayıp kahve kavanozuna uzandıktan sonra sütünün içine iki tatlı kaşığı kahve koyup, tezgâhın üzerinde duran çatalı eline alıp, sapını bardağın içine soktu ve karıştırmaya başladı.

Kadına döndüğünde onun kıkırdaması üzerine "Ne oldu?" diye sordu.

"Caner ağabeyinde her seferinde aynı şeyi yapıyor." Dedi Buket Hanım "Halbuki üst çekmeceyi açsa kaşıkları yerinde bulabilecek."

Eren Kerim sütlü kahvesinden bir yudum almadan önce "Ama eğlencesi kaçar" dedi ve kadının karşısına geçti. Dün gece de biraz laflamışlardı. Diyar için oda hazırladıkları sırada kısa ve öz bir konuşma geçmişti aralarında ve Eren Kerim kendisini en çok Buket Hanım'a karşı mahcup hissettiğinden konuşmanın devamını getirememişti.

"Sen neden bu saatte ayaktasın?" diye sordu Buket Hanım "Yorgun gözüküyorsun."

Eren Kerim "Normalde de az uyurum" diyerek kahvesinden bir yudum daha alırken "Bu yorgunluğun da geçeceğini sanmıyorum zaten." Dedi.

Buket Hanım önündeki kavanozlardan birine uzandı "Öyle söyleme" dedi "Eninde sonunda her şey bitecek."

Eren Kerim sesini çıkarmadı. Bunun yerine "Sen neden bu saatte ayaktasın?" diye sordu.

Buket Hanım yine güldü. "Bunu Caner'e her söylediğimde benimle tatlı bir şekilde dalga geçiyor fakat karlı havalarda asla uyuyamıyorum. Nasıl bir şeyse uykum asla gelmiyor ve kendimi asla yorgun hissetmiyorum. Okullar tatil edildiği için bugün çocuklar evde olacaklar ve şimdiden onları sakin tutabilmek adına kahvaltıda birazcık karbonhidratın fena gitmeyeceğini düşündüm." Dedi omuz silkerek "Belki kahvaltıdan sonra kızları kandırabilirsem onlarla kurabiye de yapabilirim, kim bilir."

"Çok zorlular değil mi?" diye soran Eren Kerim dün akşam ortanca kız kardeşini karların içine gömüşünü hatırlayınca sırıttı.

Kadın ofladı "Tahmin bile edemezsin. Her birinin ayrı bir yaş sendromu var ve sana yemin ederim Eren Kerim, biri bir diğerinin halini mumla aratıyor bazen. Hele en küçüğü... Of aman allahım, sürekli bir kriz çıkarma derdinde ve yemin ederim onunla vakit geçirirken çok korkuyorum. Sürekli tetikteyim" dediğinde dişlerini alt dudağına geçirmiş, gülüyordu.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin