Bölüm 87💎

12.8K 939 424
                                    

Yeni bölüme geçmeden önce 86' nın oylarını tamamlayabilir miyiz?

Teşekkür ederim💕'

Sınır 700 oy 900 yorum😘

Keyifli okumalar💐

                                                                                                                         💎

Oturup düşündüğüm her şey bir gerçeklik içinde bana kendini mecbur hissettirmişti. Geçip giden zaman ilk defa benden yana olmuş, inanması güç ama takvim sayfaları tıpkı sonbaharda dalından düşen yapraklar gibi bu defa da benim için dökülmüştü.

Hayat bir düzlemde ilerlerken beni de içine katıp bir noktaya getirmişti; bunun olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ne o balkon kenarında, ne duvara sıfır masamda ne de sokak lambasını takip edip sönen ışıkları izlerken. O geceyi dün gibi hatırlıyorum; benim yüreğim kahırla bütün olmuşken tüm ev ışıkları birer birer sönmüştü.

"Evet, devam edelim Hazan."
Şu birkaç dakikalık boşlukta ben aylar öncesine hangi cesaret gitmiştim bilmiyorum; çoğu zaman o anlarda kayboluyordum fakat şu an o an değildi. Çünkü önce anlatımımı bitirmem gereken bir konu vardı. Bu sebeple akıllı tahtaya dönerken kollarımı birbirine bağladım. Ders bir öğrenci tarafından bölünmeden önce, "Eşlerden biri öldüğünde sağ kalan eş miras hakkı ve mal rejimi kapsamında neler talep edebilir demiştik.
Önce eşlerin tabi oldukları mal rejimi tasfiye ediliyor. Daha sonra sağ kalan eş edinilmiş malların yarısını alır ve edinilmiş malların diğer yarısı ile ölenin kişisel malı, miras olarak paylaşılır. Sağ kalan eş çocukları varsa, ¼ miras payını da o ya da onlar alır." Serdar gelmeden evvel hazırladığım sunumlardan biriydi, bir süredir dersi bu konu beraberinde ben anlatıyordum. Keyifli olduğunu da söyleyebilirdim.

Slaytın altında anlattığım konuyla ilgili örnek bir soru vardı, beraberinde bunun örneğini de verecektik ama Işıl Hoca "Doğuş." Diyerek araya girdi.
"Mal rejimi nedir? Vizede bunu sorduğumda kelimenin tam anlamıyla ne dersin?" Az evvel anlatmıştım ama görünüşe bakarsak Işıl Hoca, Doğuş' un dersi dinlemediğini düşünüyordu.

Beklenen cevap gelmedi, hoca oturduğu sandalyeden kalkıp bana doğru ilerlerken geride kalan Doğuş' a söyleniyordu. "Hazan' ı izleme, dersi dinle. Hazan, sağ kalan eşin miras hakkına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasını talep etme hakkı var mıdır?" Ona başımı gayri ihtiyar eğdim.

"Medeni Kanunumuzun 652. Maddesi uyarınca eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir." Üzerinde seve seve çalıştığım konulardan yalnızca biriydi. Komiktir ki Emir' in Serdar ve bana boşanın boşanın demesi sadece bu konu üzerinde etki sağlıyordu.

Topuklularımla ilerledim, adımlarım öğretmen masasının önünde durunca ucuna yaslanıp Işıl Hocanın "Buna bir örnek verelim mi Hazan?" Deyişine başımı tekrar hafif eğdim. "Tabi."

Sıkılmaya başladığım söylenemezdi; bu konuyu, burada olmayı, olaylara bir davadaymış gibi hak hukuk paylaştırmayı seviyordum. Kaşlarımı hafif çatmış hocadan ziyade sınıfa da göz gezdirirken, "Mülkiyet hakları yüzdelik hisselere bağlı, sabah Fatih' in sorduğu olay çok güzel bir örnek olur." Çok uzun bir konuydu hepimiz başından geçeni dikkatle dinlemiştik, halihazırda da güzel bir örnekti.

Işıl hoca arkasını dönüp yeniden arkalara doğru ilerledi, keyifliydi. "Eveeet. Hazan sen kal öyle ya gayet rahatım ben burada." Aslına bakarsak ben de rahattım, rahattan öte kendimi ait ve sahip hissediyordum mesleğe başladığımda eminim ki bu iş daha coşkulu olacaktı.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now