Bölüm 19💎

23.2K 1.2K 120
                                    

Hazanı okurken aklınıza takılan her sorunun cevabı er ya da geç kitabın içinde bulacağınıza emin olun. Örneğin 6. Bölümde kafanıza kurcalayan bir olayı 25. Bölümde önünüze sunacağımdan asla şüpheniz olmasın.
Zira Hazan, ince eleyip sık dokuduğum bir yazı dizisi..
Ben bu kitaptaki her duyguyu, her fikri ve her sözü deyim yerindeyse aklımda kırk kere biçerek yansıttım.
Sevgileri de ilişkileri de ciddilikle kavranılan duygular silsilesindeki eylemlerde çok güzel bir dengede ilerleyecek.. Bu yüzden içiniz rahat olsun.

                                     💎

"Burada duruyorsun!" Dedi yüzüme bakarken.
Elini kaldırıp işaret parmağını tehdit amaçlı yüzüme yakınlaştırdığında V yaka siyah tişörtünden göğüs tüyleri belli oluyordu.
Tişörtü kol kaslarını sarıyorken yüzünde fazlasıyla ciddi bir ifade vardı. Faça olan kaşı çatıldı.
"Sakın geleyim deme." Derken ses tonu normaldi fakat çok ciddi bir hali vardı. Devam etti. "Yemin ediyorum gebertirim seni!"

Dudaklarım ne diyeceğimi bilmez bir halde sinirle aralanırken cevabımı beklemeden bileğimi bırakıp hızla arkasını dönerek sert adımlarla sokakta aşağıya doğru ilerdi.
Şaşkınca olan bitene baktım.
Olduğum yerde kalıp etrafa toplanan insanları izledim. Kadın, adam, genç, yaşlı derken binanın önünde fısıldaşıp bir yandan da polisi arayan en az yirmi kişilik bir kalabalık vardı.
Ben insanları ve bu olan biteni büyük bir şokla izlerken Serdar sakin fakat uzun boyundan ötürü büyük olan adımlarla eve ilerlemiş ve tereddüt etmeden büyük bir rahatlıkla, hatta bakkala girercesine açık olan demir kapıdan içeri girmişti.

Ellerimle yüzümü sıvazlayıp binaya yeniden göz attım. Zeynep Abla kendini balkona atıp ağlayan bir sesle "İMDAT!" Derken elinde topladığı yazmayla sokaktaki insanlara bakıyor ve "BIÇAĞI VAR İMDAAAAT!" Diye devam ediyordu.
O, yerinde öylece debelenirken gözyaşlarını elindeki örtüye sildi. Sesi alçalmış fakat gücünü yitirmemişti. "YARDIM EDİN NE OLUR." Derken ise içimde sebebi belli olan bir rahatlama belirdi çoktan.

Yutkunarak kaskatı olan bedenimle ellerimi dua edercesine çenemin altında birleştirdiğimde nefes alış verişim düzene girmişti. Çünkü içeride her ne oluyor bilmiyordum ama Serdar oraya gitmişti ve bu hiç yoktan iyi bir haberdi.

Serdar' ın az önce muhabbet ettiği adamlar ve Oktay biraz arkamda öylece dikilip benim baktığım yere bakıyorken Yeliz' in annesi balkonda durup bir eliyle kalbinin hemen üzerini tutmuştu.

"Ne oluyor?" Ellerimi çenemin altından alıp yanımda duran Alp' e baktım. Kim bilir ne zaman gelmişti.

Bakışlarım anlamsız bakışlarına fazla takılmadı.

"Bilmiyorum ki." Derken sakin olmaya çalışıyordum. Yüzümün sol profilini dikkatle izleyip kolunu omzuma koydu ve beni yavaşça kendi yanına çekti bu defa.

Dudaklarımı kemirirken Serdar gideli yaklaşık iki dakika kadar olmuştu.
Ellerim buz keserken bu süreçte kanım dondu sanki.
İki metrelik boyuyla ve cüssesiyle Serdar' a asla bir şey olmazdı ama o kadının çaresizliğine kanım dondu...
Serdar olmasa ne olurdu, düşünce kanım dondu...
Gözlerimi çaresizliğe kapattım. Daha önce defalarca bu tür olayların benzerlerini yaşasam da tüm bu leş döngüye asla alışamamıştım. Zira ne zaman bir kavga görsem, duysam kanım çekilirdi. O hengameden nasıl kurtulacağımı düşünüp sivri fikirler türetsem de çoğu zaman gücüm yetmez, işe yaramazdı.
Yıllarca bu tür kavgaların ve korkuların arasında büyümüş bir kız çocuğu olduğum için komşum Zeynep Abla' yı anlayabiliyordum. Feryatlar içindeki şaşkın çaresizliğini, yalvarışlarını buradan bile hesaplayabiliyordum.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now