''Kurumuş Kan.''

1.2K 85 9
                                    

 DESTEKLERİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER! -Lilith 

Kıvırcık saçlı geniş omuzlu bir çocuk görüş alanıma girdi. Hayır, çocuk değildi benim yaşlarımda belki benden birkaç yaş büyüktü. Adını bilmediğim bu genç oğlanın dişlerini gıcırdatarak bana baktığını fark ettim. Julia ise gülümsedi, masadaki herkes gergin duruşlar içerisindeydi evin hanımı bile bu çocuk karşısında geriliyor gibiydi. Kalkmaya yeltendiğim sıra adını bilmediğim, hançerim kadar keskin yeşil gözlü beyefendinin Julia'nın yanına doğru yürüdüğünü fark ettim. Herkes tuttuğu nefesi geri bırakmıştı, buna ben de dâhildim.

''Bu Harry,'' dedi Julia yanındaki sinirli beyefendiyi(!) işaret ederek. ''ailemizin ruh hastalarındandır kendisi.'' diyerek ekledi.

 Adının Harry olduğunu öğrendiğim oğlan Julia'ya delici bir bakış fırlattıktan sonra tek kaşını kaldırarak bana döndü ve dirseklerini tabağının iki yanına yerleştirdi ardından öne eğilerek dikkatlice yüzümü inceledi. Bu daha çok alay eder bir tavır sergiliyorum ifadesi gibiydi. 

''Genelde benim gibi insanlarla pek fazla uğraşılmaz, değil mi Julia?'' burada sadece beni tehdit etmiyordu. Masadaki herkese bir mesaj vermişti. 

Ona meydan okuyan bir ifadeyle gülümsedim, burada çok fazla durmayacağımı kendime hatırlatıyordum. Harry'nin gözleri yüzümü incelemeyi bırakmıştı yeşil gözleri yavaşça boynuma inmişti, iki elini sağ yanağında topladı ve yumruk yaptığı ellerini sıktı. Sapık olduğunu düşünmeye başlamıştım ki gözleri boyun hizam da takılı kalmıştı, kolyeme bakıyordu. David, iç geçirdim ve kolyemi ince uzun parmaklarımın arasına aldım. Harry'nin gözleri aniden gözlerime hedeflendi başını fark edilmeyecek derece de yana yatırdı. Dudaklarımı araladım, masada duran diğer elimin üstünde bir soğukluk hissedince kendime gelmiştim. ''Tatlım, bir sorun mu var?'' dedi evin hanımı. Saçları ilginçti, sarı-kahve arasında kalmış gibiydi fakat aynı zamanda siyaha dönüktü, tarif edilemez bir güzelliğe sahip olması ise bambaşkaydı.

''H-hayır,'' oh, Lucy! Bu aptalın karşısında kekelersen seni korkutmaya devam edecek. ''ben sadece... Teşekkür ederim lakin artık gitmem gerektiğini düşünüyorum. Ailem beni merak etmiştir.'' 

Kadın hayır anlamında başını salladı ve gülümsemeye devam etti. ''Gidemezsin ve bunun için endişelenme ailenin haberi var. Cassandra, tatlım sanırım burada tam anlamıyla kimseyle tanışmadın?'' göz kırptı, Julia annesine bakarak bir şeyler mırıldanıyor gibiydi. Ayrıca bu kadar hızlı haber gidecek kadar yakınsak ailemin çoktan beni almaya gelmiş olması gerekiyordu yani bu demek oluyordu ki karşılıklı olarak yalan söylüyorduk.

''Ben Blaire Anne Valerie şu gördüğün kızıl saçlı Juliana Valerie ama biz ona Julia deriz. Bu da...'' aşk dolu bir bakış attığı adama hayranlıkla bakmaya devam ederek ''hayatımın aşkı Des Valerie.'' dedi. Eşine doğru eğilip yanağına çok nazik bir şekilde öpücük kondurdu.

 ''Ve bu da Harry, Harry Valerie.'' Harry öksürdü ''Styles'' dedi, Bayan Blaire ona dik dik baksa da o buna hiçbir şekilde aldırış etmemişti. Bu ne demek oluyordu? Harry onların çocuğu değil miydi? Belki de Harry bundan hoşlanıyordu.

 ''Güçlü Soyadlara sahipsiniz.'' Dedim gülümsemeye çalışarak.

 ''Öyle tatlım, öyle.'' Burukça gülümseyerek önüne döndü. Bu yabancı yerde çok fazla durmak istediğimi kimse düşünmesin çünkü gerçekten kaçıp gitmek istiyordum ve bunu yapacaktım. Harry bana bakmaya devam ediyordu, sanki gözleriyle çıplak bedenimi görebiliyor gibiydi yâ da daha çok... Hayvan katilini andıran bakışlardı bunlar. Yanaklarımın kızardığını hissedince Juliana kıkırdadı, neyi vardı bunların? Bayan Blaire bile tebessüm ediyordu sanki bir çeşit sessiz konuşmanın içindeydim.

Cold FLOWWhere stories live. Discover now