Bölüm 71

202 34 20
                                    

BÖLÜM 71



Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında durup çocuklarını beklemişlerdi. Karaca ve Nefal küçük bir operasyon geçirmişlerdi. Nefal'in bacağındaki kesiğin derin olması durumun ciddiyetini gözler önüne sererken Karaca'nın burnu çatlamış, kaburgalarındaki çatlak ve serçe parmağının çıkması herkesin Kilid'de toplanmasına sebep olmuştu. Nefal, bir tekerlekli sandalye sayesinde toplantı yapılacak odaya girdiğinde uyandığından beri kendisine tek kelime etmeyen Diyar'la göz göze gelmişti. Ayağa kalkıp, bu odaya girişine sinirlenmiş gibi bakışlarını üzerinden çekerken Nefal ona şaşırarak bakmış olsa da Cesur'un odaya girdiğini görür görmez, oturmakta olduğu sandalyeden ayağa kalkmaya çalışmıştı.



"Nefal!"



Babası ve Safira'nın endişe yüklü seslerini duymazlıktan gelerek, bakışlarını Cesur'a çevirdiğinde "İyi misin?" diye sordu. Cesur, yanına gelip dizlerinin üzerine çökerken ellerinden tutup sıktı "Oldukça iyiyim." Dedi. Başını yana eğmiş, araştıran gözlerle kız kardeşinin başka bir yerinde bir hasar olup olmadığını kontrol ediyordu. "Bende iyiyim."



"Dağılmış gözüküyorsun." Dediğinde Nefal kaşlarını çatarak "Kavga ettim." Dedi. Yumruk yaptığı elini kardeşinin omzuna vurduğunda, Cesur gülerek elini yakalayıp dudaklarına götürdü "İyi yapmışsın." Deyip Nefal'in elini öptükten sonra ayağa kalktı. Sandalyesinin kollarından tutup, kendisiyle döndürdüğünde yüzünü ailesine çevirip gülümsedi "Selam."



"Selammış! Selamını siksinler Cesur." Diyerek içeri giren Kuzey bembeyaz bir suratla odanın içerisindeki kalabalığa bakakaldığında "Ne!" diye bağırdı. Ardından annesini gören bakışları yumuşayarak "Anne beni vurdular ya." Dediğinde odada bir kahkaha tufanı koptu.



"Oy annecim" diyen Senem Hanım, Kuzey'i kollarının arasına alıp onu öpüp sarmalarken peşinden içeriye giren Cihan kaskatı bir halde bakışlarını arkadaşlarının üzerinde dolaştırıp, Nefal'in yanına gidip, yere oturdu.



"Senin söyleyecek bir şeyin yok mu?" diye sordu Anıl amcası.



Cihan, cebinden çıkartmış olduğu kartı ona gösterirken "Serdar Bey, benim istihbarata girmemi istiyor." Dedi. Bakışlarını karta çevirip onunla ne yapacağından emin değilmiş gibi dururken Safira'nın yanlarına gelmesiyle çocuklar dönüp ona baktı. Atıl, Karaca'nın yanında oturmuş sesini çıkarmadan olanları seyrediyor, Safira'nın orada olanları anlatıp anlatmayacağını merakla bekliyordu. Kızın bakışları odanın içerisindeki insanların üzerinde dolaşırken "Nasılsın Menaf?" diye sordu Cihan.



"İyiyim." Dedi çocuk omuzlarını silkerek.



Ezel "Bayılmasaydık daha iyi olabilirdik." Diyerek ensesini gösterdiğinde Cihan başını sallayarak onu onayladı. Karaca, tıkanık bir sesle konuşmaya çalışsa da başaramayınca iç geçirip başını Atıl'ın omzuna yaslayıp beklemeye başladı. Dışarıdaysa Doruk Bey hala kızının arabadan çıkıp, yanlarına gelmesini beklemekteydi.



"Neden çıkmıyor?" diye soran Saruhan, adamdan çekiniyor olsa da şu anki ruh hali huzursuzdu.



Doruk Bey "Kendisine gelmeye çalışıyor." Diyerek öne doğru bir adım attığında Behrem'in de arabanın kapısını açtığını görüp bekledi. Saruhan yanından geçip, koşarak yanına gittiğinde kaşlarını çatmıştı. Kız, üstü başı kan revan içerisinde dışarı çıktığında "Bana haber vermeden gittiğin için sana neler yapacağım biliyor musun?" diye bağırıyordu. Behrem'in solgun yüzü kendisine döndüğünde ve kıpkırmızı olan gözlerle kendisine baktığında duraksayan Saruhan "N-ne oldu?" diye sorup, hiç düşünmeden kızı kollarının arasına alırken Behrem'in ona sımsıkı sarıldığını, titrediğini fark ederek bekledi. Kollarını kızın bedenine sımsıkı dolarken "Geçti." Diye fısıldadı. Başını eğmiş, yüzünü kızın saçlarına gömmüştü. "Geçti güzelim, buradasın. Evdesin, benimlesin." Deyip saçlarına öpücükler kondururken kızın titremeleri mümkünmüş gibi daha da arttı. Bir süre yağmurun altında, sarmaş dolaş kalıp durdular. Behrem nihayet kendisini toparlayıp geri çektiğinde, Saruhan'ın gözlerinin içine baktı. Baktı. Baktı.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now