Bölüm 90💎

11.1K 845 484
                                    


Biz geldik❤ Uzun zaman oldu farkındayım ama yapabileceğim bir şey yoktu emin olun ben sizden daha fazla özledim yazmayı 💎

Bool yorum istiyorum lütfen ve okurken acele etmeyin (: ❤ (Nokta veya emojili boş yarım yapmayın silerken zorlanıyorum😘)

Keyifli okumalar 🍃

                                                                                          💎

Bir şarkının onlarca anısı olabilirmiş insanda, yüzlerce ana tanıklık edip binlerce hayali peşinden koşturabilirmiş. Bunu biliyorum; çünkü bir zamanlar hayallerimin baş tacı dilimden inci taneleri gibi dökülen şarkılardı. Bunu düşünüyordum, basit sayılamayacak bir köşede benden evvel olmuş sancıları dindirmeye çalışırken içime takılı vermişti işte; neydi o şarkı, neydi?
Bir türlü aklıma gelmiyordu, halbuki çoğu zaman tam dilimin ucundaydı. Sözleri sevmenin yalan olduğuyla ilgili, kelimeleri ise kusursuzlukla ilerliyordu. Hatırımdaydı, naif sesli güzel bir kadın söylüyordu, hatta bir zamanlar Alp ara ara sesimi ona benzetirdi; bulamadım. İşte geçmişim anları böyle siliniveriyormuş insandan da, benim hafızam her daim en kötüsünü kutusunda saklıyordu.

Kafam karıştı.

İncindim,
Sancımdan sıyrılıp kendime ulaşamadım.

"Sana bir tekila vermemi ister misin?" Müziğin sesini bastırmak adına kendi sesini hayli yükseltmiş ve bana doğru eğilmişti ama hayır, tekila istemiyordum bundan emindim. Başımı arkaya atıp ona itiraz ettiğimde kaşlarını kaldırdı ve elindeki ufak bardakları bana doğru itti, "Dene."

Denememe gerek yoktu tadını biliyordum, ben sadece hamileyim diye dikkat ediyordum. Neyse ki bir şeyler içmek yerine bu rahatsız bar taburelerinde oturup müzik dinlemek daha keyifli geliyordu.

Barmene kısa bir bakış atıp bardağı elimin tersiyle ittim. Bu ona bir yanıt mıydı bilmiyorum ama yüzümdeki mimiksizlik umarım bana olan tavrını dengelerdi. Başını eğip çaprazımdaki müşterilere yönelince işe yaradığını düşündüm. Yeterince kalabalıktı, ben barın en ucunda olduğum için hem biraz kalabalığın gerisinde kalıyordum hem de buradan herkesi görebiliyordum.

Burnuma düzenli olarak gelen ekşi alkol kokuları, pahalı parfüme karışmış anason ve gözlerimi kamaştıran dik, neon ışıklar. Her biri zihnimi ara ara karıştırıp gözlerimi yummama sebep oluyordu, ne de olsa bu ortamlardan uzaklaşalı epey olmuştu. Ayça hala gidiyordur, eskisi kadar olduğunu sanmıyordum. Ondan da epeydir haberim yoktu, ne halde olduğunu tahmin edemiyordum ama ortak bir arkadaştan herhangi bir haber gelene kadar başının dertte olmadığına emindim.

Barmen az ileride beyaz gömleği omuzlarında gerilmiş orta yaşlardaki adamdan ayrılıp bana döndüğünde elinde bir adet 300cl red label şişesi vardı. O şişe değerliydi, böyle gelişi güzel salladığına göre ya işinde iyiydi, ya da patronuyla arası işiyle olduğundan daha iyiydi.
Kulağıma eğilir gibi oldu "Gece uzun, güzel bir kokteylim var istersen." Gece uzun olabilirdi ama ben ne kadar kalacağımı bilmiyordum, canım sıkılırsa giderdim. Sadece biraz müzik dinlemeye gelmiştim, beni neden rahat bırakmıyordu?

Tahminen bir iş adamıydı, gevşettiği kıravata bakınca bunu hesaplayabiliyordum. Yüzünün haline de bakarsak işler pek yolunda değildi. Derdinin arada kalmış bir gönül ilişkisi olduğunu sanmıyorum, öyle olsa parmağında yüzüğü olmazdı.

Ona yeniden cevapsız kalıp başımı farklı yöne çevirdiğim sırada karanlıkta dans eden insanları izlemeye başlamıştım. Herkes nasıl oluyor da bu kadar mutlu olabiliyordu?
Tamam müziğin gümbürdeyen sesi bunu destekliyordu ama benim yine de aklım almıyordu. Soruyu başka yönde tekrarladım; kadınlar nasıl oluyor da mutlu olabiliyorlar? Erkekler ne de olsa gamsızdı, benim derdim her zaman sıkıntılar içinde olan kadınlardaydı. Ne acı, bir erkeğin acımasız kalbine kendilerini kuma edebiliyorlardı. 

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now