Bölüm 44💎

19.1K 997 383
                                    

Gelişim uzun sürdü farkındayım. Şehir değiştirdim sebebi bu 😚😚

                                                                                      💎

Hafif hafif esen havada oturduğum iskemlede başımı anneme doğru yaslanmış, teyzemleri ve az ilerideki dayımları dinliyordum. Öyle mayışmış, öyle güzel bir havada kendimden geçmek üzereydim ki gecenin buğulu karanlığı içimi ferahlatıyordu. Avuçlarımın içinde tuttuğum sıcak çay bardağıyla siyah hırkama daha da sarılıp teyzeme odaklandım.
Eskilerden bahsediyorlardı. Anneannemden, dedemden, vefat eden teyzemden, hastalardan, evlenenlerden ve zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden. Ortamda usul usul yükselen samimi konuşmalar, otururken birbirine yanaştırılan iskemle sesleri ve çay kaşığının bardağa ritmik vuruşu.. Her biri o kadar güzeldi ki kendimi bu anda sonsuza dek saklamak istiyordum.
Karşımda sevdiğim adam, yanımda annem ve sevdiğim birkaç akrabam vardı. Canımı sıkacak hiçbir sorun gerçekleşmiyor, hiçbir cümle kurulmuyordu.
Ben geldiğimde Engin çardaktan eve gittiği için de bir şey olmamıştı. Gelir miydi bilemiyorum ama şu ana kadar her şey sorunsuz ilerlemişti.

Dayılarım ve kuzenlerim Serdar' la sıkı bir muhabbetin içindeydiler. Ne askeriyeyle ilgili konular bitiyordu ne de arabalarla. Sürekli bir şeyler konuşuluyor, hatta araba birkaç kuzenim kahkaha atıyordu. Tuğrul bir o tarafta bir bu taraftaydı. Daha az evvel tıpkı annemin kucağına yaslandığım gibi o da bana yaslanmışken şimdi dayımın yanında  Serdar' a bakarak hevesle "Serdar Abi sen o işi bana yap, kölen olurum." diyordu. Bahsettiği işi teyzemin eski nişanlısının eltisini dinlerken kaçırmıştım ama çok da önemli olduğunu düşünmüyordum. Serdar gözlerini kapatıp açarak "Söz verdim tamam." Dedi. Ara ara bana bakıyordu. Uzun uzun izleyemese de bakıyordu öyle. O bakınca ben hemen aramızda oturan Sena' ya gözlerimi kaçırıyor ve haberim yokmuş gibi davranıyordum, ama bir tuhaflık vardı. Sanki herkes her şeyi biliyordu da kimse bir şey bilmiyormuş gibi davranıyordu. Çünkü muhabbet esnasında herkes Serdar' a bakıyordu. E onun da beni izlediğini görüyor olmalıydılar. Kendi bana bakma demişti ama o sürekli beni izliyordu.

Annem saçlarımı sevmeye başlayınca çay bardağını yere bıraktım ve kucağına doğru daha da yatarak kolumu dizlerinde uzattım.  Teyzemler susmuyor, arada hafif çaprazımdaki Sena' da muhabbete giriyordu. Yeliz sohbetini çok sevdiği Ayşe teyzemin yanındaydı, ama belli ki sohbet ona yetmişti. Oturduğu iskemleden kalktı ve iskemlesini de alarak birkaç yavaş adımla hemen yanıma oturdu.

Başımı tam kaldıramasam da kucağımdaki elime uzanınca elimi kaldırarak elini tuttum. Yüzünde sinsi bir bakış, "Sülo naber?" Deyip işaret parmağını avucuma sürttü. Bunun anlamını geçen internette birlikte okumuştuk. Seni istiyorum tarzı bir şeydi ve şuan bilerek yapıyor, bir de gülüyordu.

Avucum gıdıklandı. Gülüşü derinleşince iki eliyle tuttuğu elimi ondan kurtardım ve kıkırdama eşlinde uzanarak "Salak." Deyip yanağına doğru savurdum.

Yüzüne değil ama çenesine geldi parmaklarım. Ben gülünce o da güldü. Etrafta bizim yüzümüzden kısa bir sessizlik olurken Yeliz alt dudağını ısırınca oturduğum yerden doğruldum ve elimin tersiyle bu defa da dudaklarına vurdum. Annem teyzemlerle konuştuğu için bu hamlemle beni pek umursamamıştı.
Ben Yeliz' e vurunca kolunu omuzdan geçirdi ve başımı eğip "Ya canım aşkımsu." Diyerek başımı öptü. Öyle başım eğik, üzerime doladığı kollarla iki büklüm oldum kucağında. Fısıltıyla "Lez misin amk." Deyip sırıttım. "Gece gece." Derken de başımı kaldırarak iskemleyle oturuşumu ve saçımı düzelttim.

Arada yapıyordu böyle şeyler. Yeliz komikti, nerede ne yapacağı belli olmuyordu. Canı sıkılınca sataşıp sataşıp duruyordu işte.

Ne yapıyor bu der gibi Sena' ya döndüm. Hemen arka hizasındaki Serdar' a bakamıyordum ama o dahil birkaç kuzenimin bizi izlediğine emindim.
Sena iskemlesini beton zemine sürte sürte hemen önümüzde durup ufak bir üçgen oluşturmamızı sağladı.
"Azmış bu." Dedi dudaklarını oynatarak. "Koca arıyor." Diye devam etmesiyle Yeliz' de kurtularak olduğum yerde doğrulup üzerimi düzeltmeye başladım. "Aman deyim o ben değilim."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now