65

21.3K 1.1K 56
                                    

"Clarissa'nın ellerini tutuyordu. Sanki Clarissa bir insanı hayatta tutmayı bilirmiş gibi."

Kendimi boşlukta hissediyordum. Ecmel ile ilgili ensemin üzerinde başımı aşağı eğmek için baskı yapan bir çok gerçeğin yanında ona olan vefa duygum birbiriyle çarpıyordu. Ne olursa olsun, nereye gidersem gideyim bu onun benim kardeşim olduğunu ve beni o çöplükte bırakmadan, kendisiyle birlikte çekip çıkardığı gerçeğini değiştirmiyordu. Ona kızgınım, kırgınım, öfkeliyim. Belki de onun yüzüne haykıramadıklarım içimde biriktiği, ona karşı hep buruk bir tebessümle kaldığım için oluyordu bunlar. Onunla konuşmalı, ona kızmalı ve onu kırmalıydım. Canımı yaktığı gibi karşısına geçip, sesimi yükseltmeden, gözyaşlarıma teslim olmadan ona kendimi anlatmalı, onunla yüzleşmeliydim. Belki içimde, onun yarattığı yangını ancak bu söndürebilirdi.

Onun ölme ihtimali hiçbir zaman içimi serinletecek bir şey olmamıştı. Beni en zayıf noktamdan vurmuştu ancak bu, onun ölmesini isteyeceğim kadar büyük bir merhametsizlik gerçeği doğurmuyordu. Kibirli, bencil ve çoğu zaman da kendini beğenmiş olabilirdim ancak hiçbir zaman, onun ölmesini isteyecek kadar vicdansız olmamıştım. Olmayacaktım. Başına bir şey geldiyse eğer, onu canlı bir şekilde bulmak istiyordum. Sonunda bana teşekkür etmesini beklemeden, onu sağ salim bulup yeniden kendi doğal alanına bırakmak, benden uzakta kalması için aramızda sessiz bir anlaşma imzalanmasını istiyordum. Son yedi ayda olduğu gibi.

Şu anki durumda, kapanış konserine kadar geri dönmeyeceğimi bildiğimden yola çıkmadan önce kaldığım otele geri döndük ilk önce. Eşyalarımı toplayıp otelden çıkışımı alırken Siraç kısa birkaç telefon görüşmesi yapmış, Ankara'da görev yapan arkadaşlarından destek almıştı. Bir arkadaşıyla Ankara'ya döndüğümüzde, yanımızda resmi birisi olması açısından yardım ayarlamıştı. Tüm eşyaları toplayıp otelden çıkış yapmamız öğleden sonra iki civarını bulmuştu. Sekiz saatlik uzun bir yolculuktu ancak uçağa binemediğim için her yere arabayla seyahat eden benim için, uzun bir yol sayılmazdı.

İkimiz de sessizce, hafif müzik sesiyle seyahat ederken Konya sınırları içine girene kadar ağzımızı bıçak açmamıştı. Daha doğrusu birbirimizle doğru düzgün konuşmamıştık. Ben Süleyman'a nereye gideceğimi haber vermiş, onun haberleri yalanlamak için kafasında kurduğu planları dinlemiştim. Hiçbir şey umursamıyor gibi benim adıma sosyal medya hesaplarımdan önceden hazırlanmış postları paylaşmak bir işe yaramıyordu. Yine benim adıma, benim hesabımdan bir açıklama metni yayınlamıştı. Kısaca durumun medyanın yanlış aktarmasından kaynaklı olduğu, Ecmel'in verdiği röportajın gerçeği yansıtmadığı ve kurgulandığına dair uzun bir açıklama yapılmıştı. Bu, hayranlar arasında kutuplaşmaya yol açsa da çoktan avukatlarla görüşmeye başlamıştı. Ecmel'in röportajını teslim eden ajans ile görüşmeler olumsuz geçmiş ancak haberi yapan muhabirler Süleyman ile iletişime geçmişti. Yüklü miktarda para istiyorlar ancak Süleyman onlara parayı verip asıl videoları almadan önce onların da başını yakmak için ağızlarından laf almaya çalışıyordu. Haberin aslı da önemliydi. Şu an ilk ve pek de güvenilir olmayan ihtimalimiz Ecmel'in röportajıydı. Eğer o doğru çıkarsa bu kez de Ecmel'i ortaya çıkarıp bu iftirasını itiraf etmesini sağlayacaktım.

Yarın akşam saat dokuzda bir canlı yayın açma planını aktardıktan sonra hoşnutsuz ifademi yansıtmaktan çekinmeden telefonu homurdanarak kapattım ve koltuğumu biraz daha yayvanlaştırarak sol bacağımı sağ bacağımın altına aldım. Bu, tam bir trafik canavarı hareketiydi ve kaza yaptığımda muhtemelen normalden daha büyük bir hasar alırdım ancak umurumda değildi. Bu düşünceleri aklımın bir köşesine kazır, dikkatle araba kullanmaya odaklanırdım.

"Doğrudan adrese geçer, evi kontrol ederiz," dediğinde aramızdaki sessizliği bozan ilk o olmuştu. Kendi problemlerini kenara itmiş ve yeniden tüm alakasını bana vermişti.

KOMŞU ✔︎Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum