6

60.1K 3.1K 347
                                    


Ben eski kafalıyım arkadaşlar, oy ve yorum kısmına çok takılıyorum. El ele verip beni çıldırmak istiyorsanız tamam ama rica ediyorum yapmayın, keyfim çok yerinde şu sıralar, oy ve yorumlarla keyfimi daha da katlarsanız çok mutlu olacağım 🥰 Bölümler böyle gelecek, kısa kısa ve her gün bir bölüm şeklinde. Siyahın Vedası'ndan sonra fazlasıyla dağıldım, ilerideki bölümler daha uzun oluyor. 

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Oy vermeyi unutmayın lütfen💕

Beni yönlendirmesiyle mutfağa girdik. Yuvarlak masaya oturduğumda o da bastonlarını bir kenara bırakmış, aksayarak kahve makinesinin başına yürümüştü. Bana hiç sormadan, kahve öğütücüyü çalıştırırken kendimi yumuşak sandalyelerin içine gömülüp kaybolmayı dilerken bulmuştum. Uzun boylu, geniş ve güçlü omuzları vardı. Üzerinde siyah eşofman ve yeşil, vücudunu tamamen saran tişörtüyle tam bir ev halindeydi. Saçları düzenliydi ve yeni tıraş olduğu pürüzsüz yanağından ve evi saran traş losyonunun kokusundan anlaşılıyordu. Saçları özenle taranmış, sola doğru yatırılmıştı.

Mutfağı gördüğüm kadarıyla düzenliydi. Yemek masasının altına serdiği halı, karolarla aynı hizada başlıyor ve bitiyordu, bir gram dışarı taşması dahi yoktu. Tek renkti, benimkinin birebir aynısı mutfağa sahip olmasına-ve daha dolu olmasına- rağmen düzenli olduğundan daha geniş ve yaşanılası görünüyordu.

Elimdeki telefonumu ve anahtarımı masanın üzerine bırakırken omzunun üzerinden dönüp beni kontrol etmişti. Kahveler, üzerindeki güzelce bej köpüğüyle cam, minik bardaklara dolarken sırtını tezgaha verdi ve anlatmaya başlamam için yüzüme baktı.

Ben konuşmamakta ısrar edince "Demek Marifet'in solisti sensin," dediğinde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibiydi.

Biliyordu. Yutkundum "Eski solisti," dedim. Tek dileğim benden para istememesiydi çünkü sahip olduğum telefonun yenisini almak bile paramın yarısını kaybetmeye denk olacaktı. Ona verecek herhangi bir şeyim yoktu. Kuyruğumu dik tutmaya çalışırken sırtımı dikleştirdim "Biliyorsun," dedim.

Güldü. Kahve fincanlarını alıp birini, olduğu yerden bana uzatırken bacağını hatırladım ve sandalyemden kalkıp fincanları aldım. Karşımdaki sandalyeye doğru yürürken fincanları masaya bıraktım ve yerime oturdum. Kahvesinden bir yudum alana kadar sessizdi "Dün gece bağıra çağıra söylediğin için öğrenmiş oldum," dedi ve arkasına yaslandı. Güçlü kollarını göğsünde birleştirirken tişörtü omuzlarından çekmiş, kolundan uzanan dövmesini biraz daha ortaya sermişti.

"Özür dilerim," dedim tekrardan ve kuyruğumu ısrarla yere indirmeyi reddederken "Lütfen beni polise verme ya da muhabirlere bu durumu anlatma," dediğimde suratındaki gülümsemenin genişlediğine yemin edebilirdim. Ben tam bir salağım.

"Neden? Rezil olacağını mı düşünüyorsun? Yeterince rezil olmuşsun zaten," dediğinde parmaklarımın arasındaki kahve fincanını suratına boca etmek ve acıyla kıvranışını izlemek istiyordum.

"Haberler doğru değil," dedim. Bunu yapamazdım. Biraz itibarım kalmıştı ve bunu korumalıydım. Anlatmamı beklercesine suratıma bakarken "Aldatma ya da o tür bir şey yok," dedim ve mırıldanmalarımın arasında en sonunda dürüst olmaya karar veren tınıyla "Uyuşturucu satın alıyordum ama kendim için değil, gruptan bile sakladığım bir gerçekti. Ağabeyim için alıyordum. Haberciler bunu gördüğünde, ne onu ne de kendimi ele vermemek için birbirimize sarıldık. Haberleri reddetmedi. İzbe bir köşedeydik. Şirket ve diğer ekip arkadaşlarım beni gruptan attı," dediğimde dudaklarını birbirine bastırmış pek de inanıyor gibi görünmüyordu.

KOMŞU ✔︎Where stories live. Discover now