30

47.9K 1.9K 267
                                    

Çocukluğumda, o gün yaşadığım o olaydan sonra bende değişen tek şey düzen, tertip olmamıştı. Kimseye güvenmemeyi öğrenmek, henüz attığım ilk adımdı. Kendi egomu kendim besleyerek kuyruğumu havada tutmuş, hakkımda seçim yapabilecek tek insanı ağabeyim ilan etmiştim. Her şeyi kendim seçmiştim, liseye girerken yetenek sınavında kurul bana "Seni neden seçmeliyiz?" sorusuna avcum bile terlemeden "Seçmenize gerek yok, ben burada okuyacağım," demiştim. Elbette sırf bu yüzden bana rest çekebilirlerdi ancak ne kadar çalıştığımı, oturdukları yerden parmaklarımdaki nasırlara bakarak görebilirler ve beni eleyemezlerdi. Üniversitede sadece enstrümanımı çalmış, sözlü mülakata bile gerek duyulmamıştı. Ben, alnımdan dökülen her bir damla ter ile kendime ego duvarları örmüş, bunu karakterimin her bir zerresine işlemiştim. Eğitim alacağım okullar bile beni seçemezken alelade bir insanın beni seçmesine izin veremezdim. Tüm ilişkilerimi, birlikte olacağım insanı ve ne kadar süreceğini her zaman ben belirlerdim.

İlişkide dominant olan bendim.

Eğer Siraç ile birlikte olacaksam bunun tek gecelik ya da uzun vadeli olacağına ben karar verirdim. İlişkiye ben ömür biçer, ben yönetirdim. Ona bu hakkı veremeyecek kadar baskın olan taraf ben olmalıydım. Eğer benimle kafasından bunları geçiriyorsa, ilişkiyi eğlenceli flört aşamasından çıkarıp bir adım öteye götürmek istiyorsa bunu yapacak insan ben olmalıydım. Bugüne kadar seçen taraf hep bendim, ona beni seçme hakkını veremezdim.

Arka arkaya yükselen bildirim seslerini duyduğumda dudaklarımı Ali'nin yumuşak dudaklarından ayırıp doğrudan Siraç'a döndüm. Yatağın üzerindeki telefonu almak için uzanırken hızlı adımlarla yatağa koştum ve telefonu ondan önce kaptım. Telefonunun şifresi olmadığı için bildirimler açık bir şekilde ekrandaydı ve her biri Twitter'dandı.

Heyecandan kalbim neredeyse boğazımda atıyordu. Çok hızlı bir şekilde canlı yayının ekran görüntüleri yayılıyor, destekleyici mesajlar arka arkaya geliyordu. Bir dakika on sekiz saniyelik canlı yayının her anı izlenmiş ve her anına bir yorum geliyordu. Ecmel'i suçlayanlar, Mery ile birlikte onları yargılayanlar ve benim ne kadar "havalı ve rahat" olduğumu öven tweetler birbirini kovalıyordu.

"Ne oldu?" diye sordu Ali.

Bildirim sayfasının yeniden güncellenmesini beklerken "Kötü bir şey oldu," diye mırıldandım.

Siraç alayla güldü "O kadar kötü ki ağzı kulaklarında," dediğinde telefondan gözlerimi kaldırıp ona gözlerimi devirdim ve yeniden ekrana döndüm.

"Siraç biraz önce konuşmalarımızın bir kısmını canlı yayın olarak paylaştı," dediğimde Ali'nin gözleri büyüdü.

Yatakta, hemen yanıma otururken "Sonuç?" diye sordu.

"İnsanlar bana destek oluyor," dedi.

"Klavye başında kolay," dediğinde ona hak verdim. Bu saniyeler içinde tüm hevesimi kırmıştı. Doğru söylüyordu, daha düne kadar etkileşim uğruna benden nefret eden insanlar bugün bana destek oluyordu ve yarın bundan vazgeçebilirlerdi. Bildirim sayfasını güncellemek yerine telefonun tuş kilidini kitlediğimde ekran bu kez gelen mesaj ile aydınlandı.

Berkay

Takiptesin

Mesajı görmezden gelerek telefonu Siraç'ın önüne attım, Ali'ye "Haklısın," diye mırıldandım ancak gözucuyla mesajı okuduğunu ve yüzünün gerildiğini gördüm. Hızlı bir şekilde mesajı sildi ve telefonu yatağa bıraktı.

"Bunu ancak bilet satışlarından anlayabiliriz. Şu an biletler tükendi," dediğinde ona bakıyordum "İşletme ortağı olduğumuz için biliyorum," diye eklediğinde unuttuğum bilgi ile yeniden aydınlandım.

KOMŞU ✔︎Where stories live. Discover now