''Sen Bir Canavarsın.'' Bölüm:65

Start from the beginning
                                    

İçimde yargılarken kendimi, ruhuma zarar verdim. Her tepinişimde beni tutmakta zorlanıyorlardı ki hak veriyordum. Üzerime çöken kara bulutları dağıtmaya çalışsamda başarılı olamamıştım. ''Tanrının cezasını içimde tutmak ne derece günahmış şuan anlıyorum.'' Bu söylediklerimden belki pişman olacaktım ama dediğim gibi belki.

''Bacaklarını arala!'' Diye bağırdı Harry, başımı kaldırmaya çalıştığımda onun bir şeyler aradığını gördüm. Gerçekten doktora ihtiyacım vardı. Etraf yeniden karardı o lanet olası karanlık bulutlar tekrar gözümün önünde toplandı.

''Hayır, hayır! Uyumak yok Cass!'' Julia omzumu sarstı kendimi birkaç saniyeliğine kaybetsem de yeniden toplanmayı başarmıştım.

Uyuşan kasıklarımın arasında sıvı hissettim hiç durmadan akıyordu ki bunun kan olduğuna emindim. Harry aniden yerinde doğruldu ve Julia da onu taklit etti, kapıda birinin sesini duyunca ikiside başını çevirdi.

''Burası yoğun kan kokuyor şuan her kan sever canlıyı buraya çekiyorsunuz acele edin!'' Christian hepimizi uyardığında ona bakarak acı dolu çığlık attım. Siyahlaşmış gözler ile gözlerim buluşunca bunun şuan acıyan canımdan pekte bir önemi olmadığını anladım. ''Yardım... Edin!'' tek düzgün söyleyebildiğim şey bu olmuştu.

Harry karnıma dokunduğu sıra yüklü bir çığlık attım üzerinde kan lekeleri vardı. Kollarından birini yakalayıp üzerine doğru eğildim. ''Kusmak istiyorum!'' dedim, anlam veremeyen bir ifadeyle baktıktan sonra hızla geri çekildi. Yere eğilip yüklüce kustuğumda odada iğrenen birinin sesi benimle beraber sessizliği sömürmüştü. İçim parçalanıyor gibi hissediyordum kusmuğum gerçek kusmuk değildi, koyu kandı. Yerde kendi kendine kabarıyor, köpükler çıkarıyordu. Gözümden gelen yaşları silmeye çalıştım.

Elinde bıçak gibi kesici bir alet bulunduran Julia elindekini Harry'ye uzattı ardından kulağına bir şeyler fısıldadı, beni keseceklerdi.

''H-Hayır! Yapma!'' dedim ellerimi havada sallarken ama acı her saniye buna engel oluyordu. ''Cassandra çok dar... Ve, ve o oradan çıkamaz yapmak zorundayım yoksa seni öldürecek!'' Harry sonunda konuşmuştu.

Onu tekmelemek için çabalarken Christian hız güçlerini kullanarak deriden oluşan bir şey getirip kolumu bacağımı bağlamıştı. Kıpırdayamadıkça acı her yerime daha çok hükmediyor, soluğumu kesiyordu. Kıyafetimin yırtıldığını hissettim başımı kaldırdığımda bir çift siyah göz vücudumda göz gezdiriyordu, Harry kendine sahip çıkmakta zorlansada bunu yapmakta kararlı görünüyordu.

Tenime değen metalik soğuklukla birlikte bedenim yattığım yerden birkaç cm uzaklaştı. Nede bayılamıyordum? Neden bu kadar acıyı çekmeme rağmen hala ayaktaydım? Çünkü lanet olası kanım bozuktu bu yarı insan olmayışımın verdiği dezavantajdandı.


Soğuk metal karnımın içine girdiğinde boğazım yırtılırcasına çığlık attım bileklerimi saran deri şeyin neredeyse patlayacağına emindim.

Kesilen derinin yırtılma sesi her çığlık atışımda daha çok duyuluyordu normal şartlar altında bunu yaşayan bir insan olsaydı şu dakikada Tanrı ile büyük buluşmasını yapıyor olurdu. Gözlerim yukarı baktı ve geri geldi etrafı bulanık görüyordum. Boğazımdan geçen sıvılar benden bağımsız işliyordu. Bir şey çekip çıkarıldığında başım sarsıldı sıcak nefes ağzımdan üflendi ve burun deliklerim genişledi. Akan ter boynumda göğsüme kadar ince çizgiler eşliğinde yol izlerken ağırlaşan göz kapaklarımın kapanmaması için direndim.

Ağlama sesi kulağıma gelmeye başladığında dişlerimi ısırıp kendime dayanmam gerektiğini tekrarlayıp durdum.

Sonra bir öksürük sesi geldi hiç durmadan bebeğime bakmak için doğrulmaya çalıştım ama kesik bir karın acısı buna hem engel oluyordu hem de imkansız geliyordu. Bebeğim hiç durmadan öksürüyordu ve sanki tıkanıyormuş gibiydi.

