Sonra.
Gülüşüm yüzümde söndü.
Serdar o gecenden sonra asla dönmemişti eve.
Günlerdir neredeyse hiç ayrılmadığı o balkon artık bomboştu ve bu boşluk beni fazlasıyla kötü etkiliyordu.
Zira onu çatık kaşlı derin bakışlarını, asi tavırlarını ve sinirli hallerini şimdiden çok özlemiştim.
Urfa' ya dönmüş olması beni fazlasıyla üzüyordu aslında. Nerede olduğunu kimseye soramayacağım gibi kimseden de bir şey öğrenemiyordum. Oktay bile Yeliz' e laf arasında bilmediğini söylüyorken zaten hiç başlamış bir hikâyenin bu şekilde bitecek olması beni korkuyordu.
Oysa henüz bir şey yaşayamamıştık siyah dev...

Hoş, yaşamak da değildi derdim fakat buralarda duruyor oluşuna bile razıydım ben. O karşı balkondaki sinirli duruşunu bile seviyordum. Sahne alırken orada durarak beni izlemesine, mutfakta borcamı dolaba koymama yardım edişine ve her an beni izliyor oluşuna ufak da olsa tabiri caizse yanıktım be. Şimdi yokluğundaki bana göre derin olan o boşluk içime ağır bir kütle gibi oturmuştu.

Bu sabahın erken saatlerinde gelen Sena, Yeliz' in sayesinde ben ağzımı açmadan tüm meseleyi öğrenmiş ve bunun üzerine elindeki kupayı sağa sola çevirerek uzaklara dalmış bir halde "Siktir et Hazan." Dedi.
"Erkek milleti değil mi? Hepsi aynı bok."

"Dedi." Dedim Sena' ya hitaben. Ve yüzüne dönerek devam ettim. "Haftada yirmi sekiz erkekle konuşan ama asla hiçbirine inancı olmayan asi genç kız."

Benim bu tavrıma üçümüz tekrar bir ağızdan gülerken Yeliz oflayarak yerinde gerindi.
"Haydi biraz voleybol oynayalım. Sonra da Dursun Amca'ya geçer dürüm falan gömeriz."

"He." Dedim başımı geriye atarken. "He, yaşımız yirmi üç yirmi dört ama on yaşındaki çocukların aktivitelerini yapalım."

Aslında çok seviyordum voleybolu. Oynarlarsa en önde ben giderdim oynamaya. Fakat şuan keyfim yoktu ve takacak bir kulp arıyordum. Bu sıcakta battaniye altında saatlerce depresyonda kalabilecek ruh halindeydim ben. Voleybol benim neyimeydi?

Yeliz sözlerime dudak bükerken Sena "Akşama kulübe geçeriz, hem bugün pazar daha kalabalık olur." Deyip elleri masadayken hevesle yerinde dikleşti.

Bu defa da "Yok anam." Dedim. Yüzümü buruşturup ellerimi kucağımda birleştirdim ve karşımdaki Sena' ya baktım. "Ben ne zaman seninle öyle mekânlara gitsem götümüzü zor kurtarıyoruz. Sikecekler sonunda bizi."

Yeliz ellerini teslim olurcasına havaya kaldırıp heyecanla soldu.
"Vallahi ben önce Oktay'a vereceğim."

Sena gözlerini devirip güldü.
"Ayyy sende vereceksen ver artık da kurtulalım."

                                      💎

"Ver pasııı." Eğilerek Alper' den gelen topu manşetle kurtardıktan sonra dikleşerek belimden düşmek üzere olan siyah kotumu yukarıya doğru çekiştirdim.

"On yaşındaki veletler gibi top mu oynayacaz diyen bir sokuk vardı burada, kimdi ooo?"

Ona attığım topu keyifle Sena' ya yollarken ima dolu sesiyle bana yönelen Yeliz' e karşılık ellerimi havaya kaldırdım ve coşkuyla soludum.
"Beeendiiiiim."

Karşımda duran Alp bu halime gülerken voleybol topuna tekme atarak bana doğru havalanmasını sağlayınca bu defa yüzümü buruşturdum. "Al işte." Dedim başımı kaldırıp sokakta havalanan topa bakarak. "Gerzek erkek sorunsalı. Ulan elin nerde seniiiin."

Birkaç adıp gerileyerek aynı zamanda yerimde zıpladıktan sonra iki elimle gelişi güzel bir şekilde havadaki topa vurdum. Top güçlü bir süratle karşı tarafa gitmiş, fakat ben o sırada dengemi kaybederek olduğum yere kalçamın üstüne güzelce düşmüştüm.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now