Bölüm 26

290 51 17
                                    

2WEI feat Edda Hayes : İn the End

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

2WEI feat Edda Hayes : İn the End

BÖLÜM 26

BEHREM VE SARUHAN

Çantasını sırasının üzerine bırakırken bir taraftan da trençkotunu çıkarıyordu. Sanki bir anda mevsim değişmiş, kışa hızlı bir giriş yapmışlardı. Yüzünde bir gülümsemeyle sırasına oturup, trençkotunu yanına çantasının üzerine bıraktı. Dün akşamın izleri tatlı tatlı kendisini yoklamaya devam ediyordu. Murat amcasının imalı sözleri ve ona cevap verirken ki halleri, Hedeon’un kendinden geçişi ve bir müddet sessizce sarmaş dolaş kalmaları… İçini çekip eline aldığı kalemle, defterinde bir boş sayfa açtı. İçindekileri dillendiremiyor olsa da kalemini pekala konuşturabilirdi. Şekiller bir şekilde can bulurken ileri İngilizce dersinin hocası da amfiye girdi ve selam sabah vermeden derse başladı. Behrem, dün okulu ekmişti ancak programını düzenli takip ettiğinden geride kalma ya da eksik çalışma gibi bir durum söz konusu değildi. Bu yüzden elini kaldırıp derse katılırken bugünden ve sonrasından umutluydu.

Öğle molasında Saruhan’ın yanına doğru yürürken adımları hızlıydı. Sert esen rüzgar yanaklarını ısırıyor, yaprak gibi titremesine neden oluyordu. Kafeteryadan içeri girdiğinde ilk gördüğü Ezel oldu. Onun Vladimir ile konuştuğunu fark edince adımları yavaşladı ancak Saruhan’ı yanında o sarışın kızla otururken gördüğünde bakışları sertleşti. Onlara doğru yürümeye başladığında diğer masalarda oturmakta olan birkaç kişinin ıslık çaldığını duydu. Başını çeviren ilk kişi Ezel oldu. Vladimir zaten kendisini içeri girer girmez fark etmiş, kara gözlerindeki ışıltıyla kendisini izlemişti.

“Selam.” Diyerek yanlarına gittiğinde Saruhan başını kaldırıp yüzüne baktı ve elinden tutup yanına çekti. Behrem, düşmemek için onun omzuna tutunduğunda “Hedeon.” Diye fısıldadı.

“Söyle sevgilim.” Dedi çocuk ve başını çevirip gözlerinin içine bakınca Behrem’in bakışları yumuşadı. Ancak kız hala sevgilisine çok yakın oturuyordu ve bunu bilmek pençelerini çıkarmak istemesine sebep oluyordu.

“Biz gidip yemekleri alalım.” Diyen Ezel, Vladimir’in omzuna vurup yanlarından ayrılmadan önce kızı da çekiştirdiler.

Behrem “O kız neden yanınızda?” diye sordu.

“Kim?” dedi Saruhan.

Behrem “O sarışın. Dünkü kız! Neden senin dibinde oturup duruyor?”

Saruhan omuzlarını silkti. “Başımın bağlı olduğunu biliyor.” Deyince Behrem “Belki tavrını biraz sertleştirmelisin.” Diyerek ona sokuldu. İçini çektiği sırada “Bebeğim endişelenmeni gerektirecek bir durum yok.” Dedi Saruhan. Behrem, parmaklarının ucuyla onun çenesini okşarken gülümsedi. “Ben endişelenmiyorum,” dedi “Bence endişelenmesi gereken sensin.” Saruhan, tabletinden başını kaldırıp ona cevap vereceği sırada Ezel’ler yanlarına geldiler. Kız yeniden yanına oturacaktı ki Behrem “Baksana,” diyerek ona seslendi.

Kız “Evet?” dediğinde Behrem “Sen şöyle benim karşıma gelecek şekilde otur.” Dedi.

“Niyeymiş?” diye sordu kız.

Behrem “Çünkü ben öyle istiyorum. Ezel!” deyip arkadaşına baktığında onun çoktan Saruhan’ın diğer tarafına geçtiğini görerek gülümsedi ve kızın yüzüne bakarken de gülümsemeye devam etti. “Bir sorun mu var?” diye sordu.

Kız cevap vermeden karşısına geçip oturdu. Behrem, okulun yemeklerini sevmiyordu ama sırf birlikte zaman geçirebilmek için buna katlanıyordu. Suyundan bir yudum alırken, hamburgerinin kenarından sarkan domatesi çekip çıkardı.

“Domates sevmez misin?” diye sordu Vladimir.

Behrem “Kabuğu var.” Diyerek kaşlarını çattı ve ekmeğini didiklerken Saruhan’ın durup, Vladimir’e baktığını gördü.

