Bölüm 79.1

169 33 13
                                    

Video : @Ka_mel_ya

MİNEL  KÜBRA

Bir saati aşkın bir süredir aynı pozisyonda, yarı çıplak bir şekilde duruyordu. Soğuk hava çıplak tenini ısırıyor, kendisini dizginlemeye çalışsa da dişlerini birbirine vurmaya engel olamıyordu. Elleri iki yanındaydı. Bacakları omuz hizasında iki yana açılmış tam komut halindeydi. Gözlerini kapatmış, duymaya ve hissetmeye çalışıyordu. Şey, soğuk dışında her şeyi...

"Seni kaçırdıkları zaman ya da alıkoydukları zaman, çipin sende olduğunu anlamadan önce seni test etmek isteyecekler." Diyordu Tibet'in sesi. Rüzgâr yüzünden sesinin tonu yükselip alçalıyordu. "Sana işkence yapacaklar" diye devam etti. "Bedenini zorlayacaklar. Sıcağa mı yoksa soğuğa mı dayanıklı olduğunu test edecekler. Seni bir buzluğa ya da ateşler içerisinde yanmakta olan bir odanın içerisine atacaklar." Sağ koluna belirli belirsiz dokununca Minel irkilerek yana doğru bir adım attı. "Yerine dön." Diye uyardı Tibet "Karşı karşıya geldiğinde hislerini kontrol etmelisin."

"Ben robot değilim" dedi Minel sıktığı dişlerinin arasından.

Tibet "Doğru, değilsin ama eğer duygularını kontrol etmeyi öğrenmezsen onlara üzerinde kullanacakları yeni bir koz vermiş olursun."

Dişleri birbirine vuran Minel, sinirlendiğini hissederek "Sıcak ve soğuktan başka ellerine ne gibi bir koz verebilirim ki?" diye bağırdığında Tibet "Korkunu" dedi "Onların karşısında korktuğunu belli edersen, her şeyi bırakır sadece buna odaklanırlar. Seni tüketene kadar da durmazlar Minel. Yani çipi senden alsalar bile, senden geriye bir şey kalmayıncaya dek seninle uğraşmaya devam ederler."

*

Sonraki bir saat Minel'in yarı çıplak bir şekilde koşmasını, Tibet'le karların üzerinde yumruk yumruğa yuvarlanışını içeriyordu. "Sol elin zayıf değil fakat güçsüz de değil" diyordu Tibet ağzının içine dolan kanı yere tükürürken.

"Acıdı mı?" diye sordu Minel.

Tibet "Minel!" diye kızınca genç kız "Ama ne yapabilirim?" diye sordu isyan ederek "Bu bir eğitim olsa dahi canını yaktığım gerçeğini göz ardı mı etmeliyim?"

"Evet!" diye bağırdı Tibet de "Kendini kurtarmak için gerekirse beni feda edeceksin, anladın mı?"

Minel, kaşlarını çatıp "Ama..."

"Hayır, aması falan yok! Bu hepimiz için geçerli bir kural" dedi Tibet "Önce kendini kurtaracaksın, sen kendini kurtarmadığın müddetçe bana hiçbir faydan dokunmaz!"

Dudaklarını birbirine bastırıp, başını önüne eğen genç kız Tibet'in söylediklerini sindirmeye çalışıyordu. O yıllardır bu şekilde yaşıyordu. Bunun için eğitilmiş, bunun için çalışıyordu. Minel'in öğrendiği, bildiği diğer her şeyler Tibet'in yaşam tecrübesinin yanında bir işe yaramıyordu. Kendisine ne kadar Hissiz deniliyor olsa dahi Minel birçok şeyi hissedebiliyordu ve bu durumun ironiliği artık canını sıkıyordu. Güçlükle yutkunup, cam gibi parlayan gözlerle Tibet'in donuk bakışlarına bakarken başını salladı. "Hadi yeniden başlayalım." Dedi.

SAFİRA AHVA

Safira, camın gerisinde durmuş beyaz bir örtü oluşturan kar yağışını seyrediyordu. Sabaha karşı, aniden uyanmış bir daha da gözünü kırpmamıştı. Şömineyi yakmış, mutfağa gidip çay suyu koyup demlemiş, dolaptaki kahvaltılıkları masanın üzerine çıkarıp, kendisini bir köşeye atmıştı. Kafasının içinde bir sessizlik hâkimdi ve bu hali onu tedirgin etmekteydi. Bu kadar sakinlik normal miydi? Her şeyin birdenbire sessizleşmesi? Kaşlarını çatarken, alçıda olan elini havaya kaldırıp şakağını kaşımak istedi. Bakışları sosis gibi şişen parmaklarına takıldığında, yüzünü buruşturdu. İyi dayak yemişti. Hem de ne yemek. Yüzünde bir tebessüm oluştuğunda Taylan'ın mutfağa girdiğini görerek ona baktı.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now