Bölüm 93💎

15.3K 847 417
                                    


Biz geldik❤️

Bilmeyenler için telefonum bozuldu, yeni telefon alıp düzeni oturtana, klavyeye alışana ve işlerimi rayına koyana kadar da biraz vakit geçti.

Paragraflar arası yorumlarınızı ilgiyle okuduğumu belirtmek isterim🫠
Oylarımızı da verdiysek bölüme geçelim (:

Keyifle okuyun❤️

                               💎

Eğer bir gün düşmek üzere olduğum yollara kamp kurarsam, bir gün yeniden tekrar eden o sancıya kavuşmayı dilersem hayatımda hiç dostumun olmadığını fark edeceğim; işte o zaman özgürlüğe taht kurmuş bir kuşun kanadından düşen tüy misali, bir buse konacak omzuma...


"Serdar' ım."
Sanki ne zaman bir yalnızlığa itilsem aklıma ilk Serdar düşecek, beni düştüğüm o kuyudan o kurtaracaktı. Son günlerde bazen böyle oluyordu; varlığı yanında kalbim ona özlem duyuyordu. Yine de Serdar' ın her an benimle oluşu, koşuşturmayla geçen tüm günün gecesinde ona sarılmak kadar heyecan vericiydi. Haberlerden ve elbet tabi olanlardan etkilenmiş olabilirdim ama nihayetinde Serdar benimle, ben onun beni öptüğü kucaktaydım. Sanki tüm varlığım kocam, tüm ruhum ona sarmaldı.

"Efendim yavrum?" Dudakları yüzümde hareket ediyordu. Son bir saattir, daha evvel defalarca seviştiğimiz bu koltuk üzerinde şimdi de birbirimizin ruhuna ilaç oluyorduk. Balkon esiyordu, esince Serdar üşütmeyeyim diye beni alıp alt kata indirdi. Beni alıp indirdi diyorum çünkü kelimenin tam manası buydu, ne hoş.

"Seni seviyorum." Bunu zaten biliyordu, burnumu yüzüne usul usul sürterken sakin sesimle devam ettim "Seni sevmeyi de çok seviyorum." Sevmek böyle bir şey mi? Ben çok mu sevgi dolu biriyim?

Dudaklarımız birbirine, elim omzuna, eli karnıma, kokum ciğerlerine "Seninle ne yapacağım ben?" Bilmiyorum, sadece onu çok seviyordum ve bazen bu yüzden ciğerlerim patlayacakmış gibi hissediyordum. Onu sevdiğim için ağlayabilirdim, onu sevdiğim için delirebilirdim ama kahkaha krizlerine giremezdim; çünkü Serdar benim hep hüzünlü yanımı sarmıştı. Serdar bana göre oturup sakin sakin saatlerce boş duvar izleyebileceğim bir adamdı.

"Bilmiyorum." Sadece sev beni ama bunu ben söylemeyeyim, hiç söylemeyeyim sen şimdi olduğu gibi beni hep sev. "İnsanlar boşanıyor baksana." Az evvelki haberden bahsediyordum, bu onu gülümsetir gibi oldu "Kendine dram bulma, üzülmeye yer arıyorsun." Hayır, bu zaten üzülünecek bir şey. Sadece "Sen fazla gaddarsın." Dudak bükmüştüm, "Hayır." Derken burnuma uzanıp ona bir fiske dokundu "Ben karısına çok aşık bir adamım." Ardından yüzüme eğilip önce burnumu, sonra da yanağımı öptüğü için ona gülümseyerek omzumu sıvazlamaktan başka bir cevap veremedim.

"Miden nasıl?"

"İyiyim."

Kucağında kıpırdanıp kollarımı boynuna sardığımda neredeyse aynı boydaydık, eli ensemden gerdanıma doğru indi. "Cidden iyi misin?" Gayet iyiydim, başımı bir çocuk gibi sallarken dudaklarımı yüzüne bastırdım. "Çok iyiyim merak etme." Ne kadar rahattım, ne kadar da değişmiştim bunu anımsadım "Eskiden senden nasıl çekiniyordum." Eskiden her şey ne kadar farklıydı, şimdi bambaşka biri çıkmıştı içimden bunu anlamlandıramıyordum. Serdar' a bakarak bir cevap aradım "Bu nasıl oluyor Serdar? Yani-" beni anladığını varsayıyordum. Bazen boş kalan kelimelerimin ardını Serdar tamamlıyordu.

Gözleri sakin, sesi de öyle. "Çünkü biz seninle birbirimize alışmadan hislerimize güvenerek evlendik, evlendiğimizde de sadece o duygu vardı aramızda." Sonra alıştık, aştık, doğru kelime neydi bilmiyorum ama onu anlıyordum. "Uzun yıllar sevgilim olsaydın evlendiğimiz gün şu anda olduğumuz gibi olurduk." Sormuyordum, ben emindim ama o kaşını havalandırıp "Uzun yıllar?" Dedi. Gülümsedim "Cımbızla onu çektim yani?"

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now