“Siz ikiniz ne zamandan beri sevgilisiniz?” diye soran kıza baktıklarında Saruhan “Kendimi bildim bileli.” Diye cevap verdi ve bu yanıt Behrem’i güldürdü. Arkasına yaslanıp, çatalıyla yemeğini didiklerken “Ben Luna.” Dedi kız. Behrem’in bakışları ağır ağır ona doğru kalktı. Mavi bakışları sertleşirken, kızın da kendisine aynı ifadeyle baktığını gördü. Bembeyaz bir ten, yine neredeyse beyaza çalan sarı saçlara ve kedi gibi bakan gri gözlere sahipti. Ve Behrem ondan hoşlanmamıştı.

“Kuzenim.” Dedi Vladimir, Behrem’in dikkatini çekerek.

“Sen neden bu masadasın peki? Arkadaşlarının yanında olman gerekmiyor mu?” diye sordu Behrem. Luna’ya bakarak çenesini yukarı kaldırdı. Derin bir nefes alırken Ezel “Siz tanışıyor musunuz?” diye sordu.

Behrem, güldü. “Evet.” Dedi “Bir iki hafta önce yollarımız keşişti.”

Saruhan’ın kendisini izlediğini, Vladimir’in de söyledikleri karşısında şaşkına döndüğünü görerek gülümsemeye devam etti. “Ortalıkta boş boş dolaştığı için onun öğrenci olduğunu düşünmüyorum.” Dediğinde Saruhan “Neden bize söylemedin?” diyerek çocuğa baktı.

Vladimir “Sakin ol oğlum, kızmanı gerektirecek bir durum yok. Konusu hiç açılmadı bende söylemedim.” Deyip Luna’ya bakınca Behrem “Akraba gibi durmuyorsunuz.” Dedi.

Luna “Bir bakışta insanları çözebileceğini mi düşünüyorsun?”

Behrem, başını salladı. “Senden hoşlanmadığımı biliyorum mesela,” dedi “Tıpkı senin de benden hoşlanmadığını bildiğim gibi.” Çatalını bırakarak, peçetesini eline aldı. “Yemeğine dokunmadın bile.” Diyen Vladimir’e bakarak “Ben bunları yemem!” dedi “Ama bana abilik yaptığın için teşekkür ederim.” Çocuğun bakışlarındaki karanlığı fark etse de umursamadı. Biri kendisiyle ilgilendiği zaman bunu anlardı ama Behrem’in merkezinde Saruhan olduğundan, ondan başka hiç kimsenin hayatında yer almasını istemiyordu. Bu yüzden ayağa kalkıp, onlara afiyet olsun dedikten sonra çıkışa yöneldi. Saruhan da arkasından geliyordu. Behrem, ellerini trençkotunun  ceplerine soktuğunda Saruhan önüne geçerek onu durdurdu. “Onunla tanıştığını bana neden söylemedin?” diye sordu.

Behrem, soğuktan yaşaran gözlerini kırpıştırırken “Bir önemi yoktu çünkü” dedi. Yanından geçerek yürümeye başladı. Saruhan yeniden önüne geçtiğinde “Allah aşkına şunu yapıp durma. Donuyorum burada.” Dediğinde çocuk yanına gelerek onu kolunun altına aldı. Behrem “O kızı sevmedim.” Dedi.

“Benim için bir önemi yok.”



Behrem “Bunu dün akşam da söyledim, yine söylüyorum. Eğer sana bir kez daha bu kadar yakın oturduğunu görecek olursam kan çıkar.”

Saruhan “Benim için kavga edişini izlemek eğlenceli olurdu.”

Behrem “Seni terk ettiğimde de aynısını düşünür müsün bilmiyorum.” Deyince Saruhan “Böyle bir şeyi aklından dahi geçirme.” Diyerek bir eliyle yüzünü kavradı ve gözlerinin içine baktı. “Ben seni seviyorum. Bunu biliyorsun öyle değil mi?”

Behrem “Bunu söylediğim için bana kızabilirsin ancak bazen eylemler, sözlerden daha etkilidir. Beni sevdiğine inanmam için sürekli bunu söylemek zorunda değilsin. Ama gözlerim… Görmek istemiyorum Hedeon, lütfen.” Diyerek kollarının arasında döndü ve kollarını beline doladı. Yüzünü boynuna gömüp bir müddet öyle durduktan sonra “Derse gitmem gerekiyor.” Dedi. Yanağına bir öpücük bırakarak geri çekileceği sırada Luna’nın az ileride kaşlarını çatmış, kendilerini seyrettiğini görerek derin bir nefes aldı. Arkasını dönüp, kampüse doğru ilerlerken huzursuzluk içine gelip oturmuştu.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now