''Harry! Neler oluyor?'' bağırmaya çalıştım kendimi her saniyesi için zorladım yine de beceremedim. Kısık çıkan sesimi o duymuştu ki bana dönerken bebeği Juliaya uzattı. Bebek devamlı öksürüyordu Julia'nın koluna akan kanı görebiliyordum.

Gözlerim artık direnemiyordu çok efor sarf etmiştim.


Nihayet uyandığımda o acı azalmıştı, içimde heyecan vardı bebeğimi görmek istiyordum. Onu hissetmek ve koruyucu meleği olmak istiyordum.

''Ona ne söyleyeceğiz?'' dedi Julia sarışına bakarak, Christian saçlarını düzeltip alnını ovaladı ikiside kan içindeydi.

''Julia öldüğünü söyleyemeyiz daha yeni doğum yaptı.'' Dedi Chris oldukça kısık sesle.

Kurumuş dudaklarımı ıslattım gözlerim ağrıyordu. Bileklerimde o deri şey yoktu üzerimde ki kıyafetler değiştirilmişti ama onlar kan içindeydi. Yerimde doğrulup duyduğum şeylere anlam vermeye çalıştım.

''Ona Harry unutturabilir?'' diye öneride bulundu Julia, Chris başını olumsuz anlamda sallarken gözleri benimkilerle buluştu. ''Bebeğim nerede?'' dedim hafiften yükselen ses tonuyla. Julia bana döndüğü sıra arkasından çıkan kıvırcık saçlı erkek bana doğru yaklaştı, Harry.

''Uyuyor.'' Dedi soğuk ses tonuyla ama o da kan içindeydi.


Harry


Cassandra'yı dikmeyi hatta ona bu işkenceyi çektiren bendim işin en kötü yanı ise ben çok yönlüydüm o acı çektikçe ruhum istemsizce acısından besleniyordu tabii karnındaki küçük kaos'ta öyle.

Üzerindekileri değiştirdikten sonra bebeğin durumunu görmek üzere içeri gittim, Julia Christian'ın omzunda ağlıyordu. Yutkunarak aralarından geçtim olabildiğimce başımı dik tutmaya çalışıyordum güçlü görünmem gerekiyordu. Bebeği çıkardığımda etrafa kan püskürtmüştü, yapışmış gözlerini araladığında siyah gözleri gözlerimle buluştu ve acıyla ağladı belki Cass anlamıyordu ama ben acı çektiğini hissediyordum.

Cassandra'nın içeriden gelen sesini işittiğimde yeniden odaya döndüm o devamlı kendini uyanık kalmak için zorluyordu ki onu saniyelikte olsa yalnız bırakmak iyi bir fikir sayılmazdı. Kollarımdan kurtulduğu sıra beynim kendi içinde matematiksel işlemler yapmaya ve sorgulamaya başladı. Onu tutmamalı mıydım?

Odaya girdiğinden saniyeler sonra boğuk bir çığlık atarak beni harekete geçirdi. ''Harry nefes alamıyor!'' karnındaki ipleri önemsemeden bebeğimize daha çok sarıldı. Dizlerinin üzerine düşmeye başladığında onu yakalayıp kucağıma aldım hemen ardından bunları unutturarak onu yeniden odaya kadar taşıdım. Hiçbir şey söylemiyordum, onu yatırdıktan sonra başına öpücük kondurdum bebeğin öleceği kaderini artık biliyordum. Cass'İn canı yanmasındansa şuan için unutarak yaşaması en azından bu anı unutarak yaşaması iyi sayılırdı.

Yeniden odaya döndüğümde etrafın kan bombası olduğunu fark ettim ne Chris ne de Julia bebekten gelen kan püskürmesini durdurabiliyorlardı. Julia bebeğin bu şekilde öleceğini ilk fark edenlerden ve ilk ağlayanlardandı her kan püskürttüğünde Julia da ağlıyordu.

Bir şeyler yapmak için çabalarken Christian'a Julia'yı götürmesi için rica ettim. Saatler geçmişti ben ise kendimi küçük bedeni beze sarılmış ölü bebeğe bakarken buldum.

Cassy'nin ''Bebeğim nerede?'' dediğini duyunca omzumdaki kaslar gerilmişti. Ellerimle kendimi geriye itip odadan çıktım, koridordan geçerken bacaklarımın kasıldığını hissediyordum. Julia ve Christian, Cassy'ye boş gözlerle bakarken onlara doğru daha çok yaklaştım.

''Uyuyor.'' Dedim soğuk ses tonuyla, Cassy bana baktı. Rahatlamış görünüyordu ki onun bir şeyler hissettiğine emindim.

Bende hissediyordum mesela göğüs kafesimin içindeki kalbim paramparça olmuştu. Gerçek bir canavar'dım.



BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER BU ZAMANA KADAR YANIMDA OLAN HERKESE TEŞEKKÜRLER :))X -L

Cold FLOWWhere stories live. Discover now