Bölüm 7💎

32.5K 1.7K 195
                                    

Oy veee yorum....🤩💎

Millett, nasıl gidiyoruz?
Serdar sizce nasıl biri?
Hazan' ı sevdiniz mi?
Ve sizce neler olacak..?

Dürümcü çıkışı omuzlarıma koyulan ince hırkayla tuttuğum gri kapı kolunu bıraktım ve yavaşça arkamı döndüm. O, mahcup fakat dik duruşuyla bana bakarak omuzlarını silktiğinde karşı karşıyaydık.
Bakışları elbiseme gittiğinde bu akşamki hararetli sesinden, neşesinden, sinirinden eser yoktu.

"Donacasun.."

Başkası yapsa ortalığı yakıp yıkabilirdim, fakat Dursun Amca' nın kalbin temizliğinden ve benim iyiliğimi düşündüğünden yeterince emin olduğumdan sadece buruk bir tebessümle sustum.
Ziyanı yoktu, zaten derdi donmam da değildi..
Başımı yana yatırıp tebessüm eşliğinde mırıldanırken bazı şeylerin altında ezilmiyor değildim. Bu masumane kabulleniş bana mıydı yani?

"Yanacaksınn demiyorsun da, donacasun diyorsun." Diyerek başımı iki yana salladığımda hissiz bir huzur vardı içimde. "Nasıl bir adamsın sen Dursun Amca ya.." dedim adamlığını överken.
Anladı beni.
Ellerini göğe açtı.
"Orasuni rabbum bilur." Sonra indirip parmaklarını birbirine kenetledi. Yüzüme bakıp "Sen donacasun." Derken bunu onaylıyor, birde yetmezmiş gibi beni de inandırmaya çalışıyordu. "Donma torunum." Dedi. "Bursa' nın geceleri serundu."

Sena ve Yeliz tam arkamızda bizi izlerken Serdar' lar da ayaklanmaya başlamışlardı ki başımı salladım ve omuzlarımdaki uzun hırkaya sarılarak dışarıya doğru adım attım.
Önümde duran üç beş basamağı yavaşça inerken Dursun Amca' nın arkamda gelen sesini duyarken kaşlarımı istemsiz bir halde vay be dercesine kaldırıp gülümsedim.

"Serdar, la uşşuğum açma aramuzi, yarin yine gel. Özletiysın."

Esen rüzgar savururken gece karası uzun saçlarımı, gözlerimi gecenin karanlığına kapatıp başımı göğe kaldırdım. Dursun Amca' ya hak verdim sonra, buralar cidden soğuk esiyordu.

Bir solukla aldım tüm şehri ciğerlerime ve bir solukta doğdum yeniden bir gece karası gözlerde.
Hayattayken yeniden doğabilmekmiş meğer yaşamak. Böyle mucizeymiş doğabilmek. Öyle fütursuz, öyle saf, böyle sadeymiş bir ömre keder yazmak...
Kaderimden kaçamadığım bir kederin içindeyim; ve yeniden başlamakla kaçmak arasında gözlerim..

Nefes aldım.
Bedenimi içten içe sararak sarsan bir ruhun etkisindeydim, yeniden.
Nefes aldım, fakat o saniyelerde aldığım derin nefeslerde bir şey fark ettim ki, o da nefeslerimi kesik kesik alıyor olmamdı.
Asla ciğerlerime o havayı tam olarak dolduramıyorken kapalı gözlerimle tedirgince birkaç kez daha denedim.
Nefes aldım, fakat ciğerlerimi yine açamadım.
Gözlerimi açıp bu durumu belli etmemeye çalışarak panikle tekrar denediğimde yine olmuyordu.

"Tıkandın mı sen?"
Yanıma gelip sesli bir panikle konuşarak bana bakan Sena' ya dönerken bu halimi belli etmemek uğuna her şeyi yapabilirdim.
Omuzlarımı silkip hareketlenen hırkaya sarılırken "Yok be." Dedim. "İyiyim ne alaka?"

Başını hafif sağa yatırırken tereddütle yüzümü tarıyor ve doğruyu söyleyip söylemediğimden emin olmak istiyordu. "Ne bileyim öyle sanki." Diye mırıldandıktan sonra biraz daha rahat bir tonda devam ettim "Neyse."

Gözlerimi kaçırdım bu defa.
Umursuzca "Yok be." Diyerek başımı yeniden yukarıya kaldırırken derin nefeslerimin ardı arkasının olmayışındaydı aklım.
Henüz yanımıza gelmeyen Yeliz' i karşılıklı olarak beklemeye başlamışken ikimizin kısa süreli sessizliğini bozan Sena olmuştu.

"Benimki aradı bu gece."

Sözleri üzerine bakışlarımı gökyüzünden indirip ona çevirerek merakla soludum. "Samet mi?"

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now