Bölüm 87

191 38 45
                                    

BÖLÜM 87

İREM YAĞMUR

Çayı ocağa koymuş fakat kahvaltıyı hazırlamak için bir girişimde bulunmamıştı. Odadan çıkıp, aşağı indiğinden beri dalgındı. Düşünceliydi. Bahçeye bakan pencerenin önünde durmuş, elindeki telefonu parmaklarının arasında çevirip duruyordu. Evde derin bir sessizlik hâkimdi ve birkaç saate bu sessizliği mumla arayacağını biliyordu. Bu yüzden harekete geçtiğinde bir an bile düşünmedi. Ocağın başına gidip, ateşi söndürdü. Salona girip, adımlarını sokak kapısına doğru atarken içinden ona kadar sayıyordu. Paltosunu eline alıp dışarı çıktığında kapıda kendisini bekleyen korumaya bir baş hareketi yaparak, yürümeye devam etti. Madem Anahtarlardan biri de oydu o zaman kendi kilidini açmasının zamanı gelmişti.

"Ne zamandır orada?" diye sordu yanında yürümekte olan korumaya.

"Bir saat önce kafeye giriş yaptı" dedi adam. Karlara bata çıka yürürken bir yandan da kızın düşmemesi için dikkatli davranıyordu. "İsmim Haluk bu arada Yağmur Hanım. Siz arayınca tüm ekibi toplayıp gelmek biraz zaman aldı."

"Kusura bakma." Dedi Yağmur "Aniden verilmiş bir karardı."

Daha sonra Haluk'tan her ne istediyse onun bilgisini almaya devam etti.

BEHREM

Gözlerini açtığında şakakları öyle bir zonkluyordu ki, sızlanarak yan tarafına dönüp uyumaya çalıştı. Sanki birisi alnının üzerine tonlarca ağırlık koymuştu. İçini çekerek, yüzünün yarısı yastığa gömülü bir halde pencereden içeri dolan gün ışığına baktı. Dışarıdaki beyazlığın odanın içini bu kadar aydınlatıyor olması da Behrem için can yakıcıydı. Gözlerini kapatıp, derin nefesler aldığı sırada "Uyuyor numarası mı yapacaksın?" diye sordu kardeşi.

Menaf'ın sesini duyar duymaz gözlerini açan genç kız, dönüp ona baktığında "Hedeon nerede?" diye sordu.

Menaf, başıyla yeri işaret ettiğinde Behrem kaşlarını çatarak onun gösterdiği yere baktı ve Saruhan'ı yerde battaniyesine sarılmış, ağzı açık uyurken gördü.

"Bizimkilerin gelme ihtimaline karşılık yerde yatmayı seçmiş." Diyen Menaf'a bakan genç kız "İyi misin?" diye sordu.

Menaf oturmakta olduğu yerden başını salladı. "Elbette iyiyim" dedi "Sen nasılsın asıl?"

"Menaf, konu ben değilim." Diyen Behrem, kardeşinin "Konunun ben de olduğunu sanmıyorum Behrem" demesi üzerine gözlerini kısarak ona baktı "Onu duydun değil mi?" diye sorduğunda Menaf "Yo." Diyerek kızı şaşırttı.

Behrem "Efendim?"

"Ben, Eren Kerim'in kazayla ilgili konuştuğunu duymadım." Diyordu Menaf "Tamu konuştu. Hatta bağırdı fakat Eren Kerim bunun üzerine çok fazla bir şey diyemedi. Adama nasıl baktıysan arkasına bile bakmadan kaçıp gitti kardeşim" dediğinde Behrem "Ben doğru mu anlıyorum yoksa ona kızgın değil misin?" diye sordu. Menaf, dudaklarını büzüp başını sallarken "Değilim" dedi "Daha doğrusu bir sene öncesini düşününce, adamın bunu yapmasını normal bile karşılıyorum diyebiliriz."

Behrem "Ne!" dedi.

"Hm" dedi Menaf "Bizi tanımıyordu ve tek bir görevi vardı. Bize olabilecek en şiddetli biçimde zarar vermek."

Behrem "Seni öldürmek istedi." Deyince Menaf "Bu onun göreviydi." Dedi "Görevini yapıyordu ve bunu şimdi öğrenmiş olmak, açıkçası bana bir şey hissettirmiyor. Bu saatten sonra onunla gırtlak gırtlağa gelsem ne olacak? Bacağım eski haline dönecek mi? Hayır. Önüme bakmam gerekiyor, Eren'in karşısına geçip de ona hesap sormamı gerektirecek bir durum yok ortada." Deyince Behrem bakışlarını düşünceli bir halde yere çevirdi. O düşünedururken Menaf yüzünde bir gülümsemeyle "Benim anlamadığım," dedi "Hangi ara ona bu kadar bağlanmış olduğun."

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Where stories live. Discover now