Bölüm 20💎

25.1K 1.3K 211
                                    

Beğenelim mi?😍
Yorum yaparsanız sevinirim.. :)

                                   💎

Eğildiğim yerde siyah ve ince topuklu ayakkabılarımın iplerini bileğime bağlarken dudaklarımın arasına mırıldandığım şarkı sözcükleri evimin merdivenlerinde yankı buluyordu.
Bugün uzun zaman sonra ilk defa kendimi bu kadar iyi hissetmemin sebebi tam olarak neydi bilmiyorum fakat, geçirdiğim birkaç günün aksine daha iyiydim.

Ayağa kalktıktan sonra düzleştirdiğim siyah saçlarımın belimden aşağıya süzülmesine yardımcı olurken hızlı adımlarla ilerleyip demir kapıdan geçerek dışarıya bir adım attım.
Sokağa çıktığımda gözüme çarpan ilk şey biraz yukarıdaki kargo aracı olurken elindeki koca bir deste kırmızı gülle araçtan inen adamın bana doğru ilerlemesini tek elimle tuttuğum demir kapıyı yavaşça kendime doğru çekerek izledim.

"Hazan Doğan?"

Öğle güneşinin altında kıstığı gözlerle bana bakarak konuşan adamı izlerken bir yandan da adımın ve soyadımın sorulmasına yavaşça başımı sallayarak cevap verdim. "Evet."

Adamın yönlendirmesiyle tek elinde tuttuğu kağıdı imzalamamı sağladıktan sonra indiği araca tekrar binip gitmesini beklerken kollarıma tutuşturulan güllere gitti bakışlarım.

Bunu beklediğim birinin olmayışı beni yalnızca birkaç saniyelik meraka iterken üzerime bulunan o küçük notu okumamla dudaklarım olabildiğine gerildi.

"Bana bu hayatta kan bağı ve çıkar ilişkisi olmadan da kardeş olmayı öğrettiğin için sana sonsuz kez teşekkür ederim canım kardeşim. İyi ki varsın, emeklerinden ve güzel kalbinden öperim..."
                        
                                                          Emir Şahin.

Güldüm.
Ama öyle böyle değil. Gözlerim dolarken ruhum o saf sevgide okşanırcasına güldüm.
Belki bir kardeş ve hayat kaybettim. Fakat Emir gibi bir kardeş kazanmanın da mutlu huzurunu en güzel halde tattırdı hayat bana. En çok da beni asla bir yabancı olarak görmeyip bağırlarına bastıkları için ruhum bir defa daha okşandı...

"Ne o kız?" Dedi tanıdık bir ses. Bakışlatım iki elimle tuttuğum gül demetinden ayrılırken giderek yakınlaşan sesin sahibine gülerek döndüm. "Ayda bir bir çiçek alıyorsun, sevgili yaptın da haberimiz mi yok?"

Geçen haftalarda dayımın gönderdiği çiçeklerden bahsediyordu Yeliz. Bunu o da biliyordu. Yoksa ağzını gere gere büyük bir neşeyle alay eder gibi böyle bir cümle kurmazdı.
Gözlerimi onun bu haline devirirken yukarıdan bana doğru gelen Yeliz' in aksine aşağıdan yukarıya sessiz fakat bir o kadar da hızlı adımlarla geçen Melis' e takıldı gözlerimiz. O günkü kavgadan sonra bir daha hiç görmemiştik ve şimdi bu şekilde denk gelmemiz ve sessizce geçip gitmesi garibime gidiyordu.

Melis az yukarıdaki evine doğru giderken yeniden Yeliz' e baktığımda bu defa da ilgimi arkasından sokağa giren arabaya çekmişti.
Aslında sokağa çıktığım gibi fark etmiştim arabasının yokluğunu. Fakat bu durumun üzerine düşünecek zamanım bile olmamıştı.

Benim aksime Yeliz, Melis' e bakmaya devam ederek arkasından "Çıngıraklı, nereyee.." diye seslenişine yeniden gülümsemiş ve başımı sağa yatırmıştım.

Melis' in cevap vermeyişi kadar benim de garibime gitmeyen bu olayla Yeliz, aramızdaki mesafeyi kapatarak elindeki poşetleri ayağımın dibime bıraktı ve eğilerek mest olmuş bir şekilde gülleri kokladı.

"Emir yollamış." Dedim tebessüm ederek. Serdar arabayla kapıya yanaşırken o tarafa bakmamaya çalışarak devam ettim. "Geçen gece o yorgunluktan sonra saatlerce sevgilisine hediye baktık. Sanırım ondan.."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now