Bölüm 88💎

13.9K 873 281
                                    

Keyifli okumalar🤞💜   
      

     
                                    💎 

"Ya sana hiç ulaşamasaydım?" Ya ömrüm o hiçlikte sürüp gitseydi... Ya seni hiç tanımadan, bir süre sonra olur da denk düşerse; bar köşelerinde kulağımda kulaklıkla evrene uyum sağlamaya çalışsaydım, uçsuz bir boşluk gibi?

Belki de daha fenası, daha fenası olur mu ki?

Gözlerimin daldığı yerde dudaklarım sancılı bir habere açıldı, "Ya ömrüm seni izlemekle geçseydi de sen bana bir adım atmasaydın Serdar?" O kapıda yıllar süren anlar, anlaşmalar, bakışmalar.. Kaşlarımı çattım, "Ya sen başkasını sevseydin de ben ne yapacağımı bilemeseydim? O despot halimle beni fark etmen için aklımdan türlü oyunlar geçirip birini bile yapamazdım biliyor musun? Beni yok saymanı asla kaldıramazdım, düşünsene ara ara sürekli yan yana geliyoruz ama sen bana bir adım gelmiyorsun.
Hele hayatında başka birinin olduğunu düşünmek..."  Ne kadar acı olabilirdi ki? Oysa kimseye taşıyamayacağı yükten fazlası verilmezmiş, sanırım o yüzden benim sınavımın yükü yol ayrımına kadardı.

Canım düşününce bile o kadar acıdı ki öylece beni izleyen Serdar' ın bakışları altında kendimi silkeleyip itirazla soludum "Yok onu düşünemiyorum bile."

Onun ayaklarımı ovması beni şu halde ne kadar etkiliyordu bilmiyorum, rahatlıyor muydum ondan da emin değildim ama ağrımı unutup "Ben seni seviyorum-," deyişini kestim. "Biliyorum, ben sadece ihtimalleri-" Ona dönmüştüm, bunu yapan yalnızca ben olmadım. Kaşlarımı kaldırırken diz çöktüğü yerde elini ciddiyetle bana uzattı. "Düşünme, Hazan düşünme biz evliyiz o ihtimaller bize çok uzak. Ben senin kocanım." Doğru, devamında ise üç aylık hamileyim; kendini ufaktan da olsa belli eden bir karnım var, bu yüzden hafif ağıran ayaklarım var, öfkem var, duygusallığım var..

Var, biz epeydir evli bir çiftiz.

Gözlerine uzun uzun bakmak istesem de başımı arkaya atıp yorgun bir nefes aldım, "Böyle şeyler düşünme, bugün bir şey mi oldu ne bu halin?" Başımı iki yana salladım, "Yoo, öyle birden."
Dilan' ı gördüm.
Okul bahçesinde Emir' i uzaktan izlerken kendiyle cebelleşen Dilan' ı birkaç dakika boyu uzun uzun izleme fırsatım oldu aslında, o andan beri de ihtimalleri düşünüp duruyorum işte.

Minik ayak parmaklarımdan topuğuma kadar ovmaya devam etti, "Konuşalım eve gidince." İçine sinmemişti işte, söylediğim her sözü nasıl olsa hamileliktir deyip geçmiyor dibini sıyırana kadar uğraşıyordu. Bu hali dudağımın kenarını yukarıya kıvırırken "Gel hadi." Deyip elimi ona uzattım. Bir an bana baktı durdu, iç çektiğinde geleceğini biliyordum hemen yanıma oturdu.

Serdar' ım, benim güzel sevgilim... Sana baktığımda aşkın bir ruh olduğunu ve ona kapılıp gittiğimi daha iyi anlıyordum. Eşsiz bir koku gibi; kapalı gözlerimle peşinden yükseliyordum. Ne garip, bu düşünce içimdeki çocuğu gülümsetmişti.

Bakışlarımı kalın kolundan alıp ona çevirdim.

İki hafta sonra mezuniyetim vardı, benim için tarihi bir andı diyemem, ona bu kadar anlam yüklememin asıl sebebi de Serdar' ın göreve gitme ihtimaliydi. Zaten hayatımızın çoğu anını buna göre şekillendiriyorduk, Serdar gitmeden şunu yapalım, Serdar giderse böyle yaparız, Serdar gelince bunu  hallederiz. Mezuniyetin de bana göre anlamı buydu, düzeltiyorum; bir anlamı yoktu.

Ben sadece kocamı düşünüyordum.

Kolunu omuzlarımdan geçirdi ve başımı kendine çekerek öptüğünde "Babaannen gelecek." Diyerek elimi beline koydum. Fakat bu defa da dudaklarıma yöneldi "Gelsin." Olmaz, ayıptı.
"Serdar' ım dur." Babaanne salonda misafirlerle ilgileniyordu, hepimiz bu akşam verilecek yemek için toplanmıştık çünkü dede ve babaanne birkaç gün evvel hacdan gelmişlerdi. Uzun süredir oradaydılar, en çok da bu sebeple hamileliğimi bilmiyorlardı ama bu akşam haberi verme niyetindeydik. Tabi ben kalabalıktan utanıp sıkılıp kızarmazsam.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now