Bölüm 62💎

26.9K 1K 397
                                    


61' in size yetersiz olduğunun farkındaydım. Bana da yetmedi zaten. Şöyle bir hediye bırakayım dedim. 😘
Keyifle okuyun💎

   

                                                                                 
                          
                                      💎

Kolu omuzlarımda, göğsüne doğruydum ve gecenin serin karanlığında eve doğru yürüyorduk. Serdar "Yavrum." Diyerek bize doğru durmadan havlayan, sessiz geceyi inleten cesura baktı. Ses tonundan ne diyeceğini anlamıştım. Cesura bakıp başımı "Tamam tamam." Diye sallayarak sırtını bıraktım. Köpeğiyle  ilgilenmesi gerekiyordu, ki eminim benden önce onunla daha çok vakit geçiriyordu.
Tahmin ettiğim gibi kapıya adımlarken başıyla beni onayladı, "Ben bir bakıp geliyorum." Tabi ki hiç sorun değildi. Serdar anahtarıyla kapıyı bana açtı, içeriye adımlamamla kapatıp tahminen bahçeye indi.

Serdar gelene kadar üzerimi değiştirir bir duş alırdım. Kokumdan bahsetmişti, bana ait olmayışı içine sinmemişti anlamıştım. Onun sinmeyince ben de pek rahat edememiştim açıkçası.
Üst kata çıkarken Sena ve Emir' in mesajını okuyordum. Emir bol kalpli bir teşekkür mesajı yollamışken Sena gülerek Azat' lar şimdi gitti adamı kudurttum yazmıştı. Hiç şaşırmadım, biz çıkarken onlar son eli oynuyordu peşimizden gideceklerdi ve Azat' la Sena hala öfkeyle birbirlerini yiyordu. Azat'ı bilmem ama Sena' nın her zamanki hali olduğundan bu durum bana uçarı gelmiyordu. Normaldi, bir insanın normal biriyle muhabbet etmesi kadar doğaldı hali.

Serdar öyle surat beş karış sinirlenince biraz alel acele çıkmıştık. Ben aslında ne olur ne olmaz diye sorun çıkmasından korkmuştum açıkçası, ama yolda kendi kendine sakinleşmişti. Bir iki kere ne oldu demiştim ama cevap vermemişti. Hal öyle olunca da hiç konuşmamıştık, sadece elimi tutup ara ara öpmüştü ben de zaten arabada konuşmayı pek sevmediğimden ona daha fazla bir şey sormamıştım.

Serdar' ın odasındaki banyoya geçerek kendime Serdar' ın havlularından beyaz iki havlu, bir de kıyafetlerimi aldım. Bornozum yoktu, gerek de duymuyordum. Elbisem ve ayakkabılarım da arabada kalmıştı ama Serdar' a söylerdim sabah eve bırakırdı. 

Saat gece yarısı biri yedi geçiyor olsa da duşa girerken hiç uykum yoktu. Üzerimi çıkartıp kenara koydum, duşun koyu gri kapılarını kapattım, suyu ayarlayarak kendimi altına bıraktım. Ilık su bedenime karışıp göğüslerimden yere akıyor, avucumdaki şampuan saçlarımda köpürüyordu. Kapalı gözlerimle bir anda tüm günü düşündüm. Babaanne, dede, taşlar, restoran, akrabalar, Azat, Emir, Sena, anahtarlık ve Yeliz... Şu birkaç saat bana çok uzun ve yorucu gelmişti. Yarın akşam da istemem de vardı. Sıcak suyun altında ne garip dedim bir an gülümserken. Kocam beni istemeye gelecekti.

Şu birkaç günün yoğunluğu ne zaman biterdi, tam bir düzene geçer miydik, benim Serdar' dan çekinmelerim ne zaman son bulurdu bilmiyorum ama bu konuda ne yazık ki bir tahminim bile yoktu. Ki düşünmek de şu sıra dilediğim bir şey değildi, sadece uzanmak istiyordum. Mümkünse Serdar' ın kollarında, utanırken dahi onun boynunda.

Aklım değişiyor, şampuanla pamuk gibi olan saçlarımı iyice köpürtürken kapalı gözlerimle suyun altında her saniye yeni bir şeyi düşünüyordum.
Evlenmek belli bir düzendi evet. Aynı evde uyumak, uyanmak, yemek yemek, dışarıya çıkmak, belli şeyleri paylaşmaktı. Hatta faturalarla ilgilenmek, evde peynir bitmiş diye haber vermek, gelirken şunu al demek. Gerçi bu fatura ve peynir işine girmezdik buna emindim. Yine de hemen hemen her şeyimiz ortakken bir de aynı yatağa girip sevişecektik. İyi hoştu, şikayetim de korkum da yoktu ama zihnim bir an cinselliğe gitti, ilk gecemizle bacak aram yeniden zonklamaya başlamış, elimi orama götürmeme sebep olmuştu.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now