Bölüm 12💎

26.3K 1.3K 357
                                    

Oy ve yorum bebeklerim🤩
Ve biraz, Serdar Hazan vakti..

                                                                                         💎

Tek bir hecede, gür, kalın ve erkeksi sesinde sorgu dolu bir afallama vardı. Şaşkın bir sinirlilikle ne olduğunu çözmeye çalışıyor gibiyken adım sesleri git gide yaklaşıyordu.

"Ne oldu." Dedi. Sanki nefes nefeseydi ve endişeliydi. "Kim yaptı?!" Diye devam edince istemsizce gerildi sızlayan dudaklarım.
Dudağımdan süzülen kan damlaları gri zemine karışırken sadece duyabiliyordum onu.
Beni merak ediyor oluşu net bir şekilde belliyken acaba bu muydu içten içe sevinişim? Yoksa onu yeniden yanımda, yöremde görecek oluşum muydu bilmiyorum. Fakat bildiğim tek şey vardı kı, o da itirazsın, yalansız dolansız açık açık daha iyi hissettiğimdi...

Dahası, o sesle ne yapacağımı bilemedim ben.
Üzerime kan değmesin, çenemden aşağıya süzülüp boynumu kırmızıya bulamasın diye öylece durduğum bedenimle kıpırdamadan bekledim sadece. Tek elim güç almak istercesine dizime sabitleyerek ne diyeceğimi düşünürken Yeliz' in pişmanlık naralarına gözlerimi yumdum sadece. Abartılacak bir şey yoktu.

Aramızdaki mesafeyi saniyeler içinde kapattığını görüş alanıma giren bacakları ve hemen yanımda hissettiğim bedeniyle anlarken yeniden güçlü bir sesle "Mert!" Dedi.

Mert hemen karşıdaki bakkalın elemanıydı, lakin konumuzla ne alakası vardı bilmiyorum ama Serdar' ın bana olan yakınlığından titrek bir nefes almıştım bile.
Dudaklarımı ıslatma isteğimi aldığım demir tadıyla bastırırken Serdar önümde eğilerek iki yanımdan aşağıya salınan saçlarımı elinin tersiyle hafif yana kaydırdı.
Bu, bana ilk dokunuşuydu.
İlk değildi ama benim için en başkası buydu. İlk defa didişmek yoktu, nefret yoktu ve hepsinin aksine beni merak ediyordu.
Tenime usul usul değen parmakları saçlarımı bu defa daha farklı bir tonda kavrarken bedenim serin bir esintiyle sarılıyordu. Durup onu beklerken kalp atışlarımın böylesine ufacık dokunuşla değişiyor olması hayret vericiydi doğrusu.
Gözlerimi bu garip duygulara yumduğumda çenemin altına iliştirdiği parmaklarıyla başımı hafif kaldırarak dudağıma hızlı bir bakış attı.

"Bu nasıl oldu amınakoyim!"  

Sesi o kadar soğuk ve farklıydı ki göremediğim yüzüne iç çekme isteğiyle dolup taşarken dudaklarım hafif hafif aralandı.
Parmakları tenimdeydi.
Yüzümde, saçımda, başımda gezinmişti eli.

"Ben yaptım." Dedi Yeliz bir hışımla. Serdar' ın eli çenemden yavaşça çekilirken devam etti. "Yanlışlık oldu ama." Bu defa ağlamaklı çıkan sesine gözlerimi iyice araladım ve başımı yeniden eğerek iki yana salladım.
"Sakin ol, iyi-" demek için sızlayan dudaklarımı aralamıştım ki daha iyiyim bile diyemeden sözüm balla değil, baltayla şak diye kesilmişti.

"Sen sus!" Dedi. "Konuşma." Serdar aynı sertlikle bana dönerken bu defa sustum. "Acıyacak şimdi." Derken de cebinden çıkarttığı araba anahtarıyla Oktay' a döndü.
"Sen Yeliz' i al. Arabamı buraya getir." Anahtarı ona doğru fırlattığında Mert olduğunu anladığım ayaklar Serdar' a iyice yaklaşarak "Al abi." Dedi ve birkaç saniye içinde geldiği yöne gitti.

Bu süreçte Oktay Serdar' i dinleyerek Yeliz' i çekiştire çekiştire aşağıya doğru ilerlerken ben günler sonra Serdar' a karşı ilk defa sessiz duruyor ve ne yapacağını kestirmeye çalışıyordum.
Zaten şu halde aksi de pek mümkün değildi.
Melis yerden kalkıp hızla evine gireli çok olmuş olmalıydı. Giderken de asla hiçbirimizin dikkatini çekmemişti.

Aralık gözlerim, hafif çatık kaşlarım ve meraklı bakışlarımla bu şekilde durmaktan yorulmuşken gelen birkaç hışırtının sonunda görüş alanıma giren peçete destesi aynı anda dudağımla buluştu.
Sağ eli dudaklarımın üzerine sabitliyken diğer elini destek amaçlı enseme götürerek soludu. "Doğrul."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now