"Başlangıç.."

125K 2.9K 403
                                    

KURGUYA GİRİŞ 01.09.2019

Kalemim eskisi kadar sağlam mı bilemedim. Bende oturup dün gece bölüm yazdım arkadaşlar.. Yorumlarınız ve görüşlerinizle wattpadde tekrar geri geliyorum. Bu sefer hep birlikte ilerleyeceğimizi umuyorum.
Görüşleriniz benim için önemli yorum yapmaktan çekinmeyin..
Ve yb ne zaman diye sormayın lütfen ben zaten hazır olduğunda atacağım :))

Keyifli okumalar;

Bacaklarımı karşımdaki tekli koltuğa uzatarak sağ tarafımda yer alan sehpaya elimi uzattım. Henüz ılık olan kahvemden yavaşça bir yudum aldığımda uzun zaman sonra kendi içimde kendimle baş başaydım.

Kafamı geriye yaslayarak gözlerimi kapattığımdaysa çoktan derin bir nefes almıştım. Zihnimi boşalttığım derin gecelerden birindeydim yine. Ellerim, ayaklarım, başım hatta tüm bedenim bana isyan edercesine yorgundu.

Sehpanın üzerinde duran telefonumdan yükselen melodi kulağıma dolarken aynı zamanda boş evimin karanlık duvarlarında sükun buluyordu..

Kalbimin derinliklerinden gelen ufak tefek kırgınlıklar her kelimede boğazıma düğümleniyordu adeta. Gözlerim, bu ince nakışlı hoş olaya ayak uydururcasına doluyordu.

Belli bir sebebi yoktu bu halimin. Sadece derin bir boşluktaydı benliğim. Yaşama sebebimi henüz çözememiş olmanın ağırlığı beni her geçen zaman yerin dibine sokuyordu.

Kimliğimi kaybetmiş gibiydim.Hiç ulaşamadığım benliğime kavuşmak istercesine çırpınıyordum. Tam yirmi dört yıldır.

Sol elimi yanımdaki perdeye uzatarak sokakta yanan lambaya baktım. Epey geç olmuş, evlerin lambaları bir bir sönmüştü. Hepsini görmüştüm.
Derin bir tebessümle yutkundum.
Şizofren değildim, fakat bazı geceler kendime umut vererek konuşmak ruhumu rahatlatıyordu

''Güzel şeyler beklememelisin belki de." Dedim mırıldar bir şekilde. Kendime buruk bir omuz silktim sonra. "Herkes mutlu olacak diye bir şey yok bu hayatta. Kimileri de kendi cehennemini burada yaşar. Sen buna alıştın Hazan. Ne olursa olsun hiç geldin, hiç gideceksin. Kandırma kendini. Hem zaten, ne bekliyorsun ki? Sen buna alıştın. Kimsenin mucizevi sözlerine kanmana gerek yok." Kendi sözlerim canımı öylesine yakarken yeniden sesimi toparlamak epey zordu aslında. "Bak" derken de duraksamamın sebebi buydu. "Hiçbir şeyin düzeleceği yok. Sen busun. Senin bir hikayen yok. Olduğun gibi kal, kalabildiğin gibi yaşa.. Beklenti insanı yer. Bitirir."

Bittim.

Derin bir solukla beraber iki elimle yüzümü kavrayıp boğazımdaki ince sızıyla sıvazladım. Daha sonra üşüyen ellerimle ensemi ovarak ayağa kalktığımda başımı havaya kaldırarak derin adımlarla odamda gezindim.

Gözlerim kapalıydı, odam karanlık.Tekrar etmeye başladım; "Senin hayatın bu." Kendimi buna alıştırırsam her şey yoluna girer gibiydi.

"Tek yapman gereken etrafındaki insanları mutlu edip onlara yardım etmek.. Sihirli parmaklarla yemekler yapmak, sokaktan geçen çocukların başını okşamak. Dostlarımla eğlenmek, şarkı söylemek. Ve iyileştiğinden emin olmayı beklemek. İlerde de üç beş köpek alırsın oturur onlarla yaşlanırsın. Olmaz mı?"

Bulunduğum durumdan kaçarcasına başımı hızla salladım. Olmaz..
Olamazdı. Kendi halimde ölümü bekleyemezdim.

Her şey mükemmel görünüyordu değil mi? Siz, benim hayatıma sahip olmak için nelerinizi verirdiniz bilmiyorum. Fakat ben bu durumdan kurtulmak için canımı bile verirdim, buna emindim.

Gözlerimi açarak kendimi gelişi güzel yatağıma attığımda tüm bedenimle tavandaki avizeye odaklanmıştım. Sesim ve duruşum o kadar kendinden emindi ki. Kısa bir an dalıp gittiğimi hissettim.

"Belki de abartıyorumdur." Derken de kendimi kandırıyordum. "O kadar da kötü değildir hayatım. Belki biraz daha sabredersem mucize dolu güzel günleri görebilecektim." Dediğim an sinirle kaşlarımı çatarak kendimi azarladım. "Abartma Hazan! Abartıyorsun."

Merak etmeyin, delirmiyordum.
O kadar eminim ki, sabah kalkıp tam karşımdaki aynaya baktığımda bambaşka bir insanla karşılaşacağımdan. O kadar çok emindim ki deli gibi ağladığım şu odadan kahkahayla çıkacağıma..

Değişen psikolojime, kendimi şarj etmelerime ve arada böyle sıyırıp sabah hiçbir şey yokmuş gibi uyanmama bayılıyordum.
Yeniden sırıtarak omuzlarımı silkim ve derin bir kahkaha attım.
Başkanın da dediği gibi;
"Yaşamak için fazla güzel, ölmek için çok gençtim. Umut etmekten başka şansım yoktu. Şansım yaver gitmezse hiçbir şey kaybetmezdim; ama olurda şansım cidden yaver giderse tüm hayatım değişirdi."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now