52

32.6K 2.2K 661
                                    

Öylesine sinirliydim ki suratım, yanaklarım ve gözlerim sinirden ateşler içinde yanıyor gibiydi. Beni yeniden terk edeceği ihtimalini dillendirirken göğsümün üzerindeki ağrı, tonlarca kilo ağırlık gibi göğsüme bastırıp kalbimi sıkıştırırken öfkeyle ve farkında olmadan ateşlediğim silah tüm duyularımı açmıştı. Siraç'ın yeşil gözlerine bakarken, en az onun kadar şaşkındım. Bağırarak kendini yere attığında elimdeki silah düştü. Neyi olduğunu bilmiyordum, top gibi kıvrılıp yerde kıvranırken aklımdan milyonlarca ihtimal geçiyordu. Nereye doğru tabancayı ateşlediğimi bilmiyordum bu bacağı da olabilirdi göğsü de. Acı içinde inleyerek yerde kıvranırken ne yapacağımı bilmiyordum. Başımı ellerimin arasına almış, yerde kıvranan Siraç'ı gördükçe panik hissi daha da artıyordu.

Yanına, dizlerimin üstüne çöküp "Nereye geldi?" diye sorduğumda beni duymuyor, olduğu yerde bacağını tutarak sallanarak bağırıyordu "Bacağına mı denk geldi?" diye bağırdım ancak beni duymuyordu. Kollarından tutarak onu sakinleştirmeye çalışırken bağırmaya devam ediyordu. Belki de karnından ya da hayati bir yerinden vurmuştum "Neyin var?" derken artık bağıramıyordum, sesim boğazımda düğümlenmişti. Hıçkırıklarım serbest kalırken güçsüz parmaklarımı bileklerine dolayarak son bir kez "Neyin var?" diyerek kendime doğru çektiğimde gözyaşlarım hıçkırıklarımla birlikte kural tanımaksızın firar ediyordu. Daha dün gece onu keskin nişancının kurşunundan kurtarmış iken şimdi kendim, aptallığım yüzünden onu vurmuştum. Ben vurmuştum. Üstelik isteyerek bile değil.

Bileklerini çekip neresinden yaralandığını bulmaya çalışırken gözyaşlarım yüzünden buğulanan gözlerimden hiçbir şey göremiyordum. Elin tersiyle gözlerimi sildim, onu sırtüstü itip neresinden vurulduğunu anlamaya çalışıyordum. Sesi kesilmiş, yerde yatan hali hareket edemez hale gelmişti. Ellerimle karnının üzerini yoklarken bileklerimi tuttu, son dileğini dileyeceğinden korkarak yüzüne baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu.

"Bir şeyim yok," dediğinde ne olduğunu hala idrak edememiştim, beni sakinleştirmek için böyle yaptığını düşünüyordum, yeniden onu baştan aşağı süzerken "Şaka yaptım," dedi.

Burnumu çektim, tüm bedenim işlevsiz bir balon gibi çökerken "Ne?" diye fısıldadım. Dudaklarım bükülüyor, gözyaşlarımın yenisi diğerinin peşinden gelmeye devam ediyordu.

Uzandığı yerden kalkarken "Kandırdım seni," diyordu keyifle.

"Sen aklını mı kaçırdın?" diye hırladım gözlerimi silerken. Hala sesim çatlak, gözlerim yaşlarla doluydu.

"Konu hoşuma gitmemişti, değiştirmek istedim," dedi ve hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Bana yukarıdan bakarken "Şimdi, nereye ateş edeceğini öğrenmen gerektiği konusunda ortaya çıktığına göre... Aa...- " derken ona, dizlerimin üzerinde aşağıdan bakıyordum. Dişlerimin arasında sıkıştırdığım dudağımı serbest bırakırken sıkılı yumruğumu Siraç'ın bacaklarının arasına indirdim. Acı ile dişlerini sıkarak iki büklüm olurken arkasındaki lastiklerden destek alarak kıvrandı.

Yanağımdan düşen son damlayı sildim, hala dudaklarım yaşadığım şoktan dolayı asıktı ve kalbim, ona bir şey olacağı korkusuyla deli gibi çarpıyordu. Ayağa kalkarken "Senden nefret ediyorum!" diye bağırdım. Geldiğimiz patikaya doğru henüz birkaç adım atmıştım ki Siraç kolumu tutarak beni durdurdu.

Kolumdan tutarak beni kendine çekerken "Hiçbir yere gitmiyorsun," diye çıkıştı.

"Buna ne zamandan beri sen karar veriyorsun?" diye çıkışırken silkinerek dirseğimi elinden kurtardım.

Pes edercesine ellerini iki yana kaldırdı "Tamam, özür dilerim. Abarttım," dediğinde olduğum yerde durmuş, yüzündeki ciddiyeti okumaya çalışıyordum. Tamamen teslim olmuş gibi bakıyordu, yüzünde başka hiçbir duyguya yer yoktu "Şimdi lütfen, izin ver, sana öğreteyim," dediğinde ona bakmayı sürdürdüm "Sonra arabayla bir tur atmana izin vereceğim," dediğinde kollarımı göğsümün altında birleştirerek onu baştan aşağı süzdüm. Kıvranıyordu. Kafamda yeni soru işaretleri belirirken sebep ve sonuç ilişkisi kuramıyordum.

KOMŞU ✔︎Where stories live. Discover now