54

29.4K 2.3K 928
                                    

Tutunduğum göğsünden destek alarak parmak uçlarımda ona doğru yükselirken "Senin için aldığımı mı düşünmüştün," dediğimde bedenini sertçe bana bastırarak kapıyla arasında iyice sıkıştırıyordu. Üzerindeki yeleği göğsümü eziyor, bacaklarımın arasındaki dizi beni sıkıştırmayı sürdürüyordu. Tüm bedeni, bedenime baskı kurarken soluklanmak almak adına her aldığım nefes, göğsümün ezilmesine sebep oluyordu. Israrla, maskenin arkasındaki gözlerini görme umuduyla yüzüne bakarken git gide baskısı artıyordu.

Parmakları etime gömülürken "Başka bir ihtimal mi var?" diye sorduğunda ona hem güveniyor hem de hiç güvenmiyordum. Bir an olsun maskenin arkasını görebilseydim, yüzünden bir şey okuyabilseydim benim için daha kolay olması gereken basit ifadesi karanlık maskesinin ardında saklıydı. Ürperti hissi omuzlarımdan bileklerime doğru iğnelenme hissi gibi yayılırken kollarının arasından çıkmak için çabalarken "Başka ihtimal mi var?!" diye bağırdığında yerimden sıçradım.

"Bırak beni," diye sızlanırken göğsünden yaslayarak onu ittiğim bileklerimi kavrayak başımı üstünde birleştirdi. Bana öylesine yakındı ki kepi alnıma değiyor, bedeninden yayılan sıcaklığı ta içimde hissedebiliyordum.

Eli eteğimin altında girdiğinde kalbim deli gibi çarpıyordu, kollarının arasında çırpınmak için çabalarken parmakları ağır ağır, hiç acelesi yok gibi tenimi arşınlıyordu. Tenlerimiz arasındaki eldiven, bacaklarıma diken gibi batıyordu. Bir şeyleri fazla mı abartmıştım? Siraç'ı yeterince tanıyamıyor muydum? Ne yapacaktı? Çirkinleşir miydi? Hayır, tanıdığım Siraç böyle kötü bir şeyi bana yapmazdı.

Eli külotumun belini sıkıca tutarken "Sen benimsin," diye hırladı. Külotun dantel kumaşı etimi keserek parmaklarımın arasında dağılırken tek eliyle iki yanını da parçalayıp havaya kaldırdı "Bunu ben istedim," dedi ve parçalanmış dantelli kumaş parçasını odanın bir köşesine fırlattı. Bacaklarımı sımsıkı birbirine bastırmak istediğimde, bacaklarımın arasındaki dizine daha fazla tutunuyor, daha fazla sıkıyordum. Derim karıncalanıyordu. Belirsizlik tüm duyularımın önünü tıkıyordu.

"Bırak beni," diye inlerken kendime olan özgüvenimden eser kalmamıştı. Maskenin altındaki suratını görmediğim her saniye içimdeki korku daha da büyüyordu. Sesi, güven vermekten çok öteydi, sanki sadece korkmamı istiyor gibiydi. Sözlerine odaklanmam zorlaşıyor, git gide ona olan güvenimi aşağı çekiyordu. Emredici, saldırgan ve kibirliydi. Alaycılığından ya da her zamanki şımarık tavrından eser kalmamıştı.

Tıslarcasına güldüğünü duydum, doğrudan gözlerine bakmaktan, ona birkaç dakika sonra yalvaracak olmaktan başka çarem yoktu. Bu oyunu ben başlatmıştım, sonucunun böyle olacağını tahmin etmiyordum. Edemezdim. Belki bana biraz bağıracağını ya da suratını buruşturup benimle dalga geçerek kıskançlığını sürdüreceğini tahmin ediyordum. Bu, farklı bir şeydi. Daha önce onda görmeye alışkın olduğum nezaketten, centilmence tavrından ya da alaycı ifadesinden eser kalmamıştı. Farklı bir adam gibiydi.

Sırtıma doğru uzanırken sırtım ürpertiyle yay gibi gerildi. Parmaklarımın ucunda, olan gücümle ondan kaçmaya çalıştıkça onun kollarına kendimi teslim ederken içimdeki ateş tereddütle yanıyordu. Sırtımdan elbiseyi çekip sütyenin kopçasını açtığında çırpınarak bileklerimi ellerinin arasından kollarımı bedenime bastırarak ellerimi yeniden sert göğsüne bastırdım "Siraç," diye fısıldarken başını omzuna doğru biraz daha yatırmıştı, kaçırmak istediğim gözlerimin içine ısrarla bakıyordu.

"Söyle," dediğinde doğrudan gözlerine bakıyordum "Tüm bunları benim için yaptığını söyle," dediğinde inadımı devam ettirdim. Beni korkutuyordu ancak ben, sonuna kadar gitmeye kararlıydım. Bedenimden yayılan ateşin dizginlerini elime alıp kendimi ondan uzaklaştırmaya çalışırken o, yerinden kıpırdamadan suratıma bakıyordu. Her an içimi delip geçecek bir kuvvet gibiydi.

KOMŞU ✔︎Where stories live. Discover now