Bölüm 16.1

317 52 2
                                    




BÖLÜM 16.1

MERVE

“Kalk! Bir kez daha!”

Kadının elinde bir kırbacı eksikti. Sanki aylar önce tanıştığı güler yüzlü kadın bu kadın değilmiş gibiydi. Merve, kaç kere yere düştüğünü artık bilmiyordu. Avuç içlerinde eldiven olmasına karşın teni o kadar yanıyordu ki dizlerini saymıyordu bile! Üstelik yalnız da değildi. Kuyu mudur nedir öyle bir yere getirilmiş ve insanların eğlenen bakışları altında karşısındaki kadından bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu.

“Sizce bu kadarı yetmez mi?” diye sorduğunda kadının kaşları havaya kalktı. Yüzü ifadesiz, bakışları sertti. “Pes edebileceğini mi düşünüyorsun? Sana burada ders vermemin amacını hala kavrayamadın mı?” diye sorduğunda Merve’nin elbette buna verecek bir cevabı yoktu. Yani… neyi kavraması gerekiyordu ki?

“Temel eğitimler Kilid’de verilir,” diyordu kadın etrafında dönerek “Seviye atlarsan, Anahtar’a girer ve Kilid’i açmayı başarırsan Kuyu’ya atlamaya hak kazanırsın. Tabi bu zekiler ve güçlüler için geçerli. İradesi zayıf olanlar buraya giremez. Bir de ismini düşürmek için buraya getirilenler vardır. Bir iddia ortaya atılır, karşılıklı düello yapılır ve kaybeden sonsuza dek dışarı atılır.”

“İstisnai durumlar hariç!”

Karaca’nın kıkırdayan sesini duymalarıyla ikisi de ona baktılar. Halinden nasıl da memnundu ama!

Merve “Ben hangisi için buradayım?” diye sordu yerden kalkarken.

“Sen söyle,” dedi Derin Hanım “Zavallı mısın değil misin?”

Merve, ona gözlerini kısarak baktı. “İnsanları etiketlemek sizin ne kadar da kolay öyle?” dediğinde sesinde hem sitem eder bir ton vardı hem de kızgınlık.

Derin Hanım “Bir şeyler öğrenmeyi kabul eden sensin. Şimdi sızlanmayı bırak ve ayağa kalk!” dedikten sonra genç kız derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Karşısındaki kadının gözlerinin içine bakarken sinirliydi. Dişlerini sıkarak, bacaklarını açtı. Duruşunu sağlamlaştırırken kadınında bir saatin sonunda eğitime fiziksel olarak katıldığını fark edince kalbi bir an tekledi. Yutkundu. Ellerine geçirdiği eldivenlerini büyük bir maharetle giyinirken, bakışları üzerindeydi. “Hadi,” dedi “Gösterdiğim gibi.”

Merve kaşlarını çatarak sordu. “Tüm bunlar ne işime yarayacak ki? Kim beni dövmek isteyebilir?”

Kadının yüzünde beliren gülümseme buz gibiydi. “Asla bilemezsin.” Dedikten sonra sağ kroşesi yüzüne doğru geldi.

*

Akşama doğru soyunma kabinlerine yaslanmış Karaca’nın uzattığı temiz kıyafetleri giyiniyordu. “Annen bir manyak.” Derken de ağzında bir avuç dolusu küfür sıralıyordu. Karaca ona gülümseyerek bakarken sakinleşmesi de gittikçe zorlaşıyordu. “Ah.” Diyerek karnının üzerindeki kızarıklığa baktı. “Eve gidince ılık bir duş al ve yatmadan bir saat önce bir saat önce ağrı kesici iç. Unutma yatmadan bir saat önce.”

Merve, ona gözlerini devirdi sonra “Sen tüm bunlara katlandın mı?” diye sordu. Henüz Karaca ile aralarında öyle sıkı bir arkadaşlık söz konusu değildi ancak yine de kendisini ona yakın hissediyordu. Yani bu kadar güzel ve de sürekli gülümseyen bir insan kötü olamazdı değil mi? Uzun saçlarını savurarak gidip, banklardan birine oturan Karaca “Katlanmadım,” diyerek avuç içlerini tahta banka bastırdıktan sonra “Severek öğrendim” dedi. Gülümsediğinde bakışları samimiydi. “Hem bunlar ne ki?” dedi “Bizim aldığımız eğitime sen dayanamazdın.” Sanki Merve’ye beğenmiyorsan çekip gidebilirsin dese daha iyi olurdu. Merve “Ben tamamım.” Dedikten sonra Karaca’nın eşliğinde bulundukları yerden dışarı çıktılar. Asansöre bindiklerinde kızın kimliğini çıkarıp, hazneye sokmasıyla yine aynı hisleri yaşadı. Huzursuzluk.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now