64

23.9K 1.4K 57
                                    

Öfke, bir yüzü karanlık ay gibiydi. Her zaman içimde olan, aydınlık yüzüyle içimi ısıtan lakin gereğinden fazla öfkelendiğinde, acımasız karanlık yüzüyle, sahip olduğu soğukla yakıp yıkacak olan öfke ile ay, birbirine ikiz kardeş kadar benzerdi. Soğuk çöl gecelerinde yahut bunaltıcı bir günün sonunda, tıpkı içimde sakladığım öfkenin yansıması gibi bana bakarken hissettiğim tek şey öfkeydi. Üzüntüden ağlamıyordum. Hayatımda, belki de ilk defa şahitlik ettiğim belirsizlik karşısında kederlenmiyor, kendimi geri çekmekten ziyade öfkeyle saldırmak ve bunu yapamayacağım için sinirden ağlıyordum.

Siraç omzuma dokunduğunda gözlerimi ekranda parlayan televizyondan alıp ona çevirdim. Belki de saatlerdir, elimde arkası paramparça olmuş, ekranın bir yanı kırıklarla dolu telefonu tutuyor, bildirimlerle titrerken kendimi daha da yormak, kibirime daha büyük darbeler indirmek için magazinde hakkımda tek bir haber bekliyordum ancak olay sadece sosyal medyada yankı bulmuştu. Süleyman, geleneksel medyayı kontrol edebiliyor olsa da bu gece eğer sosyal medya üzerindeki sesleri susturamazsa yarın her kanalda benim adım anılıyor ve hakkımda uydurma yeni haberler türüyor olacaktı. Süleyman çoktan benim adıma, benim sosyal medya hesaplarımdan açıklama ve yalanlama yayınlamış olsa da destekçilerimi gölgede bırakacak kadar karşıtlarım da mevcuttu.

"Gel, biraz gevşe," dediğinde kafamı biraz olsun rahatlatmak için telefonumu ve vızıldayan televizyonu arkamda bırakarak banyoya, ayaklarımı sürükleyerek tıpkı bir hayalet gibi yürüdüm. Bacaklarım, artık beni ayakta tutmak istemiyor gibi isteksizdi. Banyonun eşiğinde durdum ve suyla dolu, güzel kokuların etrafını sardığı küvete baktım.

Yalnız kalmak istemiyordum, banyo kapısını yarı aralık bıraktım. Üzerimdekileri çabucak çıkarıp çamaşır makinesinin üzerine bıraktım ve ılık suyun içine girdim. Tüm bedenim stresten dolayı buz kesmiş olacak ki sıcak hava kadar ılık suyun içine girdiğimde kaslarıma nüfus eden sıcaklıkla küvetin içine gömüldüm. Kariyerimle ilgili artık endişelerim yoktu, dönem dönem düştüğü gibi yeri geldiğinde yeniden yükselecekti ancak ben düşerken adımın böyle çirkin iddialarla anılıyor olması adeta küfür gibi suratıma çarpıyordu. Yeniden başa sarıyor olmak ve yeniden dibe çekilmek için uğraşılmak kendimi, kibrimi darbeliyordu. İçimde geleceğe dair varolan umutlarım, yeşeren hayatım tam da anne babamın vaat ettikleri gibi yeniden dibe çekiliyordu.

Oturduğum yerden Siraç'ın koltuğa oturduğunu, ayaklarını sehpaya uzatmış gözlerini televizyona diktiğini görebiliyordum "Bana eşlik etmeyecek misin?" diye sorduğumda bana suratındaki kendini beğenmiş gülümsemeyle döndü. Aralık kapıdan, başımı lavabonun üzerinden biraz uzattığımda tamamıyla oradaydı.

Dans eder gibi keyifli bir edayla "Bensiz bir saniye geçiremiyor musun?" diye sorarken oturduğu koltuktan kalktı.

"Hayır," dedim ve üzerini saran tişörtünü başından sıyırırken "Bunu unutmasan iyi edersin," diye homurdandım.  Eşofmanını iç çamaşırıyla birlikte üzerinden çıkarırken küvette öne doğru kaydım ve oturması için ona arkamda yer bıraktım. Su, küvetin kenarlarından taşarak ortadaki mavi paspası ıslatırken kollarını belime dolayarak beni göğsüne çekti. Göğsü, hatırladığımdan daha sıcak ve daha temkinli hissettiriyordu.

Her zaman, hep bir eksiliğim varmış gibi hissederdim kendimi. Yalnız ve git gide daha yalnızlaşacak ve hayatımı bu döngüde geçirirken kahrederek öleceğimi düşünürdüm ancak Siraç yanımdayken bundan endişe duymuyor, aksine varlığı ve sadece hayatımdaki kalıcı tek kişi olmasıyla mutluydum. Sahip olduğu bedensel güçten yahut baskınlık kurmaya çalışan agresif tavrından öte, kendimi onun yanında, diğer insanlardan daha şeffaf olabildiğim için güvende hissediyordum. Herkesten bir şey saklardım ancak söz konusu olan Siraç olduğunda, o benim aynam gibiydi.  Kendimi dikkatlice yukarıya çekerek başımı omzuna koydum. Alnım, başıyla omzunun birleştiği o noktaya yaslanmış, burnumun altında teninden yayılan hoş parfüm kokusu ve beni saran sıcak teni ve kollarıyla kendimi tamamlanmış hissediyordum.

KOMŞU ✔︎Where stories live. Discover now