4

61.5K 2.5K 296
                                    

Gözlerim açık saatlerce tavanı izlemiştim. Sabaha karşı müzik sesi kesilmişti ancak bir müddet sonunda yerini inlemeler, duvara çarpan yatağın sesi almıştı. Duvarlar o kadar inceydi ki hemen yanımda, neredeyse soluklarının sesini duyabiliyordum. Battaniyemi ve yastığımı alarak salona attım kendimi. Sessizliği fırsat bilerek gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Uyandığımda evin içinde su sesi geliyordu. "Bu kadar da olamaz," diye mırıldanarak yatak odasını yokladığımda ses uzaklaşmıştı. Geriye dönüp koridora yürüdüm. Sus sesi banyodan geliyordu. Ürkek adımlarla yürüdüm ve kapıyı araladım. Buğulu kabinin arkasında birinin yıkandığını görebiliyordu. Benden uzundu ve yapılı bir adamdı. Ağabeyim olamayacak kadar uzun görünüyordu.

Uzanıp duşakabin kapılarını araladığımda karşımda, yeşil gözleriyle bana bakan yan komşumla göz göze gelmiştim. Daha önce hiç gülümsemesine şahit olmamıştım ancak bana gülümsüyordu.

"Ne işin var burada?" diye sordum geri geri adımlarken.

Suyu kapatıp kabinden çıkarken üzerinden sular süzülüyor, belinden aşağısında kayboluyordu. Gözlerimi kaçırdım. Kapıya dönmek üzereyken bedeniyle bedenimi sıkıştırarak beni banyo kapısıyla arasına aldığında kalbim deli gibi atıyordu.

Göğsüyle göğsümü sıkıştırırken nefesim öylesine sertti ki çıplak bedenine çarptıkça yankılanıyordu. Kollarının arasından kurtulmak için çırpınırken "Evimde ne işin var?" diye bağırdım.

Elleri belimde, tişörtümün altında gezinirken "Seni mutlu etmek için," dediğinde nefes nefese gözlerimi araladım. Öylesine terlemiştim ki saçlarım enseme yapışmış, üzerimdeki tişört terden sırılsıklam olmuştu.

Kendi kendime "Derdini sikeyim," diye homurdanırken yataktan doğruldum. Koltuğun yanına, yere koyduğum yarım bira kutusu devrilip parkeye dökülürken yeni bir küfür homurdandım ve kağıt havluyla sildim.

Mutfak camı açık olduğundan içeriye otoyolun gürültüsü doluyordu ve hava iyice serinlemeye başlamıştı. Camları kapattım, yatak odasındaki havlumu alarak banyonun kapısının önünde soluğu aldığımda, kapıya uzanan ellerim titriyordu. Gördüğüm rüyanın devam etmesini ister miydim? Rüyamda yarattığım adamla devam etmesini isterdim ancak hemen yanımda, hala yüksek sesle müzik dinleyen hödükle devam etmesini istemezdim. Kabaydı ve yatakta, nezaketin her zaman daha iyi olduğunu düşünürdüm.

Banyoya girerken su sesi duymamak içimi rahatlatmıştı. Kendimi içeri atıp hızlıca duş aldım. Müzik sesi banyoya kadar geliyordu ve garip bir şekilde ilk kez bildiğim şarkıları dinlediği için bir kısmına eşlik ederken bulmuştum kendimi. Müzik tarzı benimkine yakındı lakin kısık sesle dinlediği sürece.

Saçlarımı kuruttum ve biraz yürüyüş olması için spor kıyafetlerimi giyinip, küçük bel çantamın içine kulaklık ve kredi kartımı, evin anahtarlarıyla birlikte attım. Evden çıkmadan önce, genellikle söz yazmak yerine kullandığım not defterinin bir sayfasını kopardım ve karşı komşuma küçük bir not yazdım.

"Kafamı becermek yerine, bir başkasının kıçını becerdiğin için teşekkürler," yazdım ve kapısına sıkıştırdıktan sonra hızlı adımlarla merdivenleri indim. Keyifli değildim ama komşuma laf sokabilmek, kendi grubuma karşı bir şeyler yapamazken hırçın komşuma bir şeyler yapabilmek bana inanılmaz bir zevk vermişti. Bu, öfkemi başkasından çıkarmak oluyordu ancak elimdeki tek şey buydu.

Otoyolun kenarında, mahalleyi set gibi ayıran tel örgülerin arkasında tek düzgün yol sayılacak, yürüyüş yolunun kenarları bira şişeleri, çekirdek kabukları ve abur cubur paketleriyle doluydu. Kırk dakikalık bir yürüyüş ve yirmi dakikalık arada koşma seansının ardından bu kez evime daha uzak, başka bir tekelden viski alarak eve dönmüştüm. Terliydim ve bunun üzerine merdivenleri çıkarken daha da terlemiştim.

KOMŞU ✔︎Where stories live. Discover now