Bölüm 53💎

21.6K 989 251
                                    


Oy vermeyi unutmayalım :)

                                     💎

Temiz çarşaf kokusu.
Saçlarımda dolaşan şampuan kokusu.
Yastıktaki ferah yumuşatıcı kokusu ve hafif serin hava... Çok güzel bir sabaha berbat uyanıyordum. Üzerimdeki pike ve battaniyenin yumuşak dokusuyla kuş tüyü diyebileceğim bir yatakta başımın altındaki yastığa sarıla sarıla gözlerimi araladım. Sonra tekrar yumdum.

Serdar' ın evindeydim. Onun evinde bir odada, onun örttüğünü tahmin ettiğim battaniyenin altındaydım.

Hatırlıyordum, uyurken çorap giymemiştim ama şimdi ayaklarımda bir çift kısa çorap vardı. Gece pikeyle üşümüştüm, onu da hatırlıyordum ama kalkıp battaniye ya da çorap aramamıştım. Belli ki ben uyuduktan sonra Serdar hem üzerimi örtmüş hem de üşüyen ayaklarıma çorap giydirmişti. Normalde uykum hafifti. Kapı açılma sesine bile hemen uyanırdım fakat artık ne kadar yorgun hissediyorsam tüm bu olan bitene asla uyanmamıştım.

Deliksiz uyumuştum, gece hiç uyanmamıştım ve dolayısıyla da uykumu tam almıştım. Fakat bununla birlikte kendimi hem çok yorgun hissediyordum hem de tüm duygularım alınmış gibiydi. Gözlerimi açar açmaz ne yazık ki hissettiğim tek şey kalbimin acısıydı. Hala canım yanıyordu. Canım çok yanıyordu.

Evde herhangi bir ses yoktu. Saat kaçtı bilmiyorum ama hava aydınlanmıştı ve dışarıdan havlama sesleri geliyordu. Bir kaç saniye sonra onlar da kesildi.

Banyoya gidip yüzüme soğuk bir sus tutmam gerekiyordu. Çünkü ağlamaktan gözlerimin şiştiğini hissedebiliyordum ve artık tamamen kendime gelmek istiyordum. Birkaç dakika boyunca boş bakışlarla karşımdaki duvarı izledikten sonra bacaklarımı yataktan sarkıtarak ellerimi dağınık saçlarıma götürdüm. Kapalı olan kapım hala açılmamış, herhangi bir adım sesi duyulmamıştı. Serdar neredeydi, evde miydi onu dahi bilmiyorum ama onu hala görmek istemiyorum. Sanırım bir süre, uzun bir süre yalnız kalmak bana daha iyi hissettirirdi.
 
Yine de evde olması ihtimaliyle odanın kapısını yavaşça açtım. Karşıdaki oda ona aitti ve sonuna kadar açık olan kapıdan orada kimsenin olmadığını hissediyordum. Parmak uçlarımla hareket edip hemen yan taraftaki banyoya girerek kapıyı sessizce kilitledim. Onun odasında banyoyu kullanmayacak, onun yattığı odaya asla girmeyecektim. Değil onun odası, salona dahi adımlamayacak, mutfak yüzü görmeyecektim.

Yüzümü soğuk suyla yıkadıktan sonra peçeteyle kurulayarak aynadaki yansımama baktım. Hissettiğimden daha iyi görünüyordum. En azından gözlerimde bariz bir kızarıklık veya şişkinlik yoktu. Muhtemelen saatlerdir uyuduğumdan zamanla inmişti. Yoksa dünki ağlama seansımdan sonra mümkünü yok bu kadar iyi görünemezdim.

Sadece dudaklarım hafif şişmiş, kalan rimelim de göz altlarıma akmıştı. Kalkarken bakmamıştım ama beyaz yastığın rimelimle siyaha boyandığına adım kadar emindim. Bunu evdeyken de yapıyordum. Hemen her yastığımda asla çıkmayan bir rimel izi vardı.

Saçlarımı toplamak için ne yazık ki bir lastik tokam yoktu. Belki valizde vardır bilmiyorum bakmam gerekiyordu ama boynumu sarıp omuzuma dökülen buklelerimden biraz daralmıştım.
Göz altlarıma bulaşan rimeli temizledikten sonra beyaz tişörtümden çıplak bacaklarıma sıçrayan suyla musluğu kapatıp yeniden odaya döndüm.

Yatak, kapının hemen yanında sağ tarafındaydı. Böylece bir elimle kapıyı kapatırken bir yandan da yatağa uzanabiliyordum. Yattığım gibi kalktım. Az ilerideki cama ilerledim ve perdenin üzerinden camı açarak dışarıya bakmadan yeniden yatağa döndüm.

Sanırım evde kimse yoktu ama ben yine de sadece yatmak istiyordum. Odadan çıkmayacaktım. Dakikalardır düşündüğüm gibi, salona dahi inmeyecektim. Aç mıydım onu bile bilmiyordum. Suratım asık, üzerim biraz ıslak ve yorgun bir şekilde battaniyeyi kendime çekerek uzandığım yerde küçüldüm.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now