Bölüm 60💎

27.5K 1K 601
                                    

Elbiseyi oy çokluğuyla seçtik💜

Keyifli okumalar💐

💎

Gönderen; Ayça
Mesaj; Dün gece çetinle hıdırların tarlaya girdik

Gönderen; Ayça
Mesaj; Kafamız güzeldi biraz

Gönderen; Ayça
Mesaj; Ahırın yanında dört paket cigara buldum

Gönderen; Ayça
Mesaj; Çetinde çicek diye bir demek kenevir toplamış

Gönderen; Ayça
Mesaj; Sabah o kenevirlerden taç yaptı bana

Gönderen; Ayça
Mesaj; Sigaraları da sana ayırdık çetin dedi ki hazan reise asa yaparız. Bunla yargı dağıtır mahallede

Önce biraz sırıttı, sonra da kendimi tutamayıp kıkırdayarak başımı cama yasladım.

Gönderen; Hazan
Mesaj; Ahahahahahh

Serdar mesajlarımı görmesin diye telefonu iyice kendime çeviriyor, daha fazla gülmemek için direniyordum ama o kadar komikti ki bu şu an pek mümkün değildi.
Susup göz ucuyla bana bakışlarının, sıkıntıyla yola odaklanışlarının ardında hep bir ha konuştu konuşacakmış hissi vardı.

Sonunda nefesini sesli bir şekilde verip bana yöneldi. "Kiminle konuşuyorsun sen? Kime gülüyorsun öyle?" Kendi kendime arkadaşlarımla eğleniyordum. Ekranı kapatıp telefonu aramıza bırakarak keyifli bir "Ayça." Dedim. "Komik bir şeyler yazmış ona gülüyordum." Telefonu bırakmamla anayola çıkmış, ilk lambalarda durmuştuk. Elbisemin eteğini düzelterek iyice Serdar' a yanaştım.

Sinirli değildi ve en önemlisi keyfi epey bir miktar yerine gelmişti. "Tamam yavrum." Diyerek kolunu omzuma attığında öpmek için başımı ona doğru kaldırdım, fakat yüzünü öpmek şöyle bir yana dursun boynuna bile tam olarak yetişemiyordum. Bozuntuya vermedim, omzundan sarkan elini tutarak onu izlemeye başladım.

Sebebini artık ezberlediğim bir şekilde yeniden duşa girmiş, neredeyse kuruyan saçlarıyla çok geçmeden arabadaki yerimizi almıştık. Tabi o duştayken ben de hazırlanmıştım. Ufak bir makyaj, tatlı bir elbiseyle güzel hissettiğim anlarda duştan çıkan Serdar karşılamıştı beni.

O güzel bakışı, sarılışı, çok güzel olmuşsun derken ki öpüşleri halâ kalbimde atıyordu. Sanki elbiseyi onunla almamışız gibi dolu bakışları içimi ısıtıyor, beni her gördüğünde ilkmiş gibi hissettiriyordu.

"Ne oldu?" Deyişiyle bakışlarımı ondan almadım, aksine "Cık." Diyerek sırıttım. "Bir şey yok." Traşlı yüzüne, düz burnuna ne kadar bakılabilirse o kadar bakmak istiyordum. Omuzlarından saçlarına ulaşan neyi varsa gidene dek gözlemimde olsun istiyordum.

Omzumdaki kolunu çabalattı, benim ona yapmak istediğimi o bana yapıp başımı öptü. Elim bacaklarının üzerinden diğer tarafa gitti, dudakları başımdan hafif geri çekildi, "Güzel yavrum." Derken bakışları akşam trafiğinde olsa da sanki tüm dikkati bendeydi. Söylenebilecek her şey söylenmiş, tüm güzel cümleleri kurmuştum sanki. İçimdeki hoşluk yine de bitmiyor, kendini tazelemekten geri almıyordu.

Serdar, benim siyah devim...

Adını söyledim, aşkından yalvarır gibi. "Serdar." Ne olurdu evde otursaydık? Ben tüm gün kucağınsa sadece seni sevseydim? Nereden çıkmıştı bu yemek anlamıyordum.
Sakin sesiyle "Efendim yavrum?" Derken o da biliyordu adını öylesine söylediğimi. Yine de bir ihtimalle bende soluklanıyordu.

Gülümsedim, bir şey demedim ama ona yükselip de düşme ihtimaliyle öpmeye de çalışmadım. Kendimi rezil etmek istediğimden sert kolunu öperek yola döndüm. Direksiyonu avucunda döndürüyor, karşı şerite geçiyordu.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin