44

40.2K 2.4K 304
                                    

Kendimi sürükleyerek elimde telefonumla yataktan kalktım. Siraç'ın bugün yorulduğunu biliyordum, kas ağrıları oluyordu ve masaj yaptırmak için çağırdığı açıktı. Yeniden uykumu bölüyor olmasına kendi kendime mızmızlanarak evin anahtarlarını alıp terliklerimi giyerek daireden çıktım. Merdiven boşluğu soğuktu, otomatik yanan ışık gözlerimi kamaştııyordu, titreyerek koşsam da soğuk bir şekilde tenimin altına kadar işlemişti. Siraç'ın evi benimki kadar sıcak değildi, ben hamam gibi sıcak olmadığı sürece ısınamıyorum, bu sobalı evden bana kalan bir alışkanlıktı.

Telefonumu ve anahtarları mutfak masasına bırakıp titreyerek yatak odasına yürürken "Siraç," diye seslendim. Uyku sersemi olduğum için sesim ne yüksek ne de güçlü çıkmıştı. Yatak odasının kapısında belirdiğimde, karanlığa alışkın gözlerim alacakaranlıkta onu bulmuştu. Yatağın ortasında, sırtüstü yatıyordu.

"Ağrın mı var?" diye sordum yatağa doğru yürürken. Hala titrediğim için kollarımı kendime sarmıştım.

Örtüyü kaldırıp yatağa iki kez vurdu. Boğuk, fısıltıyı andıran sesiyle "Gel yanıma," dediğinde bu yaptığına anlam veremiyordum ancak yatağa oturdum ve omzumdan beni tutarak yatağa çekti, sıcacık yorganı üzerime örttü. Yastığın altından tuzak gibi kolu çıkıp omzumun üzerinden beni sardığında elleri fazlasıyla sıcaktı. Bedeni, bedenimi siluet gibi kaplıyordu. Bacakları bacaklarımı, göğsü sırtıma yapbozun eksik parçası gibi dolduruyor, ısıtıyordu.

Uykudan bayılacak gibiydim, sıcak kollarının arasında mayışırken "Bir şey mi oldu?" diye sordu ancak bir şey olsa bile hemen orada uyumaya son derece hazırdım.

Burnunu yanağıma sürterken "Seni yanımda istedim, artık bu isteğimin önüne geçecek bir bahane yok," dediğinde kıkırdadığımı sanıyordum ancak bu, rüyaya dönüşecek kadar uykuya teslim olmuştum.

Dilim doğru düzgün kıvrılmayı başaramadan "Kıskandın mı?" diye sorduğumda bunun böyle sorulmayacağının farkındaydım ancak o an beynimin kullanabildiğim kısmı ancak bu kadarını yapabiliyordu. Uyku o kadar ağır basmıştı ki Siraç'ın cevabını duyamamıştım.

İlk defa uykum bana uzun gelmiş, tamamen sıyrılıp içinden kurtulmak istercesine gözlerimi açmıştım. Gördüğüm ilk şey, karşımda giyinme odasına ve banyoya açılan kapı olmuştu. Kollarımı kaldırıp uzun uzun esnerken yanımdaki, Siraç'ın sıcak bedenin farkına varmıştım. Yüzüstü, bir kolunu üzerime atmış, yüzü bana dönük şekilde uyuyordu. Gece hayal meyal beni çağırdığını hatırlıyordum. Gece bana bozuk atarak ayrıldığı için onu öfkeli olmasını beklemiş ancak daha sakin bir şekilde beni yanına davet ettiğinde bunun rüya olacağını düşünmüştüm. Rüya değildi, onun yanındaydım. Kafam karışıktı. Sanki yıllardır bu anı bekliyor gibi heyecanlı ama sanki bir anda gelişiyormuş, hiç beklentim olmamış gibi korkaktım.

Kollarımı indirmek yerine başımın altına sıkıştırdım. Bu hareketim onu hemen uyandırmıştı. Gözlerini kırpıştırdı ve doğru düzgün açmadan karnımın üzerindeki eliyle beni kendine çekti ve başını omzumun üzerine koyduğunda kendime sakin kalmayı hatırlattım ancak sıcak nefesi, boynumdan süzülüp bedenimi arşınlıyorken bunu yapmak mümkün olmuyordu. Sıcak nefesi askılı bluzumdan içeri giriyor, dudakları çıplak tenime temas ediyordu. Tüm kaslarım, hücrelerim aynı anda hissettikleri uyarılma ile hazır vaziyet almışken kolumu onun üzerine attım ve parmaklarımın arasına kısa saçlarını doldurup çekiştirdim.

Saçlarımı çekirtirmemden dolayı suratı buruştu "Günaydın," dedim başının altında huzursuzca kıpırdanırken.

Başını göğsümden kaldırdığında biraz olsun rahatlama ile yorganı üzerime çektim. Gözlerini ovuştururken "Günaydın," dedi ve sırtüstü döndü. Bir müddet tavana bakarak gözlerini kırpıştırdı ve yeniden bana döndüğünde gözleri yüzümde geziyordu. Bir kolunun üzerine yatarak bana uzanığında sakince dokunuşlarının kadife gibi çene kemiğimin üzerinde yumuşakça dokunup sıcak parmaklarının yanağımı kavradığında yeniden ısınıyordum.

KOMŞU ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin