Bölüm 6💎

37.2K 1.7K 305
                                    

Oy verip nokta dahi olsa yorum yaparsanız çok çok mutlu olurum😍

                                                                                      💎

Kendimi toparlamak parmak şıklatmak kadar kolay olmamıştı elbet. Fakat yine de yeni bir şeyler için sakinleşmiş ve keyfimi yerine getirmeyi başarmıştım. Serdar' dan sonra mekâna hızlı bir giriş yapmış, dakikalar sonra kaldığımız yerden devam ederek şarkılar söylemiş, şakalar yapmış ufak tefek muhabbetlerle baş başa kalmıştık. Zaten çok da değil, yarım saat sonra gece bitmiş insanlar dağılmaya başlamıştı. Böyle olunca ben de kızları alarak tekrar dışarıya çıkmıştım.

Her zamanki gibi güle eğlene kafenin hemen yanında bulunan dürümcüye peş peşe girdiğimizde önümde Yeliz arkamda Sena vardı.

Alp, az önce geçtiğimiz cam kapıdan içeriye girerek coşkuyla "Sana haberlerim var." Dediğinde olduğum yerde durdum. Sesi kalabalık diyebileceğimiz mekânda yayılırken bizim kafeyle yan yana olması buraya bazı akşamlar her zamankinden daha fazla insanın gelmesini sağlıyordu.

Kapıyı tek eliyle ittirerek yanıma doğru gelirken gururla gülüyordu. "Menajerin olarak."

Böle bir şeyi asla kabul etmeyeceğimi bildiği halde bıkmadan her defasında yeni bir teklif ve aynı bu heyecanla karşıma çıkıyor oluşu artık sadece keyifle gözlerimi devirmeme sebep oluyordu.

Elindeki tuttuğu kartı bana doğru sallarken sol taraftaki kasada dikilen Dursun Amca' ya baş selamı vererek Alp' i es geçtim. Benimle birlikte harekete geçen Sena ve Yeliz' le az ilerideki masaya ilerlerken sırtım bizi takip eden Alp' e dönüktü. Adımlarımı sürdürürken sağ elimi yavaşça havaya kaldırıp göz devirdim.

"Teklif meklif kabul etmiyorum." Elimi indirdim. "Ve sen zaten bunu biliyorsun Alp' cim."

Olduğu yerde, kasanın önünde durdu. Elindeki kartları yine bir şeyleri başaramamış olmanın hüznüyle yere indirirken ses tonu değişmişti.
"Ama kuzum.."

İtiraz dolu sesine yalnızca sırıtarak masaya oturduğumda Alp kollarını hayretle aralamıştı.
Sena, kapının hemen önünde durup omuzlarını bir çocuk gibi düşüren Alp' e gözlerini devirerek bakarken "Uzatma Alper." Diyordu. Masaya dayalı boş sandalyeyi kast etti. "Geliyorsan gel haydi."

Sırtımı duvara verdiğimde gelmeyeceğini söyleyen Alp' ten bakışlarımı alarak neredeyse yarısı dolu olan mekânı taradığım an tüm yüz hatlarım gerilmiş soluklarım hızlanmıştı.

Serdar devi karşımda, o iki arkadaşı, mahalleden biri Ufuk Abi olmak üzere toplam altı kişiyle az ilerimizde, sağ tarafımızda oturuyorlardı.
Karşısında oturan Ufuk Abi' yle bir şeyler konuşuyorken aramızdaki birkaç metrelik mesafeden tavırlarının fazla ciddi olduğunu rahatlıkla görebiliyor, bunun üzerine gözlerimi ondan alamıyordum.

Çok da geçmedi, Serdar sanki onu izlediğimi biliyormuş gibi sakince konuşmasını keserek bakışlarını bana çevirdiğinde göz göze geldik.
Oysa beni çoktan fark etmiş olmalıydı zaten. Tüm bunlarla birlikte, daha bir saat evvel birbirimize girdiğimiz gerçeğini düşünerek kendi kendime siktiğimin devi derken gözlerimden okunan bir sinirim mevcuttu.

"Hazan hoşgeldınız torunum."
Bu defa kasanın arkasındaki ocaktan gelen sese döndüm.

"Her zamanginden atayrım ocağa." Derken elinde maşayla bana bakan yaşlı adama başımı hayır dercesine sallamıştım. Bu süreçte midemdeki kasılmalar, boğazımdaki kurulukla karışıyordu.

Gözlerimi ondan almadan yerimde hafif dikleştiğimde ciddi ve naif bir tavrım vardı. "Yok Dursun Amca ben bir şey yemeyeceğim."

Karşımdaki sandalyede oturmuş benden peçete isteyen Yeliz' e masadaki peçeteliği komple uzatırken şaşkın bir şekilde bana bakan Dursun Amca' ya dudaklarımı sarkıtarak konuştum.
"Ya bakma bana öyle."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin