☾ BÖLÜM 60 ☽

Začít od začátku
                                    

Kafamı kaldırıp hafif kirli sakallı çenesini gördüğümde kafamı geriye doğru biraz daha yatırdım. Gözlerimi kıstığımda, "Bence sen alkol almam için beni kışkırtıyorsun!" diye mırıldandım.

"Yok sana alkol falan! Değil alkol almak aynı ortamda bulunmak bile yasak sana!"

Kısık gözlerimi ona meydan okurcasına daha da kıstım. Kendisinin İstanbul'da mekanı vardı. Daha önce sahte kimlikle girdiğim, ruhunun bile duymadığı ki buna biricik abim Mahir'de dahil olan mekana sahip adam bana alkolu yasaklıyordu! Birinden kurtuldum derken biri başlamıştı. Unuttukları bir şey vardı, ben yeri geldiğinde ne Alakan oluyordum ne Milan. Ben bazen Marin bile olmuyordum.

Tekrarlanması yakındı!

"Görürsün sen!" dedim, ciddi bir tavırla. Bana yapılmamasını söyledikleri her şeyi yapmayı yemin etmiş gibi bir halim vardı. Sırf alacağım birkaç miktar alkolden kafamın güzelleşmeyeceğini ona kanıtlamak için şimdi Mardin'de bulunan bana en yakın bara gidesim vardı ama yapmayacaktım. Bu hakkımı başka zamana çok güzel bir şekilde kullanacaktım.

"Bunu sakın inada bindirme Marin!" dediğinde artık her şey için çok geç olduğunu ona söylemek istesem de yapmadım. İnada bindirmiştim, sana bu süreçte kolaylıklar diliyordum kocacığım çünkü senin bu karın kesinlikle alkol kullanacaktı. "Rüyanda görürsün ancak!"

Yolculuğun daha sakin geçmesi için ona bir şey demeyip onaylamak adına kafamı salladığımda kısa bir süre sonra ikimizde sükunete bürünmüştük.

"Ağam geldik." dedi, eş zamanlı olarak aracın hızı da yavaşladığında kafamı kaldırıp arabayı süren kişiye bile bakmamıştım utancımdan.

"Karan..." dedim, son çırpınışlarımda belki bir umut beni kimseye göstermeden odaya çıkartır ve olay tamamen unutulmadan çıkartmazdı.

"Hadi sevgilim yeni konağımıza ilk adımı atalım." dedi Karan, büyük bir acımasızlıkla konuştu. Motoru tamamen duran araçta korumalar aşağıya inmiş iki yanımızdaki kapıları açmıştı.

"Bana bunu yaptığınıza inanamıyorum!" diye hayıflandığımda açılan kapıdan kendimi dikkatle dışarıya attım. Ağrım sızım yoktu, ağrı kesicilerden hiçbir şey hissetmiyordum zaten. Ameliyat sandığımdan kolay geçmiş, diş çektirmekten daha hafif bir işlemdi. Karan kendi tarafından inip yanına geldi. Elimden tuttuğunda beni yeni konağıma doğru yöneltti.

"Bende inanamıyorum, Marin. İçime bebek koy diye bağırıp durmasaydın keşke. Sesin hâlâ kulağımda çınlıyor." dedi Karan kulağıma fısıltılı bir sesle. Ona irileşen gözlerle baktığımda şaşkınlıktan dudaklarım aralanmıştı. Attığım adımlar durunca aynı şekilde onunda adımları benimle beraber durdu.

"Hayır... hayır... hayır, olmadı değil mi böyle bir şey?" derken utanç duygum bütün bedenimi ele geçirmişti. "Hayır olamaz! Beni sinir etmek için diyorsun!"

"Bunlar iyi taraflarıydı. Konuştuklarımız nasıl bilinç altında kalmışsa bana seni çoğaltmalıyız diye ağlayıp durdun. Kendimi nesli tükenmekte olan çiftleşmeyi bekleyen canlı gibi hissetmeme neden oldun. Benden bir bebeğimizin olmasını bu kadar çok istediğini bilmiyordum sevgilim. Diğer yaptıklarından bahsetmek bile istemiyorum."

"Bütün bunlar olurken beni tekrar bayıltamadınız mı? Ya karının rezil olmasına nasıl izin verirsin sen?" dedim kısık çıkan bir sesle dişlerimin arasında tıslarcasına konuştum.

"En sonunda susman için ağzını kapattım elimi ısırdın, Marin!"

Kafamı kabullenemeyen bir ifadeyle iki yanıma salladım. "Başka ne dedim? En azından neyle dalga geçeceklerini bileyim." dedim üzgün bir tonda.

DÜŞLER AĞIDIKde žijí příběhy. Začni objevovat