31

42.5K 1.8K 368
                                    

 Ali, yapısı gereği her zaman sakin kalan ve alttan alan taraf olmuştu. Kırmayan, kırılmayan ve Siraç'ı beni anlatırken tarif ettiği gibi ne zaman dönsem orada beni bekleyecek olan biriydi. Onunla ilişkimi basit tutmaya çalışsam da arkadaş olarak geçirdiğimiz bir yıllık o süre ve hemen arkasından başladığımız iki ay kadar süren o kısa ilişkimizde kendimi hiç olmadığım kadar ona açmaya çalışmamıştım. Sadece istediğim biraz kafa dağıtmak ve iyi bir PR olacak bir ilişki yapmaktı. Lakin onunlayken cinsel tabularımın farkına varmıştım. Birinden etkilenmek benim için kolay değildi ya da arzuyla dolup taşmak ama Ali gençti. Aramızda dağlar kadar yaş farkı olmasa da takıldığı ortamları biliyordum ve her açıdan benim için uzatılmış bir el, kuyuya atılmış bir halat gibiydi.

Toplamda iki kez birlikte olmuştuk. Ondan yana hiçbir problem yaşamamıştım. Kibar, sevimli ve her zaman anlayışlıydı. Problem bendim. Ne yapacağını, nasıl davranacağını kestiremeyen yahut hissetmesi gereken duyguların ne olduğunu bilmeyen hep bendim. Sevginin ne işe yaradığını bilmezdim. Kalbimi çarptıracak mı ısıtacak mı ya da bambaşka hissetirecek bir şey miydi bilmiyordum. Sadece, sevginin ne demek olduğunu öğrenmek istemiş ve bu yüzden Ali'ye sığınmıştım. Sonuç tam bir hüsrandı.

Ali'den sonra hayatıma devam ettiğim süre boyunca defalarca kez bir başkasıyla birlikte olmayı denemiştim ancak hepsi Ali ile kıyasladığımda ya birkaç gündür tanıdığım ya da birkaç saattir bildiğim insanlardı. Elleri, tenime dokundukça midemi bulandırıyorlardı.

Çocukluğunda taciz yaşamamıştım ama ne zaman biriyle birlikte olmaya kalkışsam annemin suratı gözlerimin ardında belirir, bana hakaretler eder ve yerin dibine sokardı. Hiçbir şey olmasa da bana yargılayarak bakardı.

Elimde kahvelerle mutfaktan döndüğümde iyice gevşemiş ve yorgunluğunu atmış gibi görünüyordu. Geldiğimizden bu yana soluklanacak ve dışardan bir şeyler yiyecek kadar vaktimiz olmuştu ancak on beş katı, sırtında tahminen doksan kilolarda bir adamı taşıyarak çıkmak onu zorlamıştı. Kimi olsa zorlardı.

Kahvesini uzanıp yanına otururken "Teşekkür ederim," diye mırıldandı. Üzerimi değiştirmiş, makyajımı çıkarmıştım. Geriye sadece duş almak kalıyordu ve elimden geldiğince onu, Ali gittikten sonraya ertelemek istiyordum.

Kahvesinden bir yudum alıp sehpanın üzerine koydu ve koltukta bana dönerek bir bacağını diğerinin altına sıkıştırdı. Gözleri yüzümde gezerken bir şeyler söyleyecek gibi dudakları aralıktı ve ara ara daha da aralanıyor ve tekrar boşluğu kapatıyordu.

"Söyle," dedim kahvemi yudumlamadan önce.

Kahvemi üfledim ve ilk yudumu alırken "Benim mevcut bir ilişkim var," dediğinde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissediyordum. Yeniden mi reddedilecektim. Kimsesiz mi kalacaktım? Yalnız mı bırakacaktı beni?

Uzanıp ellerini dizlerimin üzerine koyduğunda kahvemi sehpanın üzerine bıraktım. Temas ediyorsa, söyleyecekleri şeyin devamı olmalıydı. Tıpkı onun gibi bir bacağımı diğerinin altına katlayarak ona döndüm "Bunu neden şimdi söylüyorsun?" diye sorduğumda gök mavisi gözlerini kaçırdı. Dün gece beni koşa koşa yatak odasına taşırken neden söylemedi!

"Bilmeni istedim. Seni gördüğüm andan bu yana bunu düşünüyorum ve senin de bana bir adım atman, kararlarımın belirsizleşmesine sebep oldu," dediğinde ona sadece gülümsedim. Gözlerini gözlerime diktiğinde, beni tercih edeceğini biliyordum. Ben Gazel'dim o Ali ve her zaman, ne olursa olsun bana dönerdi. İlişkimizi bitirdiğimizde bile her zaman aynı ortamlara girmiş, tümüyle hayatıma şahitlik etmişti. Beni kollamaya çalışmıştı. O her zaman oradaydı. Benimle. Arkadaşça bitirdiğimiz bir ilişkiydi.

KOMŞU ✔︎Where stories live. Discover now